17 Temmuz 2022

Vakit yok dinlemeye ve demlemeye, salla

Kimsenin tahammülü yok. Herkes "Sadede gel" diyor, "Sadede gel ama en geç sekiz saniye içinde gel!"

Bir çılgın lunaparktır memleket, başımızı döndürür. Dünya? Dünya da az değil…

Yangınlar, seller, üst üste zamlar, her geçen gün ağırlaşan yaşam koşulları, sızan videolar, özel hayat ifşaları, siyasi skandallar, Sedat Peker'in soruşturmaya değer görülmeyen korkunç iddiaları, yabancılarla ilgili sıkıntılar, hastanelerde esen terör, doldurulan keseler, yoksulluğa şükretmesi salık verilen fakirler…

Sri Lanka'da, Haiti'de, Hollanda'da, Çin'de ve daha pek çok ülkede ayaklanan halk… Yeni Covid - 19 dalgaları, aşı karşıtları, Hunter Biden'ın ortalığa saçılan kokain partileri…

* * *

The Temptations'ın 'Papa Was A Rolling Stone' şarkısı çalıyor fonda. Şarkının sadece girişi dört dakika. Kimseyi bu kadar uzun süre oturtamayız koltukta.

1980'lerde yirmi saniye ve üzeri olan şarkı girişi süresinin beş saniyeye kadar düştüğünü okumuştum geçenlerde. Music Week dergisi de on yıl öncesine göre şarkıların ortalama süresinin otuz sekiz saniye azaldığını tespit etmişti. Bu insanlara Lep Zeppelin'den bir 'Kashmir' dinletemezsiniz. İnsanlar dinleyeceği şarkıya otuz saniye içinde karar veriyor ve en geç on saniye içinde de enstrümanların üzerinde bir vokal duymak istiyor.

Online platformlarda video izleme süreleri de farklı değil. İlk on saniyede dikkatini çekemezsen izlemiyorlar seni. İzleyenlerin yüzde altmışa yakını iki dakikadan uzun videoya tahammül gösteremiyor. Instagram'da bu süre üç-on saniye kadar… Ki sekizinci saniyede ilgilerini uzatacak bir unsura ihtiyaç var.

Memlekette kişi başına düşen günlük kitap okuma süresi yedi dakika. Yedi! Dostoyevski bugün bir yayınevine gitse yayın kurulu metinlerin karmaşık, diyalogların uzun olduğundan yakınır ve onu geri çevirir.

* * *

Rusya, Ukrayna'yı işgale girişti de koca savaş bile üç beş gün gündem oldu dünyada.

Kimsenin tahammülü yok. Herkes "Sadede gel" diyor, "Sadede gel ama en geç sekiz saniye içinde gel!"

İnsanlığa kitlesel ADD (dikkat eksikliği bozukluğu) teşhisi koymak için ne bekliyorlar?

Kimsenin herhangi bir şeyi demlediği yok. Poşet çay gibi hemen tadını ve rengini versin istiyorlar. Çay gibi her şeyi sallıyorlar. Moda hızlı… Yemek hızlı… İlişkiler hızlı… Çöpçatan sitelerinin epeydir uyguladığı randevular hızlı, çok paranız varsa havalimanında geçişler hızlı… Kuryeler ölüyormuş, varsın ölsünler; teslimat hızlı.

Bunca hız düşkünlüğüyle kazandığı zamanla dünyayı mı kurtarıyor insanlar? Hayır ekran başında başkalarının hayatlarını ve fikirlerini izleyerek çürüyorlar.

* * * 

Çekirge hep sıçrıyor. Bir skandal, iki skandal, üçte kimse dolaba kapanmıyor.

Skandallar da hızlı… Eskiden bir skandal patlayınca günlerce konuşulurdu. Şimdi günde on skandal kopsa toplumsal tansiyonu yükseltmiyor. Adrenalin müptelası zombilere dönüştük; skandalları bile hızlıca tüketiyoruz.

Fırsat bu fırsat; kimselerin yüzü yok kızarmaya… En yüz kızartıcı suçta bile 'beş gün sessizlik' prensibi işliyor; sonra herkes unutuyor. "Dün dündür, bugün bugündür" ona göre!

Ah kimselerin vakti yok fikri takip yapmaya.*

Devrim mi yapacaksınız, savaş mı kazanacaksınız, hit bir şarkıyla popüler mi olacaksınız, otuz saniyeliğine ünlü mü olacaksınız, bir derdinizi mi anlatacaksınız?... Acele ediniz. Her ne yapacaksanız çabucak hemen yapınız.

Kimselerin ne sabrı var ne de ilgisi sizi anlamaya.

Bunca çalkantı, bunca dert, bunca keder… Dikkat eksikliği bozukluğu olmasın da ne olsun? Hangi insan katlanabilir böyle çılgın bir lunaparka? Bunca yaşam kavgasına?


* Gülten Akın'ın İlkyaz şiirine atıfla

Demet Cengiz kimdir?

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'ni 1999'da bitirdikten sonra Londra Westminster Üniversitesi'nde 'British Journalism Studies' eğitimi aldı.

1996'da gazeteciliğe başladı. Yeni Günaydın, Global, BusinessWeek, Hürriyet, Sözcü gibi çok sayıda gazetede ve dergilde çalıştı. Ekonomi haberlerinin ve yazılarının yanı sıra yaşama dair de kalem oynattı.

Patronların DNA'sını çıkaran kitabı Patron Çıplak ilgiyle karşılandı. Hayata dair denemelerden oluşan ikinci kitabı Turuncu Yazılar ise 2014 yılında yayımlandı. Patronlardan kulağa küpe önerileri, başarının sırlarını, pişmanlık ve şans faktörünün etkisini derlediği kitabı PATRONCA ise Ocak 2016'da okurlarla buluştu. Yayımlanmış beş kitabı bulunuyor. Altıncı kitabı ve ilk romanı olan Adımı Deniz Koydular -Kuşlar boynumuza dolandığında Temmuz 2021'de yayımlandı.

Yazarın Diğer Yazıları

Dünyadaki en derin yalnızlık

Keşke dilim Koko'nunki kadar dönse de anlatabilsem. Hepimiz yalnız değil miyiz kafamızın içinde kendimizi tutsak ettiğimiz camdan tanklarda?

Sokak hayvanlarını öldürmeli mi?

Köpeklerin parçaladığı çocuklara da içim yanıyor, sokakta tekmelenen/kötü muamele gören canlara da. İnsan sağlığını, can güvenliğini tehlikeye atmadan, tüm canlıların yaşam hakkına saygı göstererek bir orta yol bulmak mümkün

Herkesin mafyası kendine güzel

Çocuklara, gençlere, kadınlara tabut darlığında hayatlar mı reva? Ölen canından oluyor, kalan canı burnunda yaşıyor. Canı sıkkın olan sokak ortasında bir kadın seçip yumrukluyor, dişlerini kırıyor sırf rahatlamak için

"
"