14 Haziran 2024

TÜİK açıkladı ama yine anlaşılmadı

TÜİK yeni açıklamasında "hesaplanmadığı için doğal olarak elimizde yok" demek istiyor. Kendi yaptığı hatayı çok da başarılı olmayan biçimde düzeltiyor

TÜİK, yayımını 2022 Mayıs ayında durdurduğu veriler (ortalama madde fiyatları) üzerine kamuoyunda süren tartışmayla ilgili bir açıklama yaptı. Ancak dün yapılan bu yazılı açıklama, TÜİK'te kurumsal anlamda esaslı bir iletişim problemi de olduğunu ortaya koyuyor.

Bu iletişim problemi; hem sorunla ilgili yazılı açıklamadaki sözcük seçimi ve cümle kuruluşunda; hem de Kurum'un dış dünya ile iletişiminde olmak üzere iki yönlü.

Neden böyle düşündüğümü aktarmaya çalışayım:

Önce anımsatma: Bir önceki yazımda, TÜİK'in yayımını iki sene önce durdurduğu verilere dair DİSK'in konuyu yargıya taşımasının ardından çıkan kararlar doğrultusunda; DİSK'in yaptığı yazılı başvuruya, TÜİK'in verdiği yanıttan bir bölüm aktardım.

Ve o bölümdeki çok ilginç bir ayrıntıya dikkat çektim.

DİSK, yargı kararının uygulanması için TÜİK'e yeniden başvurarak madde sepeti ve ortalama madde fiyatları listesini talep etmişti.

TÜİK'in mayısta verdiği yazılı cevaptaki ifade şuydu:

"Ancak 2022 yılı mayıs ayından itibaren Kurumumuz tarafından hesaplanmayan ve yayımlanmayan ortalama madde fiyatlarının, halen Kurumda mevcut olmaması nedeniyle gönderilmesi mümkün olmamıştır."

Peki, bu ifadeden hukukta bahsi geçen ortalama zekâ ve algı sahibi bir birey ne anlayabilirdi?

Hele cümlenin sonu "halen Kurumda mevcut olmaması nedeniyle" diye bitiyorsa, bu ifadenin tartışma doğurmaması, "Kurumda nasıl olmaz, neden yok, yoksa peki nerede, hesap nasıl yapılıyor?" sorularını akla getirmemesi mümkün müydü?

Yazımda aktardığım TÜİK'in bu ifadesi ile yönelttiğim sorular, bu konudaki tartışmayı yeniden alevlendirerek büyüttü.

Meğerse saklamıyormuş çünkü yokmuş!

Meğerse konu tamamen başkaymış!

TÜİK, -mealen yazıyorum- "Biz bu fiyatları 2022'den beri hesaplamadığımız ve yayımlamadığımız için zaten yok" demek istiyormuş. Yani hesabı yapılmayan bu veri vücut bile bulmamış! Dolayısıyla bir saklama ya da ortadan kaybetme gibi bir durum söz konusu değilmiş.

Bu değerlendirmeyi; TÜİK yazılı açıklama yaptığında ağır ağır okuyup anlamaya çalışarak, metnindeki şu bölümü dikkate alarak yorumladım:

"..ancak talep edilen ortalama madde fiyatları Kurumumuzca hesaplanmaması nedeniyle mevcut olmadığından madde düzeyinde ortalama fiyatlara ilişkin bilgi talebinin karşılanmasının mümkün olmadığı bildirilmiştir."

Peki iki gündür tartışmaları büyüten, aynı konuda daha önce yapılmış, yani DİSK'e verilen cevaptaki ifade nasıldı? Tekrar gibi görünse de yan yana okunabilmesi için yeniden aktarıyorum:

"Ancak 2022 yılı mayıs ayından itibaren Kurumumuz tarafından hesaplanmayan ve yayımlanmayan ortalama madde fiyatlarının, halen Kurumda mevcut olmaması nedeniyle gönderilmesi mümkün olmamıştır."

Özetlersek: TÜİK DİSK'e Mayıs'ta yazdığı cevapta "2022 mayıs ayından itibaren hesaplanmayan ve yayımlanmayan ortalama madde fiyatlarının halen Kurumda mevcut olmaması nedeniyle" derken; dünkü açıklamasında "ortalama madde fiyatları Kurumumuzca hesaplanmaması nedeniyle mevcut olmadığından" diyor.

Yani TÜİK yeni açıklamasında "hesaplanmadığı için doğal olarak elimizde yok" demek istiyor. Kendi yaptığı hatayı çok da başarılı olmayan biçimde düzeltiyor.

Yine otomobil örneği

Buraya kadar okuduklarınız, meselenin iletişim faciasıyla ilgili kısmı. Asıl gerekçeye daha gelemedik bile.

TÜİK, bu hesabı yapmayı neden durdurduğunu uzun uzun anlatmış. İki yıldır yaptığı gibi yine, mesela gıda değil yine otomobil örneği vermiş.

Özetle şu savunmayı getiriyor:

"TÜFE hesaplama süreci Avrupa İstatistik Ofisi (EUROSTAT) Harmonize Tüketici Fiyat Endeksleri Metodoloji El Kitabında belirtilen norm ve standartlara uygun olarak yürütülmektedir.

Bu kılavuz ve diğer uluslararası yöntem kılavuzlarında belirtildiği gibi TÜFE hesaplarında ortalama fiyatlar değil, fiyat değişimlerinin (price relatives) ağırlıklandırılmasıyla hesaplanan endeks değerleri kullanılmaktadır. İlgili endeks değerleri ise her ay Kurumumuz tarafından, TÜFE haber bülteni ile kamuoyuyla paylaşılmaktadır.

 Fiyat endekslerinin amacı ortalama fiyat seviyesini ölçmek değil, saf fiyat değişimlerini (pure price changes) ortaya koymaktır. Bu nedenle dünya genelinde hiçbir resmi istatistik ofisi tarafından "ortalama madde fiyatlarının" tamamı hesaplanıp yayımlanmamaktadır.

Çünkü çok çeşitli mal veya hizmetin ortalama madde fiyatının hesaplanması ve açıklanması yanıltıcı sonuçlara yol açmaktadır."

Ne yok?

TÜİK açıklamasında ne yok?

Bu kadar basit bir hesabı yıllarca yapıp yanlış anlaşılmadığı halde, neden tam da TÜİK verilerinin güvenilirliği ile ilgili tartışmaların siyaset ve medyada yoğunlaştığı anda durdurulduğunun cevabı yok mesela.

Veri tabanı açılsın iktisatçılar hesaplasın

Oysa ekonomist Murat Kubilay'ın dediği gibi Şeffaflık adına fiyat derlemelerine ilişkin tüm veri tabanını erişime açsanız, biz hesaplasak olmaz mı?"(…) Enflasyon hesaplaması basit bir fiyat derleme ve ortalama alma işlemidir. Gelişmiş ekonometrik modellere gerek yoktur. Tüketici sepeti yılda 1 kez değişir. Bu nedenle gizli tutulmasına bahane edilebilecek milli güvenlikle hiçbir ilgisi olmayan ürün fiyat listelerinin kamuoyuna açılmasıyla, hızla hesaplanabilir. Varsa şüphe, kolayca giderilebilir."

Ekonomist Hakan Kara'nın yaklaşımının da altını çizmek gerekiyor. Kara TÜİK'in açıklaması ardından sosyal medya hesabından şu değerlendirmeyi yaptı:

"TÜİK madde fiyatlarını hesaplamadığı için ellerinde mevcut olmadığını ifade etmiş. Endeksi hesaplamak için, her durumda madde fiyatlarına ihtiyaç var. Bu durumda TÜİK, her ay TÜFE endeksini hesapladıktan sonra madde fiyatlarını imha mı etmektedir? Kafamda deli sorular…" 

Uluslararası kurumlar eleştirmiyormuş

Açıklamada yeni bir unsur olarak şu kısmı göstermek mümkün:

"Kurumumuza, EUROSTAT dahil olmak üzere hiçbir uluslararası kurum veya kuruluş tarafından ortalama madde fiyatlarının yayımlanmaması hususunda herhangi bir eleştiri yöneltilmemektedir."

Evet, ortalama madde fiyatlarının yayımlanmamasında, dikkate alınması gereken en önemli konu, uluslararası kuruluşların eleştirisinin olmamasıdır ey okur. Hiç değilse bu kadarını anladık.

Ya TÜİK Başkanı ya da Hazine ve Maliye Bakanı'nın gazetecilerin sorularını yanıtlayabileceği bir toplantı düzenlemesi zorunludur.

Bunu talep ederken; "vebal", "günah" "hakka girmek" vs. gibi muhatapta hiç etkisi olmayacak kavramlardan yöneticilerin etkileneceği sanılıyorsa ham hayal. Zerre etkisi olmaz. Böyle bir toplantı milyonlarca vatandaşın hayatını, her dakikasını ilgilendiren gelirlerinde temel oluşturan verilerle ilgili soruların cevabını öğrenmek bütün ülkenin hakkı olduğu için yapılmalıdır.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020)

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Rüşvet suçu kara paranın öncülü değil miydi?

OECD Rüşvetle Mücadele Çalışma Grubu'nun hazırladığı raporda, Türkiye'de basın üzerinde sansür olduğu belirtilerek, çok sayıda haberin erişime engellendiği verilerle yer alıyor. Basın özgürlüğünün olmayışının özellikle yolsuzluk haberlerinin ortaya çıkması konusunda derin bir kaygı yarattığının altı çiziliyor

Tasarruf paketi umursanmadı

Tasarruf paketinin Erdoğan imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanmasının dahi iktidar bürokrasisinin harcama alışkanlıklarında etkisi olmamış anlaşılan

"Fonlandırılan öğretmenler"

Bakan Tekin'in, öğretmenin saygınlığını hiç dert etmeden "kamu tarafından fonlandırılmak" diye andığı konunun adı, bütçe kaynakları oluyor. Kendisi de bakan olarak, bakanlığına ayrılan bütçe ödeneğinin en üst amiri. Kendisinin maaşı dahil, "fonlandırma" dediği kamu kaynakları bizlerin vergilerinden oluşuyor