22 Eylül 2023

Sayıştay'ın son raporu: Yolsuzlukları yolsuzluk demeden anlatmak  

Kamu parasını harcarken gösterilen lakaytlık, gevşeklik, özensizlikte herkesin hakkı var, herkesin: Bu ülkede yaşayan, çalışan, üretim yapan emeğiyle geçinen, işçi memur, asgari ücretli, emekli, yönetici, kadın, çocuk, genç, işsiz, aç, yoksul; herkesin hakkı

Sayıştay 2022 yılı raporlarını yayımlamaya başladı. Geçen gün de değindim. Son dönemlerde Sayıştay'ı önemseyerek izleyen herkeste yaygınlaşan bir ortak tereddüt mevcut: Kamu kurum ve kuruluşlarında, kamu sermayeli şirketlerde yapılan bu Anayasal denetimlerin, yayımlanan raporlara hangi ölçüde yansıdığını bilemiyoruz.

Daha açık söyleyelim: Sayıştay denetçilerinin bulgu ve tespitlerine konu olan bazı vakaların, başlıkların, yayımdan önceki aşamada sansürlendiği, bazı bölümlerin raporların dışında tutulduğu neredeyse herkesin bildiği sır.

Aslına bakarsanız, bu zorlu şartlara rağmen, Sayıştay'ın her bir kurum için hazırladığı rapor ayrı önemde.

Ancak bir rapor var ki onun önemi biraz daha değişik: Kamu idarelerine genel, ilkesel bakışı yansıtan Sayıştay'ın "2022 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu" farklı bir temele oturuyor. Çünkü orada listelenen bulgular, mevcut iktidarın yönettiği kamu kuruluşlarına, işlettiği mekanizmalara nasıl baktığı, kanunlara saygılı olup olmadığına dair bir boy aynası niteliği taşıyor. Neden böyle nitelediğim, raporda listelenen onlarca bulgudan birkaçını paylaştığımda daha iyi anlaşılacaktır. 

Desen: Selçuk Demirel

Kamu ihale "uyanıklıkları" baş rolde 

Öncelikle şu notu düşeyim: Sayıştay'ın, sözünü ettiğim Genel Değerlendirme Raporu'ndaki "Kamu İdarelerine İlişkin Genel Konular" başlığıyla incelenen başlıkların çok büyük bölümü kamu ihaleleriyle ilgili. O başlıklarını içeriklerini okuduğunuzda "yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun" dememek çok zor. Çünkü, Sayıştay'ın bu tespitleri değerlendirip rapora aktarırken "yolsuzluk" kelimesini kullanmadan, hatta dolaylı ifadelerde çevresinden dolaşarak büyük yolsuzlukları anlattığını anlıyorsunuz.

Buyurun...

Hiç gereği yokken pazarlık usulünde ısrar 

Yıllardır yazdığım, kitaba dönüştürdüğüm ve ihale açan sayısız kurumun yüksek özgüvenleri (!) dolayısıyla tabii ki yıllardır vazgeçmediği; ortada sebep yokken Kamu İhale Kanunu'ndaki madde 21/b (pazarlık usulü) ısrarı, geçen yıl da devam etmiş. Rapordan alıntılıyorum:

"Denetimlerde bazı kamu idarelerinde, temel ihale usulleri (açık ihale ve belli istekliler arasında ihale) ile karşılanması gereken ihtiyaçların, 4734 sayılı Kanun'un 21'inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde sayılan şartlar gerçekleşmemesine rağmen pazarlık usulü ile karşılandığı tespit edilmiştir. 4734 sayılı Kanun'un 21'inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde sayılan şartlar gerçekleşmeden bu kapsamda alım yapılması, Kanun'un temel ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir."

İstisna olmadığı halde istisna maddesiyle alım

Kamu kuruluşlarının bazı mal ve hizmetleri satın alırken Kamu İhale Kanunu'na uyma zorunluluğu yok. Bunlara istisna deniyor. Yani istediği yerden istediği gibi alıyor, istediğine yaptırıyor. Bu durum, bazen ürünün, bazen hizmetin özel nitelikler taşımasından kaynaklanıyor. Örneğin BOTAŞ'ın doğalgaz alımı, erlerin THY ile taşıması için yapılacak sözlemeler, Kamu İhale Kanunu'na tabi değil. Ancak bu durumlar çok ayrıntılı olarak yasada listelenmiş durumda. AKP iktidara geldiğinde altı adet olan istisna sayısı alfabenin harflerini tüketti ikili harf sistemine geçildi. Bu kısmını daha önce defalarca yazdım.

Gelin görün ki, Kamu İhale Kanunu'na tabi olmadan mal, hizmet almak bu iktidarın yönettiği bazı kurumlar için o kadar hayati nitelik taşıyor ki yasaya uymak hiç önemli olmuyor. İstisna hükmü taşımadığı halde yüzlerce milyon liralık alım ihalesiz gerçekleşiyor.

Sayıştay'ın yeni yayımladığı 2022 Genel Değerlendirme raporunda bu anlattığım sorun ile ilgili kısım şöyle:

"Kamu idareleri tarafından gerçekleştirilecek herhangi bir mal veya hizmet alımı ile yapım işinin Kanun'dan istisna tutulabilmesi için 3'üncü maddede sayılan ve şartları açıklanmış olan alımlardan olması veya başka bir düzenleme ile açıkça Kanun'dan istisna edilmesi gerekmektedir. Denetimlerde bazı kamu idarelerinde, 4734 sayılı Kanun kapsamında karşılanması gereken ihtiyaçların, ilgili mevzuatta belirtilen şartlar gerçekleşmemiş olmasına rağmen, istisna hükümleri kapsamında temin edildikleri tespit edilmiştir. Netice olarak, kamu idareleri tarafından yapılan ihalelerde mevzuatta belirtilen şartlar sağlanmadığı halde istisna hükümlerinin uygulanması 4734 sayılı Kanun'un temel ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir. "

İşi küçük parçalara bölme kurnazlığı

Kamu kurumları, bazen kurumsal ihtiyaçlarını, doğrudan temin yöntemini kullanarak karşılayabiliyor. Bunun anlamı, kamu ihalesi açmadan satın alma işlemi yapabilmesi demek. Ancak doğrudan temin için o ihtiyacın bedelinin Kamu İhale Kurumu'nun her yıl belirlediği parasal limitin altında kalması gerekiyor. Yanı sıra kamu kurumu, doğrudan teminle satın almadan önce, iyi bir piyasa araştırması yapmakla yükümlü. Öyle ya kamu malı, kamu parasına özen göstermek lazım!

Gelin görün ki açık, şeffaf ihale yapmaktan hazzetmeyen bazı kurumlar, bunun da kolay yolunu bulmuş. Alıncak ihtiyacın bedeli, o yıl ilan edilen limiti aşsa bile ihale yapmamak için küçük parçalara bölüp öyle satın almışlar.

Ben demiyorum Sayıştay diyor. Bakın rapordan alıntı:

"İlan yapma, teminat alma, ihale komisyonu kurma ve yeterlik kurallarını arama koşullarına bağlı olmaksızın ihale yetkilisince görevlendirilecek kişi veya kişiler tarafından piyasada fiyat araştırması yapılarak doğrudan temin ile alım yapılabilecek haller sınırlı olarak sayılmıştır. Maddenin birinci fıkrasının (d) bendine göre ise, her yıl Kamu İhale Kurumunca belirlenen parasal limitlerin altında kalan ihtiyaçların doğrudan temin ile alınması mümkün bulunmaktadır. Ancak yukarıda da açıklandığı üzere temel ihale usulleri ile karşılanması gereken ihtiyaçların maddenin birinci fıkrasının (d) bendi için belirlenmiş olan parasal limitlerin altında kalmak amacıyla kısımlara bölünerek doğrudan temin ile karşılanması Kanun'un 5'inci maddesinde sayılan ilkelere aykırılık taşımaktadır.

Denetimlerde bazı kamu idarelerinde, temel ihale usulleri ile karşılanması gereken ihtiyaçların, her yıl Kamu İhale Kurumunca belirlenmiş olan parasal limitlerin altında kalmak amacıyla kısımlara bölünmek suretiyle doğrudan temin ile karşılandığı tespit edilmiştir."

Bakmaya zahmet etmemişler

Bitmedi… Bu muhteremler, (artık kimlerse) küçük küçük parçalara bölerek yaptıkları satın alma işleminde, satın aldıkları firmanın yasaklı firma olup olmadığına bile bakmıyorlarmış, iyi mi!

Sizin yerinize okuduğum bu raporda, sakinliği koruma ihtiyacı duyduğumuz ilgili bölüm de (sayfa 39-40) şöyle:

"Denetimlerde bazı kamu idarelerinde;

- Belli süreyi gerektiren doğrudan temin tedariklerinde sözleşme yapılmadığı,

- Alım yapılacak gerçek veya tüzel kişinin Kamu İhale Kurumunun internet sayfasındaki yasaklılar listesinde bulunup bulunmadığının kontrol edilmediği,

- Doğrudan Temin Kayıt Formunun EKAP üzerinden doldurulup kayıt altına alınmadığı tespit edilmiştir. "

* * *

Ancak bu kadar

Sayıştay, yolsuzluk kelimesini kullanmadan kamu ihale sistemindeki yolsuzlukları kamuya açık olarak ancak bu kadar anlatabiliyor.

Kamu ihaleleri neden önemli? Basit anlatımla şu nedendene dolayı:

Kamu kurumu, kamu için mal hizmet alıp bina yaptırırken, kamunun parasını harcar. Siz o kamuya meşrebinize göre, bazen millet dersiniz, bazen toplum, bazen de halk…

Ama ne derseniz deyin, kamu parasını harcarken gösterilen lakaytlık, gevşeklik, özensizlikte herkesin hakkı var, herkesin: Bu ülkede yaşayan, çalışan, üretim yapan emeğiyle geçinen, işçi memur, asgari ücretli, emekli, yönetici, kadın, çocuk, genç, işsiz, aç, yoksul; herkesin hakkı.

Bu raporu okur bu yazıyı yazarken, televizyon haberleri, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in New York'ta yatırımcı görüşmelerinden söz ediyor, kredi akışından nasıl da ümitvar olunduğunu anlatıyordu.

Kamu ihale sistemi, bazen kanunu dolanmak için geliştirilen kurnaz metotlarla, bazen de buna hiç gerek duymadan apaçık ihlal ederek çökertilmese, kamu kaynakları yıllardır bitmeyen bu yolsuzluklarla ayrıcalıklı şirketlere aktarılmasa ne New York'larda para aramaya gerek kalırdı, ne de "OVP'ye bağlıyız da bağlıyız" ezberini bu kadar sık tekrarlamaya.

Peki siz hiç, onlarca kez tekrarlanan "OVP'ye bağlı kalma" sözünde benzer bir sözü, kamu ihalelerinde kanuna bağlı kalma için duydunuz mu? Hayır.

Bu sözü hiç duymayışımız ile Sayıştay raporlarının sansürlenmesi gerekçesi arasında görünmez bir bağ var.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990-1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013-2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti-TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası-(2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

 

Yazarın Diğer Yazıları

Denetim açığı öldürür

Kamuda 4 bin yatak varken, özel sektörde 8 bin yenidoğan yoğun bakım yatağı var mı? Özel hastanelerdeki yenidoğan yoğun bakım üniteleri etkili denetimden geçiyor mu? SGK, anlaşmaları gözden geçiriyor mu?

Ağaç katliamı ile sponsorluk bir arada

Truva Maden'in hisseleri borsada işlem görseydi, sponsorluğun miktarını öğrenebilirdik. Çünkü ancak o zaman kendisini “halka” sorumlu hissederdi

Gazetecilik dikte edilmemiş soruları sormaktır

Gazetecilik, muhataba, dikte edilmeyen soruları sorabilmektir. İşin bu kısmı, iktidarlardan, unvanlardan ve fani ömürlerden bağımsız bir realite olarak kendini sayısız kez teyit etmiştir

"
"