01 Şubat 2023

Millet İttifakı’nın yolsuzluk mücadelesi

Mutabakat Metni’nin altı çizilmesi gereken en kritik başlıklarından biri, yolsuzlukla mücadele konusuna dair taahhütler. Muhalefet kanadındaki siyasi liderlerin uzun sayılabilecek bir süre, mahcup mahcup israf kelimesini yolsuzluk yerine kullandığı hatırlanırsa, bugün iki kavramı içeriğiyle birlikte ayıracak ve yazılı taahhütlere dönüştürecek düzeye gelinmesi umut verici

Millet İttifakı’nın üzerinde aylardır çalıştığı Ortak Politikalar Mutabakat Metni, 30 Ocak’ta açıklandı. Metnin genel görünümü ve bölümlere dair öncü nitelikteki değerlendirmeleri okuyup dinlemişsinizdir.

Ankara’da ATO Congresium Salonu’nu dolduran kalabalığın, konuşmalar sırasında verdiği tepkilere büyük anlam yüklemek bana göre isabetli değil. Çünkü izlediğimiz, tek bir siyasi partinin yıllık kongresi değildi. Şık, özenli giyinmiş davetlilerin, seçmen profilini ne kadar temsil ettiğini bilmiyoruz. Bu nedenle alkışlar kadar, suskunluk zabıtlarını okuyabilmek de önem taşıyor.

Öte yandan bu ifadede hafife alma da yok. Birbirine benzemeyen -ya da benzese bile farklı tüzel kişilikler halinde yola çıkmış - altı siyasi partinin, yüzlerce maddelik bir politika setini imzalaması kuşkusuz tarihsel önemde. Devlet yönetiminin ana sütunlarını aktaran maddeler, nihayetinde 85 milyona yaklaşan bir ülke nüfusunun nasıl yaşayacağını tarif ediyor. Böylesi emek yoğun bu uğraş için yan yana gelmek, her şeyden önce toplumsal atmosferin yıllardır itinayla zehirlenmiş olması nedeniyle değer taşıyor.

Tam da bu nedenle, şifahen aksi söylense de İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönüşün açık açık yazılı bir taahhüt olarak bulunmayışını kocaman bir eksiklik olarak not düşmek zorunlu. Saadet Partisi tabanının, kadınlar için ölüm kalım meselesi olan bu sözleşmeye bakışının, yazılı bir taahhüde dönüşmeyi engelleyecek kadar ağırlık taşıması, “bir oy dahi çok önemli” gerekçesine sığınılarak eleştiriden muaf olamaz.

Yolsuzlukla mücadele

Mutabakat Metni’nin altı çizilmesi gereken en kritik başlıklarından biri, yolsuzlukla mücadele konusuna dair taahhütler. Muhalefet kanadındaki siyasi liderlerin uzun sayılabilecek bir süre, mahcup mahcup israf kelimesini yolsuzluk yerine kullandığı hatırlanırsa, bugün iki kavramı içeriğiyle birlikte ayıracak ve yazılı taahhütlere dönüştürecek düzeye gelinmesi umut verici.

Gelir dağılımındaki adaletsizliğin, derin eşitsizliğin nedenlerinden biri olan yolsuzluk, Millet İttifakı tarafından topyekûn, kapsamlı bir mücadele sahası olarak tanımlanıyor. Bu saha, TBMM’de kurulup çalışacak olan Yolsuzluk Araştırma Komisyonu’nun gösterdiği gibi memleket içiyle sınırlı kalmayacak.

BM sözleşmesi

Yolsuzluktan elde edilen ve yurtdışına kaçırılan suç gelirlerini geri getirmek üzere oluşturulacak “Mal Varlıklarının Geri Alınması Ofisi” üzerinden milletlerarası bir ağa da bağlanacak.

Anlaşıldığı kadarıyla Birleşmiş Milletler’in (BM) başlattığı Çalınmış Varlıkların Geri Alınması girişimi ile bununla uyumlu olarak AB’nin aynı amaçla başlatıp sürdürdüğü, suç gelirlerinin izini sürme ve  el koyma ofisleri ile iletişim kurulmuş. İlaveten AB tam üyelik hedefine geri dönüşe dair başlığı, yolsuzlukla mücadele taahhüdü ile içi çe okumakta mahsur bulunmuyor.

Öte yandan yolsuzlukla mücadele alanında vurgusu yapılan uluslararası kurumlar BM ve AB ile sınırlı değil. Merkezi Paris’te bulunan OECD bünyesindeki FATF, yani Türkçe karşılığı ile Mali Eylem Görev Grubu’nun da Türkiye’nin içine sokulduğu “gri liste” bağlamında işaret edildiğinin altını çizelim.

Bu taahhütlerin, Türkiye’nin Yolsuzluk Algı Endeksi’nde biraz daha aşağılara düşüşünü belgeleyen Uluslararası Şeffaflık Örgütü Raporu’yla neredeyse çakışması ayrı bir önem taşıyor.

Çalınan Varlıkların Geri Alınması meselesini, bu meselenin yürütülmesinde önem taşıyan sözleşmeleri, misal Stockholm Konvansiyonu’nun önümüzdeki dönemde daha sık duyabilir, tartışabiliriz. Türkiye 2022 yılında bu endekste iki sıra daha düştü.

İş kolay değil çünkü

Kamu ihaleleri düzeni üzerinden kurgulanan yolsuzluk düzeni aktörlerinin, soruşturulmayan, denetlenmeyen, hesabı sorulmayan suç geliri kaynaklarını yurtdışına taşıdıkları herkesin bildiği bir sırra dönüşmüş durumda.

Dahası inşaat sermayesinin, medya ve iktidar (merkezi/yerel) ile kurduğu ilişkilerin,  gazetecilerin de çalışma hayatında oynadığı tayin edici rolü, konunun ilgilileri gayet iyi biliyor. (Ama iş, kamuoyuna açıklama yapmaya gelince bambaşka gerekçeler sunularak, okurun, izleyicinin kavrayışıyla deyim yerindeyse dalga geçiliyor.)

Dolayısıyla yeni adıyla Millet İttifakı’nın yolsuzlukla mücadele başlığı altında koyduğu hedeflerin kritik önemde olduğunu tekrar vurgulayalım. Hayata geçirilmesinin bir o kadar zor olduğunu da… Tam da bu noktada, yine Mutabakat Metni’nde yer alan siyasetin finansmanının şeffaf olması gereğine dair maddeyi ve sözün altını kalın kalın çizelim.

Önümüzdeki dönem, siyaset sermaye ilişkisine yeni formatların atılacağı bir dönem olarak dikkatle izlenmeye değer.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990-1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013-2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında ‘küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.


Kitapları

Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

"Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti-TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası-(2018)

Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

Yazarın Diğer Yazıları

Kamu tasarrufunda farkı ne yaratacak?

Ne temsil, tören harcamalarında ne kırtasiyede ne araç kiralamalarında tasarruf sağlanmış değil. Peki bundan sonra ne değişecek de kendilerinden tasarruf beklenen bürokrasi bu plana sadık kalacak?

"Zarar"ın kıyısında dolaşmak

Olağanüstü dönemlerde merkez bankalarının zarar açıklamasının "geçici ve istisnai" olduğunu kabul etsek bile bu tez ve bu tablodaki inandırıcılık, kaçınılmaz olarak, zararın ardındaki politikanın kimler için ve hangi talimatla üretildiği sorusunda düğümlenmektedir

İGA A.Ş, yurt dışına açılmak için holding olmuş

İGA A.Ş’nin holding yapılanması için şirket bünyesinde yoğun bir hazırlık içinde olduğunu öğrendim