10 Şubat 2023

Kötülük kanunları

Deprem felaketi yaşanmasa TBMM çalışacaktı. Ve tam bugünlerde genel kurulda görüşülecek kanunlardan biri OHAL değil, normal görünümlü bir torba yasa olacaktı. Çevre Kanunu'nda da değişiklik yapan söz konusu torba teklif, -pek ilgisi olmasa da İçişleri Komisyonu'nda- geçen hafta görüşülüp kabul edilmişti. O kanun teklifinde yer alan maddelerden biri de sessiz sedasız Kıyı Kanunu'nda son derece önemli bir değişiklik yapıyordu...

TBMM, deprem felaketi dolayısıyla çalışmalara ara vermişti malum. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın -içinden hangi sürpriz (!) kutuları çıkacağını yavaş yavaş göreceğimiz- OHAL ilanı, durumu değiştirdi. Deprem afetinin vurduğu 10 il için ilan edilen Olağanüstü Hâl (OHAL) için dün açıldı.

TBMM Genel Kurulu, Cumhurbaşkanı'nın "OHAL ilan ettim" demesi yeterli gelmediği için yapıldı. Yani aslında mecburiyetten. Anayasa gereği OHAL bir kanuna dayanmak zorunda çünkü. Mümkün olabilse TBMM'yi toplamadan hatta Resmi Gazete'de dahi yayımlamadan, Cumhurbaşkanı'nın şifahi talimatlarıyla OHAL yürürlüğü tercih edilirdi. (Bunu düşünmek için yeterince sebebimiz var.) Ancak bu kadarı da fazla olur diye düşünmüş olabilirler. OHAL için toplanan TBMM Genel Kurulu'nda, daha dün ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na "Siz kimsiniz?" ifadesini kullanabilmiş, atanmış Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay bilgi verdi. Bu yazı yazılırken görüşmeler devam ediyordu. OHAL'e dayanak oluşturacak söz konusu yasanın çıkması değil çıkmaması sürpriz olur.

Sözün özü, AKP iktidarının hüküm sürdüğü 21 senedir yüzlerce kanunda olduğu gibi, son OHAL kanununda da TBMM, AKP iktidarının arzu ve emellerine araç kılındı.

Dolgu alanına yeraltı otoparkı

Deprem felaketi yaşanmasa TBMM çalışacaktı. Ve tam bugünlerde genel kurulda görüşülecek kanunlardan biri OHAL değil, normal görünümlü bir torba yasa olacaktı. Çevre Kanunu'nda da değişiklik yapan söz konusu torba teklif, -pek ilgisi olmasa da İçişleri Komisyonu'nda- geçen hafta görüşülüp kabul edilmişti.

O kanun teklifinde yer alan maddelerden biri de sessiz sedasız Kıyı Kanunu'nda son derece önemli bir değişiklik yapıyordu. Mevcut bir maddenin cümleleri içinde yapılan küçük kelime rötuşları ile kıyı dolgu alanlarının altına yeraltı otoparkı yapılması mümkün olacaktı.

(Evet doğru okudunuz. Denizi havalimanları, yollar için doldurmak yetmiyormuş gibi bir de altına otopark yapılmasının önü açılıyordu.)

İnce işçilik

Küçük bir sabır rica ederek ustalıkla rötuşlanan kanun maddesinin nasıl işlendiğini gösterelim:

Madde 2. 4.41990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 7. Maddesinin 3. Fıkrasında yer alan "Bu alanlar üzerinde" ibaresi "Bu alanlar" şeklinde değiştirilmiş ve "açık otopark" ibaresinden sonra gelmek üzere "açığa çıkmayan yeraltı otoparkı", ibaresi eklenmiştir.

Gerekçe ise evlere şenlik. Buyrun:

"Madde ile kıyıda otopark ihtiyacının karşılanması ve kıyının kamu tarafından etkin kullanılmasını sağlanması amacıyla mevcut düzenlemenin özüne bağlı kalınarak dolgu alanında dolgu yüzeyinden görünmemek ve açığa çıkmamak üzere yer altı otoparkı yapımına imkan sağlanması amaçlanmaktadır."

Deprem felaketi yaşanmasa TBMM'de bugün görüşülüp Cumhur İttifakı oylarıyla yüzde bin beş yüz kabul edilecek olan bu madde ile dolgu alanların hepsine yeraltı otoparkı yapılabilecekti. İçişleri Komisyonu'nun 2 Şubat tarihli tutanaklarını okudum. İktidar milletvekilleri, bu değişikliğin rant amaçlı olmadığını savunuyor. Dolgu alana yapılan bir Millet Bahçesi örnek gösteriliyor. Binlerce kişi mescitte aynı anda namaz kıldığı için otoparkın elzem olduğu belirtiliyor. Bu maddenin deniz doldurularak yapılan havalimanlarının altında otopark amaçlı yapılaşma önünü de açacağı apaçık.. "Kader planı" şimdilik bu feci girişimden halkı korumuş görünüyor. Ama şimdilik.

Belki de ülke tarihinin her bakımdan en ağır afetlerinden birini yaşarken, şu anlattığım konuyu da değişikliği de önemli bulmayan çıkabilir. Ama o kadar önemli ki. Hayatımıza kasteden, hayatlarımızın kalitesini düşüren, acılarımızı çoğaltan kötülüklerin azımsanamayacak kısmı kanunlar, yönetmelikler, kararlar aracılığıyla yapıldı aslında. Meclis'te kanunlarla, bakanlıklarda yönetmelik değişiklikleriyle, belediyelerde imar kararlarıyla, eksik bırakılan denetimlerle, yanlış raporlarla… Bu gerçeği görebilsek, görmekle yetinmeyip hatırda tutsak ve hesap sorabilsek başka bir ülkede yaşıyor olurduk.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990-1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013-2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında ‘küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.


Kitapları

Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

"Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti-TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası-(2018)

Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

Yazarın Diğer Yazıları

İstanbul seçimlerine yığınak

Seçim yaklaştıkça her gün bir bakanı İstanbul'un bir köşesinde AKP adayı Murat Kurum'a oy isterken görüyoruz

İstanbul metrolarında kaostan çözüme

İBB'nin CHP'ye geçtiği 2019 seçimlerinin ardından metro yatırımlarındaki gelişmelere bugün bakacağız

Bir propaganda kavgası olarak İstanbul metroları

İBB'nin AKP'de olduğu dönemde bir başarı öyküsü değil, kamu zararı söz konusuydu