14 Ağustos 2024

İşsizlik oranı işine gelmeyince

Ekonomiyi yönetenlerin algıladığı zaman ve takvim ile açlık çeken milyonların, emeklinin güvencesiz geleceksiz bir hayata mahkum edilen gençlerin zaman algısı asla aynı değildir. İki zaman algısı arasındaki fark ise nasıl yönetildiğimizin adıdır


Şu an çalışabilecek durumdaki her 3 kişiden biri işsiz.

Kaynak TÜİK:

Haziran ayında dar tanımlı işsizlik 0,7 puan, geniş tanımlı işsizlik oranı ise 3,8 puan arttı.

Son verilerle dar tanımlı işsizlik, yüzde 9,2’ye, geniş tanımlı işsizlik 29,2’ye yükseldi.

Göreve getirilme kararına alkış tutanlar, aynı hissiyatta mıdır bilinmez ama bunlar, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in uyguladığı/uygulattığı “rasyonel” ekonomi politikasının kaçınılmaz sonuçları.

Başka bir anlatımla, maaş ve ücret artışlarının enflasyona yol açtığı, bu nedenle baskılanması gerektiği, emekliyi 12 bin 500 TL’ye mahkûm eden, asgari ücreti ortalama ücret haline getiren yaklaşımın yani.

TÜİK’in Hane Halkı İşgücü Araştırması’nın haziran sonuçlarının çizdiği tabloya göz atalım:

  • Haziranda çalışma çağındaki nüfus mayısa göre 36 bin kişi artmış. 65 milyon 906 bine yükselmiş.
  • Haziranda işgücündeki nüfus ise 107 bin kişi azalmış. 35 milyon 827 bine düşmüş.
  • Haziranda işinden olan her üç kişiden ikisi kadın.
  • Genç nüfusta işsizlik oranı mayısa göre 1,7 puan artmış.
  • İş bulma ümidini kaybetmiş ama iş bulsa çalışacak potansiyel işgücü verisi çok çarpıcı: Bu durumdaki kişi sayısı 769 bin kişi artmış. 4 milyon 753 bin kişiye ulaşmış.

İşsizliğin öteki adı “olumsuz etki”

Her ayın belirli günlerinde belirli makro ekonomik veriler açıklanır. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de bu göstergelerle ilgili her veri duyurusunda sosyal medya hesabından açıklama yapar. Haziran 2023’ten bu yana bu görevi sürdüren Şimşek’in açıklamaları, dili, tonu ve seçtiği kavramlar genellikle yurtdışı muhataplara yöneliktir.

TÜİK’in son işsizlik verilerinin ardından açıklama yapan Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in değerlendirmesi bu defa, tabiri caizse geçiştiren ve meselenin vahametinin önemini azaltan bir tondaydı.

Bugüne dek görülmüş en yüksek işsizlik oranı karşısında, Bakan Şimşek’in yaptığı yorum şu:

"Programımızın dengelenme ve dezenflasyondaki olumlu sonuçlarının yanı sıra işgücü piyasasındaki kısa vadeli olumsuz etkilerini görüyoruz. İşsizlik oranı haziranda yüzde 9,2’ye yükseldi ancak bu yıl OVP’den daha düşük ve tek haneli işsizlik oranı öngörüyoruz."

Şimşek için işsizlik “olumsuz bir etki.” O kadar. Enflasyonla mücadele ederken ortaya çıkabilecek. Ama ne mutlu bize ki “kısa vadeli”ymiş.

Gerçekten de mutlu olmayı bir bilsek, bu “kısa vadeli olumsuz bir etki” olan şirin işsizlik ile teselli bulabiliriz. Gelin görün ki detaylar bu teselliye mâni.

Zaman ve takvim algıları aynı olmayınca

Ekonomiyi yönetenlerin vade anlayışlarıyla, yoksulluğa mahkum edilen, satın alma gücü bile isteye düşürülen toplumun vade anlayışının aynı olmasına imkan ve ihtimal yok.

Temel gıda ihtiyaçlarını karşılamayan, günden güne düşen satın alma gücüyle alabildiklerinde ise paketi küçülmüş, miktarı azalmış, ambalajı inceltilip bozulmuş ürünlere mahkum edilen milyonlarca insanın bir günü ile Şimşek’in bir günü, yoksullaştırılan halk ile Şimşek’in zaman algısı aynı olabilir mi hiç?

Her gün daha yüksek fiyat ödemek zorunda kalan, temel gıda gereksinimlerini karşılayamayan insanların bir günü ile Şimşek’in bir günü ve zaman algısının aynı olmasına imkan ve ihtimal yok.

Tam da bu nedenle Hazine ve Maliye Bakanı’nın, sanki bir teselli cümlesi kurar gibi sosyal medya hesabına yazdığı “Bu yıl OVP’den daha düşük ve tek haneli işsizlik oranı öngörüyoruz" ifadesinin temel giderlerini karşılayamayan, insanca yaşamayan milyonlar için anlamı sadece alay edilme duygusu.  

Tıpkı Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın, yabancı yatırımları kastederek “Yeni müjdeler bekliyoruz” cümlesinin karşılığının bulunmayışı gibi.

Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenlenen ve başkanlık ettiği ''Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu Toplantısı''nda yaptı bu açıklamayı.

Yılmaz’ın açıklamasından, işsizlik sorununun, uluslararası firmaların hamiyetine kaldığını anlayabiliyoruz. Nasrettin Hoca’nın, kapısına dayanan alacaklısına, vade olarak, tellere takılan koyun yününü satarak para kazanacağı günü vermesinden pek bir farkı yok.

Ama yarın bakanlık görevini bıraktıklarında, bütçe üzerinden kollanan sermaye şirketlerinde, gelirlerini üçe beşe katlayacak görevleri hazır olan ekonomiyi yönetenler için böyle bir dert de yok.

Niye olsun diyebilirsiniz ama lütfen hatırda tutalım:

Ekonomiyi yönetenlerin algıladığı zaman ve takvim ile açlık çeken milyonların, emeklinin güvencesiz geleceksiz bir hayata mahkum edilen gençlerin zaman algısı asla aynı değildir.

İki zaman algısı arasındaki fark ise nasıl yönetildiğimizin adıdır.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020)

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

 

Yazarın Diğer Yazıları

 Vahdettin Köşkü'nde Kalkınma Fonu

Vahdettin Köşkü'nde kurulan TVF'nin Büyüme ve Kalkınma Alt Fonu isimli yeni operasyonu ile 12-13 Eylül Dubai ve Abu Dabi'deki görüşmeler arasındaki bir bağlantı olup olmadığını ama daha önemlisi bunun Türkiye'nin kalkınmasına SOMUT faydasını bakalım bize kim anlatacak

OVP fotoğrafı kimin için?

Her şey, yeni dönemde "esneklik" adı altındaki daha güvencesiz çalışma hayatı için. Yeni nesil çalışma biçimleri, sektörel dönüşümler, esnek ve verimli yapı ifadelerinin zaten dipte olan güvencesizliğin daha da derinleşeceği anlamına geliyor

Ankara'nın çayına bak

"Enerji getiriyoruz" diye yola çıkılan bir HES'in sağlayacağı yararın, o HES'lerle bitecek tarımdan, tarımla gelen yerel ekonominin darbe almasından, köylülerin hayatının alt üst olmasından daha mı önemli olduğu sorusu dünyanın en meşru sorularından biri olur. Ne kadar tartışılsa yeridir

"
"