24 Temmuz 2024

Ekonominin sahte şenliği

Vergi paketi Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülürken muhalefet milletvekilleri, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in salonda olmayışını yoğun olarak eleştirdi. Ancak eleştirdikleriyle kaldılar. Zira hiçbir sonuç alınamadı. Şimşek'in muhtemelen daha önemli programları vardı

Mehmet Şimşek

Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınacağı iddiasıyla hazılanan vergi paketinin bugün yarın TBMM'de yasalaşması bekleniyor.

"Paket" dediğimiz yasa teklifi, partili Cumhurbaşkanlığı sistemi uyarınca milletvekillerinin imzasıyla geldi. Altı yıldır Bakanlar Kurulu diye bir "kuvvet" olmadığı için, kanunlar tasarı kanun biçiminde gelemiyor. Metnin hazırlandığı yer Hazine ve Maliye Bakanlığı olmasına rağmen bakanlık da sunamıyor.

Konuyla ilgili bir bakanlık hazırlasa bile, kanun metinlerini, iktidar milletvekilleri sanki çok çalışıp hazırlamışlar gibi imzalayıp sunuyorlar.

Bu durum, konudan ve yasadan asıl sorumlu bakanlar açısından TBMM'ye gelip, yasa görüşülürken orada olmak soruları yanıtlamak gibi çok temel görevleri keyfekeder bir hale getiriyor. Bakanlar kendileri arzu ederse geliyorlar. Etmezlerse gelmiyorlar. Bu da TBMM'de hesap verebilirlik dediğimiz fonksiyonu etkiliyor. Yine öyle oldu.

Vergi paketi Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülürken muhalefet milletvekilleri, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in salonda olmayışını yoğun olarak eleştirdi. Ancak eleştirdikleriyle kaldılar. Zira hiçbir sonuç alınamadı. Şimşek'in muhtemelen daha önemli programları vardı.

Kanun teklifi, ilk imza sahibi Denizli Milletvekili Nilgün Ök'ün Komisyon'a sunuşuyla görüşülmeye başlandı. İçeriği vergi olan bir kanun teklifinin ilk imzacısı olan bir milletvekilinin vergi yükümlülüklerini yerine getirmediği iddia edilirse ne olur? Hiç. Dünya mı yıkılır? Ne münasebet.

Ök'ün şirketinin de kendisi ve ailesine ait şirketlerin vergi yükümlülüklerini yerine getirmediği Uğur Zengin imzasıyla Evrensel'e yer aldı. Ama tabii ki bir şey olmayacak.

Ne bu paketin "mutfaktaki" sorumlu bakanı olarak Meclis'e gitmemenin bir yaptırımı, karşılığı var ne de ilk imzacı vekilin şirketlerinin vergi yükümlülüğünü yerine getirmeyişinin bir önemi çünkü.

Oksimoron kavramı dahi yetersiz kalıyor.

* * *

Kredi derecelendirme kuruluşu Moody's Türkiye'nin notunu yükseltmişken, bu tür küçük detaylar için keyif kaçırmaya değmez. Şimşek bir yandan Moody'sin not arttırımının ne kadar iyi bir şey olduğu mesajlarını yayarken, diğer yandan da swap stokunun 64,5 milyar dolardan 144 milyon dolara gerilediğini duyurdu. Ama tabii yine gizli öznelerle dolu mesajlardı bunlar. Finansal piyasalarda normalleşme sürüyormuş. Peki anormal durumu kim yaratmıştı, belli değil. Swap stokunu kimin arttırdığının belli olmayışı gibi. Kararlılıkla uygulanan program sayesinde riskler azalıyormuş. Peki bu riskler, kimin yönetiminde kimlerin talimatıyla oluştu? Bu da belli değil.

Ama sorun yok.

Kredi notu artışının, vatandaşın sofrasına nasıl yansıyacağını, kredi artışının gelir dağılımını nasıl düzelteceğini soran olamayacak. Evet yazarak sorabileceğiz. Ama bu temel soruları, bırakın gazetecileri, TBMM çatısı altındaki milletvekillerinin bile Bakan Şimşek'e sorabileceği koşullar yok artık.

Nasıl olsa Şimşek, sosyal medya profiline sabitlediği uzun mesajda kendince bütün meramını anlatıp, hesap verilebilirliğin bütün gereklerini dışarıda bıraktığını düşünüyor:

Şimşek'in profiline sabitlediği tweet

"Bir süredir yalan haberlerle kasıtlı bir şekilde gündem oluşturulmaya çalışılıyor. Bizim derdimiz memlekete hizmet, gündemimiz yoğun. Bu zor coğrafyada ülkemizin sorunlarını çözmek, potansiyelini ve performansını artırmak için yapacak çok işimiz var. Enflasyonu düşürmek, cari açığı azaltmak, bütçe disiplini tesis etmek ve yapısal sorunları çözmek konusunda kararlıyız. Cumhurbaşkanımızın başından beri tam destek verdiği programımızı daha da güçlendireceğiz. Programımız hedeflerine ulaştığında, vatandaşlarımızın refahı da kalıcı olarak artacaktır. Vatandaşlarımızdan istirhamım; üretilen dedikodulara itibar etmeyiniz ve politikalarımız ile ilgili bizden duymadığınız hiçbir haber veya söylentiye lütfen inanmayınız."

Bu tweet nisan ayından beri Hazine ve Maliye Bakanı'nın profilinde en üstte duruyor. "Program hedeflere ulaştığında vatandaşların refahı kalıcı olarak artacak" diye arada teselli kabilinden bir cümle var neyse ki. Ama güzel Türkçemizde "dereye su gelinceye kadar kurbağanın gözü patlar" diye de bir söz var.

Milyonların halini gayet özlü anlatsa da meselenin bu kısmı, ne Moody's'in umurunda ne de TÜİK'in. Yabancı sermayenin menfaatlerini, toplumun menfaati gibi gösterme illüzyonu sürsün ki ücretlerin baskılanmasına bahane edilebilsin.

Varsın kurbağaların gözü patlasın.

Yükselen notların getirdiği aferinlerle kurulan sahte şenliğe devam.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020)

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

 

Yazarın Diğer Yazıları

OVP fotoğrafı kimin için?

Her şey, yeni dönemde "esneklik" adı altındaki daha güvencesiz çalışma hayatı için. Yeni nesil çalışma biçimleri, sektörel dönüşümler, esnek ve verimli yapı ifadelerinin zaten dipte olan güvencesizliğin daha da derinleşeceği anlamına geliyor

Ankara'nın çayına bak

"Enerji getiriyoruz" diye yola çıkılan bir HES'in sağlayacağı yararın, o HES'lerle bitecek tarımdan, tarımla gelen yerel ekonominin darbe almasından, köylülerin hayatının alt üst olmasından daha mı önemli olduğu sorusu dünyanın en meşru sorularından biri olur. Ne kadar tartışılsa yeridir

DPT yeniden açılabilir mi?

Özel şirket çıkarlarını öne aldığı, sözleşmeleri gizli tutulduğu, süreç aşamaları kapalı kapılar ardında gerçekleşen ve her sene bütçeden döviz üzerinden milyarların aktığı KÖİ projeleri ile DPT'nin kapatılması arasında çok ilginç bir zamansal çakışmayı dikkatinize sunmak isterim

"
"