16 Haziran 2023

Ekonomide IMF'siz IMF dili yerleşiyor

Yapısal reform denmiş, mali disiplin denilmiş, enflasyonla mücadele denilmiş, çok ilginç ama kamuda tasarruf bile denilmiş...

Bir zamanlar Devlet Planlama Teşkilatı vardı. Müsteşarlıktı. Kısa adıyla, DPT diye anılırdı. AKP iktidarı kapattı, daha doğrusu hukuk tabiriyle lağvetti. Ama sorulduğunda yeniden organize edildiği söylenir. Gerçek olansa artık DPT diye bir kurumun olmadığıdır. Neyse, onun yerine 2011'de Kalkınma Bakanlığı kuruldu. DPT kadroları Kalkınma Bakanlığı'na aktarıldı. Kalkınma Bakanlığı, devlet tarihi içinde kısa sayılabilecek ömründe DPT binasında faaliyet gösterdi ("Yeni Başbakanlık" diye de anılan bina).

DPT, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin kurulduğu 2018'de ikinci kez yeniden organize edildi. Hazine Müsteşarlığı da lağvedilmiş Maliye Bakanlığı ile birleşmişti. Maliye'nin bir parçası Kalkınma Bakanlığı'nın bir parçasıyla birleştirildiği ve Strateji ve Bütçe Başkanlığı olarak Cumhurbaşkanlığı'na bağlandı.

Yeni rotada Cevdet Yılmaz da var

Bu girişi neden yaptım? Seçim sonrası ilk Ekonomik Koordinasyon Kurulu toplantısına başkanlık ettikten sonra açıklama yapan yeni Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, DPT kökenli bir siyasetçi. Rezervlerin eridiği enflasyonun tırmandığı, Mehmet Şimşek'in imdada çağrıldığı dönemde Erdoğan'ın onu yardımcısı yapması bize bir şeyler anlatıyor. Kısaca "dışarıya" verilmek istenen "güven yayma" görüntüsünün bir bileşeni diyelim, aşağıda açmak üzere.

2007 yılından bu yana Meclis'te olan Cevdet Yılmaz, DPT kökenli bir siyasetçi. Uzun yıllar orada planlama uzmanı olarak görev yaptıktan sonra siyasete giriyor. Siyasete girdikten sonra da Erdoğan onu Kalkınma Bakanlığı'na getiriyor. Kalkınma Bakanlığı'nın DPT'nin dönüşmüş hâli olduğunu yukarıda anımsattım.

Ekonomi Koordinasyon Kurulu Cumhurbaşkanı Yardımcısı CevdetYılmaz başkanlığında toplandı.

Niyet mektubu dili pekişiyor

Geçen hafta bir yazımda Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek'in kullandığı cümlelerin, yaptığı konuşmaların dilinin IMF'de, orada üretilen metinlerdeki dili çok hatırlattığı aktarmıştım. Bu dil, sadece içerdiği taahhütler değil içinde barındırdığı kavramlar açısında da uluslararası yatırımcıların istediği bir dildir. Tercüme bir dildir ama yabancı yatırımcılara "Hmm belki güven veren adımlar atılacak" etkisi yaratır.

Şimdi Yılmaz'ın dün yaptığı açıklamadan bazı bölümler aktarıyorum:

"Para politikası, maliye politikası ve yapısal reformlar ile Türkiye, finansal istikrarını pekiştirecek, insan odaklı kalkınmasını sürdürecektir."

 "Enflasyonla mücadele konusunda etkin ve kararlı adımlar atacağız. 12. Kalkınma Planı'nı ekimde Meclis'e sunacağız. Eylül'de paylaşacağımız Orta Vadeli Program'la kaynakları yönlendireceğiz."

"İlgili kurumların sunumları sonrasında makroekonomik görünüm ile bütçe görünümü detaylı bir şekilde değerlendirilmiştir. Temel politika dokümanları ve eylem planları konusunda yapılan çalışmalar gözden geçirilmiştir. Ayrıca EKK'nın yeni döneme ilişkin çalışma esasları ve öncelikleri istişare edilmiştir. Yeni dönemde para politikasının yanı sıra maliye politikası ve yapısal reformlar ile Türkiye finansal istikrarını pekiştirecek, insan odaklı kalkınmasını sürdürecektir.

"Dünyanın ve bölgemizin çeşitli meydan okumalarla karşı karşıya olduğu, zorluklar kadar fırsatların da ortaya çıktığı bir dönemdeyiz. İstikrar ve güven için de güçlü liderlik ve tutarlı politikalar setiyle zorlukları aşacak, fırsatları ülkemizin menfaatleri doğrultusunda değerlendireceğiz. Seçim beyannamemizde ortaya konan politikaları ve vaatleri plan, program ve eylem planları ile belli bir takvim dahilinde hayata geçirecek, bir yandan yaşadığımız depremlerin yaralarını sararken diğer yandan temel sorun olarak gördüğümüz enflasyonla mücadele konusunda etkin ve kararlı adımlar atacağız.

"Mali disiplin ve kamuda tasarruf anlayışı içinde hareket edecek, mali alanımızı sosyal harcamalar ve nitelikli yatırımlar için kullanacağız. İlgili taraflarla istişare içinde ortak akılla hareket edecek, STK'ların, iş dünyasının, akademinin ve sektörlerdeki diğer paydaşların da katkı vereceği şekilde yeni yönetim sistemimizin sunduğu hızlı ve etkin çalışma imkanlarından da en üst düzeyde yararlanarak yolumuza devam edeceğiz."

Risksiz bir dil

Yapısal reform denmiş, mali disiplin denilmiş, enflasyonla mücadele denilmiş, çok ilginç ama kamuda tasarruf bile denilmiş.

Görüldüğü gibi Yılmaz'ın açıklaması gayet steril, tehlikesiz risksiz, (Cumhurbaşkanı'nı kızdırmayacak şekilde) bir dille makro çerçeve kurmaya özen gösterilerek hazırlanmış bir metne dayanıyor.

Ne kadar inandırıcı olduğu karışık biraz ama işin bu kısmı da zaten pek önemsenmiyor. Belki her şeyin çok çabuk unutulduğuna güveniliyor. Bozan mevcut iktidar değilmiş gibi eski reçeteleri popülerliği eskimiş epeyce de kullanılmış bir IMF diliyle tamir etme sözünün verilişi bundandır belki. Bu manzarada görünen hakikat ise mesele ekonomiyi yönetmek olduğunda bit pazarına nurun yağdığıdır. Şimşek'i üst üste ricalarla çağırıp, hatırlı aracılar üzerinden ikna etmeye çalışıp kapatılmış köklü ve ciddi bir kurumun -ne kaldıysa- birikiminden medet ummaktan bahsediyorum.

Örtülü ödeneğe günde 9 milyon TL

Mali disiplin demişken, bir ara üzerinde yoğun çalıştığım bir konuyla ilgili güncel veriyi paylaşayım. Yılmaz'ın açıklamalarıyla aynı gün yani dün Mayıs ayı bütçe gerçekleşmeleri açıklandı. Orada yaygın adı "örtülü ödenek" olan gizli hizmet giderinin mayıs ayı için yaklaşık 164,5 milyon TL olduğunu görüyoruz.

Önceki aylarla kıyaslandığında müthiş bir artış değil bu. Sorun bu harcamaların yüksekliğinin kanıksanmış olmasında. Şöyle izah edeyim. Yılın ilk beş aylık örtülü ödenek harcama toplamı 1 milyar 373 milyon 858 bin TL'ye ulaşmış. Bu da her gün ortalama 9 milyon TL harcandığı anlamına geliyor.

Milli menfaatler uğruna gittiği için hesabı sorulamayacak bir tutar ama önemli değil, yapısal reformları ve mali disiplini dinlerken fikriniz olsun.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990-1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013-2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında ‘küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti-TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası-(2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bir "kaçış rampası" olarak Dışişleri Vakfı

Şimdiden "Paralel Dışişleri" diye nitelenmeye başlanan Vakıf girişiminin, üç yıllık tasarruf genelgesinden bir kaçış olduğu açık

Şimşek'e kimler soru sorabilir?

Tasarruf tedbirleri konusunda "dostlar alışverişte görsün" mahiyetindeki toplantının biz gazetecileri ilgilendiren en önemli boyutu; güya bu kadar önem atfedilen, haftalar öncesinden davul çalar gibi anons edilen bu toplantının bitiminde soru alınmamasıydı

TÜİK kimin tarafında duruyor?

TÜİK; DİSK’in zorunlu olarak Bilgi Edinme Kurulu’nun bağlı olduğu Adalet Bakanlığı’na açtığı davada çıkan karara itiraz etmiş. Madem taraf değilseniz bu itiraz ne? Bitmedi: TÜİK, bir de Adalet Bakanlığı aleyhine dava açıyor. Yetmiyor, Danıştay Başsavcılığı’na TÜİK olarak “Bu kararları bozun” diyor