02 Ağustos 2024

"Çok kazanandan çok" masalı sıktı

Şimşek'in "çok kazanandan çok vergi" sözünün doğru olabilmesi, birkaç halde mümkün. Bunlardan biri de kendi ülkesinde vergi ödemek istemeyen servet sahiplerinin vergi cenneti ülkelerde kurduğu şirketlere yaptığı transferlerden vergi alınmasının önünü açması

"Az kazanandan az çok kazanandan çok" sloganıyla takdim edilen vergi yasası TBMM'den geçti. Vergi yükünü yine çalışanların üzerinde bırakan düzende kayda değer bir değişiklik olmadı. Zaten olmayacaktı ama Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile iktidar sözcüleri, bir süreliğine beklenti yönetimi yaptı. Haklarını teslim etmek lazım ki, heyet bu alanda mahir.

Son birkaç gündür, çoğunluğu müteahhitlik şirketi sahibi olan büyük patronların nasıl vergi ödemediğini, Evrensel gazetesinin ısrarlı haberciliği üzerinden okuyoruz.

"Kamu İhalelerinde Olağan İşler", bu iktidarın bütçe kaynaklarını ihaleler aracılığı ve 21/b formülüyle ve usulsüzce nasıl dağıttığını belgelediğim kitabımın adıydı. Evrensel'in manşet haberlerinde, kitapta yer verdiğim şirketlere göre ihale dağılımı tabloları kaynak alınarak, aynı patronların, iş vergi ödemeye gelince bundan nasıl kaçındığı ayrıntılı biçimde aktarıldı. O kadar ki, Hazine ve Maliye Bakanlığı, dolaylı da olsa bu olguyu kabul eden bir açıklama yapmak durumunda kaldı. "Dolaylı" dememin nedeni de her baş sıkışma durumunda olduğu gibi "vergi mahremiyeti"ne sığınılması.

İhaleler gizli, vergiler mahrem, ama nasıl oluyorsa çok kazanandan çok vergi alınıyor.

Bahsettiğim haberlerde Gazete, bence çok isabetli bir ironiyle, Türkiye'deki ortama atfen, "vergi cenneti" ifadesini kullandı. Yani sermayeden, iktidara yakın şirketlerden vergi alınmayışı, sağlanan teşvikler, istisna ve muafiyetlerin toplamı olarak kullandı bu deyimi.

* * *

Oysa vergi cenneti, bize çok farklı bir içerik ile öğretildi üniversitede. Vergi oranlarının çok düşük ya da sıfır olduğu ülkeler, böyle anılıyor. Başka anlatımla vergi cenneti; zenginler, kaynağı legal ya da illegal büyük serveti olanlar, varlıklarını rahatça hareket ettirebilsin, tutabilsinler diye kurulmuş bir rejimin adıdır.

Gelir kaybına uğramamayı, vergide adil olmayı, kamu kaynaklarını adil dağıtmayı önemseyen bir devlet anlayışının, "vergi cennetleri" hakkında da gereğini yapması gerekir.

"Nedir o gerek?" derseniz şu: Türkiye'deki bir şirket, "vergi cenneti" diye anılan bir ülkede kurulmuş bir şirkete para gönderdiğinde yüzde 30 oranında Kurumlar Vergisi kesintisi yapılması gerekiyor. Bu, kanunda açık bir hüküm. Ancak bu kesintinin yapılabilmesi için, devletin, vergi cenneti olan devlet için resmen, "evet bu vergi cennetidir" demiş olması gerekiyor.

Bu işlem, eskiden Bakanlar Kurulu kararıyla mümkün olabilirdi. AKP iktidarı, 2018'e yani partili Cumhurbaşkanlığı rejimini kuruncaya dek böyle bir liste ilan etmedi. Söz konusu yetki, 2018'den sonra Cumhurbaşkanı'na geçti ama o da vergi cennetlerinden oluşan bir listeyi yayımlamadı. Bu yönde bir Cumhurbaşkanlığı kararı ilan edilmedi.

Dolayısıyla, Türkiye'den vergi cenneti ülkelerde kurulmuş şirketlere yapılan ödemelerden, para transferlerinden vergi kesilmiyor. Bu, aslında devletin milyarlarca lira, yüzlerce milyon dolar kaybı anlamına geliyor. Hâl böyleyken, kayba uğradığını bile bile bir devletin neden vergi cennetleri listesini yayımlamadığı konusunda bazı tahminlerimiz olabilir.

Demek ki bu listeyi yayımlamamak, iktidarın ve iktidara yakın, onunla hareket eden büyük şirketlerin işine geliyor. Kamusal çıkarlar, yahut vergi adaleti, o bir avuç sınırlı şirketin çıkarlarının yanında nedir ki?

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek'in "çok kazanandan çok vergi" sözünde samimi olmasına imkan yok. Çünkü çok kazananların servetlerini bilmiyoruz, burada vergilenmiyor çünkü.

Şimşek'in "çok kazanandan çok vergi" sözünün doğru olabilmesi, birkaç halde mümkün. Bunlardan biri de kendi ülkesinde vergi ödemek istemeyen servet sahiplerinin vergi cenneti ülkelerde kurduğu şirketlere yaptığı transferlerden vergi alınmasının önünü açması.

Yapabiliyor musunuz? Buyurun.

Rasyonel politikanızı çok desteklediğini her fırsatta söylediğiniz Sayın Cumhurbaşkanı'ndan rica edin, bir karar çıkarsın, vergi cennetleri listesini açıklasın. Siz de oralara para transferi yapan şirketlerden vergiyi toplayın

Sonra da çıkın bize deyin ki "Çok kazanandan çok vergi alıyoruz".

O zaman size inanalım.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020)

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

 

Yazarın Diğer Yazıları

Yaz saati işkencesi

Vatandaşın elektrik faturalarının bir de kalıcı yaz saati yüzünden yükselecek olması da ücret artışlarının enflasyonist etki doğuracağını vaaz edenlerin umurunda değil. Niye olsun? Değil mi ki söz konusu olan vatandaş?

Nakkaş-Başakşehir’de şirket operasyonları

Türkiye’de kurulmuş bir şirketin sermaye paylarının Hollanda’da kurulu bir şirkete devrinin sebebi, Türkiye ile Hollanda arasında 1986 yılında imzalanmış ikili yatırım anlaşması olabilir mi?

IMF raporundan öğrendiğimiz

Her yıl bütçeden, bir grup şirkete şehir hastaneleri için kira ve hizmet bedeli altında ödenen milyarlarca lira yetmezmiş gibi, bu şirketlerin bütçeden para kazanabilmesi için Türkiye’nin dört bir yanında kapatılan onlarca kamu hastanesinin boşluğu doldurulamıyor

"
"