22 Nisan 2013

Aktivistler ve Sivil Düşün AB Programı

Sivil topluma danışma süreçleri her geçen gün önem kazanırken daha fazla kurum bu alana kaynak aktarmaya başlamıştır

2013 yılı Avrupa Birliği tarafından 'vatandaşlık' yılı olarak ilan edildi.  Temel amaç Avrupa vatandaşlığı çerçevesinde bireylerin haklarının geliştirilmesi, hükümetler, sivil toplum ve özel sektör arasındaki diyalogun geliştirilmesi olarak tanımlanmış.

Genel olarak teknokratik ve bireylerin pasif ve edilgen olduğu sistemlerden kamu yararının bireyler üzerinden geliştirildiği, etken ve çoğulcu demokrasiye geçiş Avrupa Birliği’nin 2020 hedefleri arasında öne çıkmaktadır. Vatandaşlığın inşasında ve gelecek kurgusunda temel vurgu aktivistlere ve sivil toplum örgütlerine yapılmaktadır.

Sivil toplumun son yıllarda gelişmesi daha etkin bir rol almasını gündeme getirmiştir. Geleneksel yaklaşımların daha teknokratik ve bürokratik kurumlar yaratması, örgütlerin toplumdan kopmaları, aktivistlerin sistemin imkânlarından faydalandırılmamaları parçalı bir yapıyı gündeme getirirken günümüzde bu bütünlüğün bireyler ve örgütler açısından vazgeçilmez olduğu görülmeye başlandı.

Kamusal olanın yorumlanması, örgütlü bireylerin kamu politikalarına etki edebilmeleri ve STK’ların vatandaşlar, kamu kurumları ve özel sektör ile diyalogunun gelişmesi açısından yeni bir yaklaşım zorunlu olarak gündeme gelmiştir.

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu 2008 yılında başladığı sivil topluma danışma süreçlerini bu yıl Sivil Düşün AB Programı olarak başlattı.  Sivil Düşün’ün önceki yıllarda uygulanan programlardan farkı katılımcı bir yaklaşımla 11 ilde 730 STK temsilcisi ve aktivistle yapılan görüşmelere dayandırılmasıdır.

 Sivil düşün STK’ların, platform, çatı örgüt ve ağlarının destek ihtiyaçlarına hızlı, esnek, yapıcı ve yenilikçi bir yaklaşımla yanıt veriyor. Sivil Düşün Türkiye’de ilk defa aktivistlere ve tüzel olmayan sivil toplum aktörlerine destek çalışması başlatarak daha güçlü ve daha aktif bir sivil toplumla, geleceğin Türkiye’sine katkı vermeyi amaçlıyor.

Program çerçevesinde sivil topluma yönelik aşağıdaki desteklerin verilmesi planlandı:

-   Aktivistler için esnek fonlar

-  Sivil toplum örgütleri için küçük hibeler

-  Sivil toplum Ağları ve Platformları için Çerçeve Ortaklık Anlaşmaları

-  Bilgi, iletişim ve farkındalığın artmasını destekleyecek faaliyetler

 

Örgüt ve Örgütlenme

 

12 Eylül darbesinden sonra gündeme getirilen “örgüt” kötüdür yaklaşımı Türkiye’de örgütlenmenin gelişmesini engelleyen en önemli etkenlerden biri oldu. Son yıllarda sivil toplumun yeniden canlanışı ile örgütlenmeye duyulan ihtiyaç aşağıdaki tabloda verilmiştir.

 

Yıl

Kurulan Dernek Sayısı

Kapanan/kapatılan Dernek sayısı

Net Artış

Faal Dernek Sayısı

Dernek Üye Sayısı

2000

1.852

1.560

292

60.931

-

2001

4.812

1.424

3.388

64.374

-

2002

4.930

1.195

3.735

68.155

-

2003

4.880

1.248

3.632

71.832

-

2004

4.837

7.531

-2.694

69.439

4.738.414

2005

6.495

4.713

1.782

71.287

6.935.419

2006

7.828

5.837

1.991

73.378

7.674.066

2007

9.018

5.063

3.955

77.849

7.181.499

2008

7.612

4.764

2.848

80.200

7.559.754

2009

3.693

1.774

1.919

83.954

7.385.853

2010

-

-

-

86.324

8.228.319

2011

-

-

-

86.324

8.852.907

2012

-

-

-

93.480

-

Toplam

55.957

35.109

32.549

93.480

-

 

Değişimin hızlı olması sivil toplumun ihtiyaçlarının karşılanması açısından sorunları gündeme getirmiştir. Bu anlamı ile sivil topluma kaynak sağlayan kurumlar bürokratik süreçlerin yarattığı dışlanma olgusunu gündeme getirerek aktivistler ve hak temelli çalışan örgütler üzerinden sivil toplumun toplumsal ve kamusal karar alma mekanizmalarına etki etmeleri için politikalar geliştiriyorlar.

Sivil topluma danışma süreçleri her geçen gün önem kazanırken daha fazla kurum bu alana kaynak aktarmaya başlamıştır. Avrupa Birliği’nin politika değişikliği bu alanda radikal değişiklikleri gündeme getirirken İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı yeni yayınladığı hibe programı ile hak temelli çalışmalara destek vererek Türkiye’de sivil topluma yönelik politika değişikliklerini destekledi.

Her iki program da sivil toplum, kamu, özel sektör diyalogunun geliştirilmesine katkı verecek programlar olarak Türkiye’de örgütlü toplumun ve çoğulcu demokrasinin gelişmesine katkı verecektir. 

Yazarın Diğer Yazıları

Sivil toplumun gözünden Pazarcık ve Elbistan depremleri

Depremin etkilediği illerde yerel, ulusal ve uluslararası sivil toplum örgütleri koordinasyon toplantılarına davet edilmeli, tematik alanlarda deneyimlerinden faydalanılmalı ve güvenli çalışma yerleri sağlanmalıdır. Sivil toplumun denge ve denetleme rolü, farklı kesimlerin sosyal içerme süreçlerine katılmasına katkı vermesi, uzun dönemli normalleşme sürecinde kamu ile çalışması hayati olacaktır

Roman çocuklar, ruhsal engelli raporuyla okullarından uzaklaştırılıyor

Roman çocukları ailelerinin rızası alınarak, heyet raporları ile zekâ geriliği teşhisi ile engelli okullarına yönlendiriliyor

Çocuğun yüksek yararı yaklaşımı...

Çocuğun yüksek yararı yaklaşımı 2011 yılında düzenlenen Türkiye Çocuk Hakları Konferansında kamu ve diğer paydaşlar tarafından ilk defa kabul görürken uygulama aşamasında genel bir politika oluşturulamadı.