29 Aralık 2014

Özgürlüğü hatırlayan yazarlara ihtiyacımız var

'Bizim sahip olacağımız en güzel hediyenin adı ‘kâr’ değil, ‘özgürlük’tür.'

Türkiye’nin son aylardaki boğucu gündeminde çok dikkat çekmiyor ama Kasım ayında yapılan 6 dakikalık bir konuşma edebiyat ve düşünce dünyasını dalgalandırırken, konuşmanın videosu da YouTube’da büyük ilgi görüyor. Amerikan Ulusal Kitap Ödülleri töreninde Amerikan Edebiyatına Katkı Onur Ödülüne layık görülen bilim-kurgu yazarı Ursula Le Guin’in törende yaptığı ‘’kapitalizmin gücü, edebiyat ve hayalgücü’’ temalı konuşmasını, her yazarın, her edebiyat ve kültür ilgilisinin mutlaka dinlemesi gerektiğini düşünüyorum.

85 yaşındaki usta yazarın bu önemli konuşmasının videosunu izleme şansı bulamayacaklar için tam metninin bir tercümesini aşağıda sunuyorum. Buyrun:

‘’Teşekkürler Neil. Bu güzel ödülü layık görenlere yürekten teşekkür ediyorum. Ailem, editörlerim, yayıncılarım… Bilin ki, burada olmam onların da burada olması demek. Ve bu güzel ödül benim olduğu kadar onların da… Ve bu ödülü, uzun zamandır edebiyattan dışlanmış bir yazar grubu, yani bilimkurgu ve fantazi yazarları, hayalgücünün yazarları, yani 50 yıldır bu güzel ödüllerin hep sözde realistlere gidişini seyreden yazarlar adına kabul etmenin mutluluğunu yaşıyorum.  

Öyle sanıyorum ki, şu andaki yaşam tarzımıza alternatifler sunabilen ve korkutulmuş toplumun ve teknoloji takıntısının içinden var olmanın diğer şekillerini görebilen yazarların sesine ve umudun hayalini kurabileceğimiz bir parça gerçek zemine muhtaç olacağımız zor zamanlara giriyoruz. Özgürlüğü hatırlayabilen yazarlara ihtiyacımız olacak. Şairlere, vizyonerlere yani daha büyük realitenin realistlerine…

Günümüzde, piyasaya ürün pazarlama ve sanat icrası arasındaki farkı bilebilen yazarlara ihtiyacımız var. Şirketin satış ve reklam gelirlerini maksimize edecek satış stratejilerine uyan yazılı metinler üretmenin, kitap yayımcılığı ve yazarlıkla bir ilgisi yoktur. (Bir kaç kişinin alkışlaması üzerine, ‘teşekkürler cesur alkışçılar’ diyerek şaka yapıyor)

Bununla beraber, satış departmanlarının editoryal departmana hükmettiğini görüyorum. Kendi yayımcılarımı bile cehalet ve kar hırsının gülünç paniğine kapılmış olduklarını görüyorum; Elektronik kitapları, halk kütüphanelerine, piyasadaki müşterilerine sattıklarının 6-7 kayı yüksek fiyata satıyorlar. Vurguncuların, kendilerine uymayan yayımcıları cezalandırmaya çalıştıklarını, yazarların şirket fetvalarıyla tehdit edildiklerini görüyorum. Ve görüyorum ki biz kitap üretenlerin çoğu bunu kabulleniyoruz. Ticari rantçıların bizi deodorant gibi satmalarına ve bize ne yazmamız gerektiğini söylemelerine izin veriyoruz. (‘Seni seviyorum’ diye bağıran bir dinleyiciye, ‘ben de seni seviyorum canım’ diye yanıt veriyor)

Kitaplar, sadece birer ticari ürün değildir. Kar güdüsü, sanatın amacıyla sıklıkla çatışan bir şeydir. Kapitalizmde yaşıyoruz. Kapitalizmin gücünden kaçmak imkansız görünüyor. Ama bir zamanlar kralların gücünden kaçmak da imkansız görünürdü. İnsanların oluşturduğu her güç, yine insanlar tarafından direnilebilir ve değiştirilebilir bir güçtür. Direniş ve değişim sıklıkla sanattan başlar. Çoğunlukla da bizim sanatımızdan, kelimelerin sanatından…

Güzel dostlarla beraber uzun ve güzel bir yazı kariyeri yaşadım. Ve bu yolculuğun sonuna geldiğim bu noktada, Amerikan edebiyatının arkadan hançerlenmesini görmek istemiyorum. Biz yazarlar ve yayıncılar elbette ki oluşan maddi gelirden adil payımızı istemeli ve hatta talep etmeliyiz. Ama bizim sahip olacağımız en güzel hediyenin adı ‘kâr’ değil, ‘özgürlük’tür.

Teşekkür ederim…" (Alkışlar)

@CemalTdemir

 

Yazarın Diğer Yazıları

İki Amerika'nın siyasi savaşının tarihine bir yolculuk (2): “Demir demiri biler, insan da insanı”

Güneyli Thomas Jefferson ve kuzeyli John Adams’a “Amerikan devriminin kuzey ve güney kutbu” yakıştırması yapılacaktı. Birçok tarihçiye göre ABD’yi bu iki kutbun oluşturduğu denge bir arada tuttu

İki Amerika’nın siyasi savaşının tarihine bir yolculuk

ABD başkanlık seçim tarihine yüzeysel bir yolculuk bile, bir defasında iç savaşa bile yol açan bu tür seçim kutuplaşmalarının da aslında bir yönüyle Amerikan siyasi geleneği olduğunu düşünmemize neden olabilir. Başkanlık seçim tarihinde net olan tek şey, ABD’nin sadece ilk iki başkanlık seçiminin siyasi kavgaya neden olmadığı

Kaç yaşında 'yaşlı' olunur?

Yaşlı politikacı karşıtı söylemle politikada yükselen Biden, şimdi yaşlı politikacı olmanın yanlış bir şey olmadığına ikna etmeye çalışıyor. Sovyetlerin yaşlı liderlerini hicveden Amerika şimdi gerontokrasi hicivlerinin poster ülkesi. "Açın gençlerin önünü" isyanının sancaktarı Boomer kuşağı ise "açın gençlerin önünü" isyanı yapılan bir kuşağa dönüştü bugün

"
"