08 Ocak 2012

Gazla Ablacım Gazla(*)

Şoför Nebahat filmindeydi ilk karşılaşmam; kadın taksi şoföreriyle.

Şoför Nebahat filmindeydi ilk karşılaşmam; kadın taksi şoföreriyle. Fatma Girik, Nebahat Çehre  versiyonlu filmde, erkeklere ait bir iş kolunda bir kadın olarak varolabilmenin altın kuralı; “erkek gibi olmak” tı. Toplumsal cinsiyet rollerini, naif olarak sorgulatma rolünü üstlenen film, yine de bize erkek egemen sistemin kavramlarını işledi alttan alta. Güçlü olmak, kendini koruyabilmek, cinsiyetini yok saymak “erkekleşerek” mümkündü. Gerçi, Gececi Neşet’i bilek güreşinde deviren Şoför Nebahat’ın, simgesel anlamı gereği,  kadınların yüreğine su serptiğini düşünmüyor değilim. Demek eşik düşükmüş o zamanlarda.

25 yıl önce Ankara’dan  Avustralya’ya; daha iyi bir yaşam için gelen, noter katipliğinden taksi şoförlüğüne bir hayatın öznesi kadına; Songül Altundal’a bırakıyoruz sözü.


Neydi sizi buraya getiren nedenler?

22 yaşındaydım. Kızkardeşim burada yaşıyordu. Tatil için geldiğim bu coğrafyada hayallerimi gerçekleştirebilmek için evlendim ve kaldım. İlk yıllar hep dönmenin planları vardı. Yurtdışına gelmek, bir kadın için,  baskı gördüğü sosyal çevreden özgürleşmesi açısından önemli. Bana sürekli ne olmam, nasıl yaşamam gerektiğini söyleyenlerden kaçtım.  Benim adıma karar verenlere karşı çıkamayan ben, uzak bir coğrafyada hayır demeyi öğrendim. Çünkü o gücü kendimde bulmam, buralarda mümkün oldu.


Burada nasıl değişti hayatınız?

İçine karıştığınız toplum; Türk toplumu da size nasıl yaşamanız gerektiğini dayatıyordu ve kaderciydi. Ve kızımın hayatını kolaylaştırmak için isyan ettim, onlardan da uzaklaştım. Çocuklarımın onlar gibi olmasını istemedim. Çünkü onların kadın algısı, temizlik yapan,yemek pişiren ve kocasını mutlu eden kadındı.


Göçmen bir kadın olarak ne tür zorluklar yaşadınız?

Kendi toplumum daha baskıcı oldu. Daha doğrusu göçmen olan toplumların genel davranışıdır denetlemek yeni geleni. Dil bilmemezlik hayatımızı zaten yeterince zor kılıyordu. Kocam çevrenin etkisiyle nasıl giyinmem gerektiği konusunda baskı yaptı. Ancak zorlandığım zaman kendi haklarımın ne olduğunu, sığınma evlerine gideceğimi, ekonomik olarak güvencelerimin olduğunu biliyordum.


Taksici olmaya nasıl karar verdiniz?

Çocuklarımla daha çok vakit geçirebileceğim, onları daha iyi okullarda okutabileceğim ve daha iyi kazanabileceğim bir işim olsun istedim. Bir arkadaşım taksicilik yapabileceğimi söyledi. Denemeye karar verdim. Daha önceleri fabrikalarda, kendi işimiz olan manavda çalışıyordum.


Kimlerden destek gördünüz ?

Kızımdan. Cesaretlendirdi, bana güvendi. Eşim ise gizlememi istedi ama ben gizlenecek birşeyin olmadığını söyledim. Türk toplumundan destek görmedim, kadın arkadaşlarımın bazıları daha çok erkeklerin yaptığı bu işin kadınlara uygun olmadığını söyledi. Ama ben ne istediğimi ne yaptığımı biliyordum. Son 5 yıldır taksiciyim.


Erkek kültürünün daha görünür olduğu bu iş kolunda çalışmak seni nasıl zorladı?

Beni kabullenmek istemediler başlarda. Güvenimi kırmaya , korkutmaya çalıştılar.  “Taciz ederler, paranı alırlar, kadınsın, kocan yapsın bu işi” dediler.  Bana gelen işleri elimden aldılar ama sesimi çıkarmadım. Çünkü işi öğrenmek zorundaydım. İlk zamanlar korkuyordum, şoför koltuğunda gazete okur gibi yapıp yüzümü gizliyordum; gelen müşteri kadın olduğumu görüp geri gitmesin diye. Ama yılmadım, hayallerime kilitlendim.


Nasıl baş ettiniz ?

İşi öğrendiğimde, kendime güven geldiğinde başa baş kavga etmeye başladım. Avustralyalı, Rus, Türk, Hindistanlı erkek şoförlerden oluşan ortamda hakkımı arıyordum artık. Benden müşteri çalmak istediklerinde, paranın değil,  adil olmanın önemli olduğunu söylüyordum.


Saldırıya ya da tacize uğradınız mı?

Hayır ama paramı vermeyenler oldu. Bir gün, kıyafeti gayet yerinde bir kişiyi 3 saatlik mesafede bir yere bıraktım. Bankanın önünde durmamı söyledi, arabadan indi ve kaçtı.


Türkiye’de iki meslek grubu; berberler ve taksi şoförleri siyasete girmeden edemezler müşterileriyle. Siz de öyle misiniz?

Sol görüşlüyüm ve siyasetle hep ilgilendim. Seçim dönemlerinde İşçi Partisi’ne neden oy vermediklerini konuşurum müşterilerle. Göçmenleri istemediğini, Liberal Parti’ye oy verdiğini söyleyen bir Avustralyalı’ya bir göçmen olarak ne kadar çok çalışıp vergi verdiğimi anlatıyorum. Türk müşterilerle ise Türkiye’de olan biteni konuşuyoruz. Bekir Çoşkun’u çok okuyorum, muhalifliğini beğeniyorum.

 

Zaman zaman kendinizi terapist gibi hissediyor musunuz? Çünkü bazen kendini en yalnız hissettiğiniz anda en yakın hissettiğiniz kişi bindiğiniz taksinin şoförü olabiliyor.

Evet. Bir gün sabahın körüydü. 6 suları. Evimin önünde takside müşteri bekliyordum. Arabadaki bilgisayardan en yakın civardaki taksi talebini, nereye gitmek istediğini biliyorsunuz. Yani seçme hakkınız var alıp almama konusunda. Bu müşterim kadındı(isminden anlamıştım), hastaneye gidiyordu. Arkaya oturdu. Göçmen olduğunu tahmin ediyordum, hangi ülkeden olduğunu çıkaramıyordum çünkü ağlıyor ve ağlama sesi aksansızdı (gülüyoruz). İngilizce konuştuk, meğer beyninde ur varmış ve o sabah ameliyata gidiyormuş. Yanında ise kimse yok. Yalnız hissediyor kendini. Yalnız değilsin dedim, telefonumu bıraktım. Kendine geldi. Nerelisin dedim hiç mi memleketlin yok burada diye sordum. Türkmüş meğer. Sevinçten bağırdı. Sonrasında gittim ve ziyaret ettim kendisini. Şimdi ise İzmir’e taşındığını duydum.


Ufkunuzu nasıl etkiledi bu iş?

Kendime daha çok güveniyorum artık. Çok insan tanıdım farklı meslek gruplarından. Onlardan Avustralya’daki yaşamı daha iyi öğrendim. Hayatın içine karıştım aslında. Haritada yerini bile bilmediğim ülkelerden haberdar oldum.


Sizce nasıl bir mesaj veriyorsunuz etrafınıza?

Özellikle göçmen kadınlardan benle gurur duyduklarını duydum. Etrafımdakiler bana güveniyor, hiç hata yapmayacağımı düşünüyorlar.


Durmak yok belli ki sizin hayatınızda. Planlarınız?

Kızım hukuk okuyor ve gelecek yıl bitiriyor. Oğlum da iyi bir okulda. 1.5 yıl sonra bu işi bırakmayı düşünüyorum. Kendim için, yarım bıraktığım üniversite eğitimimi tamamlamak istiyorum. Şu an 48 yaşındayım ve psikoloji okumak istiyorum. Kendimi daha doğru, güçlü anlatmak istiyorum ve insanları daha iyi anlamak derdim.

(*) Şoför Nebahat Filmi’nin müziğinden

Yazarın Diğer Yazıları

Suna’nın Kızları: Gitmediğimiz, görmediğimiz o köylerde kız çocukları hem okusun hem güçlensin diye…

Eğitimi bir süreç, bir güçlenme, birey olabilme gibi geniş perspektiften gören Suna’nın Kızları açtığı yeni pencereyle eşitsizlikleri, güçlendirmeyle aşabilmenin yollarını arıyor

Barış Vakfı ‘Türkiye’ masası kurdu: Otoriterlik ve çözüm bir arada olabilir mi?

Mümtazer Türköne: Kürt-Türk ittifakı kuruluyor İran’a karşı, bu reel politiğe dayanıyor

İstanbul'daki Suriyeliler anlatıyor: Dönmek istiyorlar mı, ne zaman?

Konuştuğum Suriyeliler için ÖSO ya da HTŞ ayrımı yok, onlar Esad’a karşı savaşan muhalifler…

"
"