17 Ekim 2024

Basın Kampı’nın hatırlattıkları: Yeni nesil mafyayı araştırmak için sahaya inmenin tam zamanı!

Bu yıl kampta yerel medya ve yerel yönetimler arasındaki ilişki çok daha açık, samimi bir içerikle konuşuldu. Yerelin patronu belediye başkanı alışkanlığının sonuçları ortada. Karşısındaki yerel medyanın çoğunda ‘simit sat onurlu yaşa’ romantizminin işlemediği de… O zaman ne olacak?

CHP içindeki tartışmaların sık duyulduğu İzmir’de Malatyalı bir iş insanının aldığı Bir TV’nin siyasete ve medya sektörüne canlılık katıp katmayacağı söylentileri biz gazetecileri oldum olası meraklandırır.

Çünkü herkes bilir, medya demek siyaset demek… Medyadaki hareketlilik siyasetin bir izdüşümüdür.

Meslekte deneyimli gazetecilerin, iletişim fakültesi mezunlarının, akademisyenlerin, sendikacıların buluştuğu ortamda ‘Kâinatın bütün seslerine Açık Radyonun lisansının iptaline ilişkin durdurma kararının reddedildiğini de öğrendik. Neler yapabileceğimizi konuştuk.

İşte bu yüzden gazetecileri buluşturan her yapı çok önemli. Çünkü gazetecilerin, gazeteciliğin derdi çok.

Geçen yıl Seferihisar’da bizi, ‘yol arıyoruz’ diyerek bir araya getiren Basın Özgürlüğü ve Medya Araştırmaları Derneği- BAMAD’a bir kez daha teşekkürler.

Gazeteciliğin irtifa kaybettiği, gazetecilerin örgütlenmekten kulaç kulaç kaçtığı, meslek örgütlerinin güven kaybettiği bir ortamda akıntıya karşı kürek çekmek çünkü bu…

Bu yılki kampın sözüne atfen ‘yol açılabilir’ mi bilinmez ama, meslektaşlarımız Hrant Dink, Metin Göktepe, Musa Anter ve Uğur Mumcu gazetecilik yolunu açanlardan ve onlar da kamptaydılar…

Açılan yolların tıkandığı zamanlardan geçiyoruz… Dert çok, derman yine kendimiziz.

Bu tür buluşmalar bunları hatırlamak/hatırlatmak açısından da önemli.

Örneğin gazeteci arkadaşlarım Cengiz Erdinç ve Bahadır Özgür’ün suç ekonomisine/sosyolojisine ilişkin anlattıklarını dinleyen yeni gazeteciler herkesin ‘çürüme’ olarak tariflediği bir dönemin nasıl oluştuğunu belki merak edeceklerdir, meslektaşlarının anlattıkları onlara ilham olacaktır.

Zira haber, birileri üzerine çalışır, bilgileri toplar ve haberleştirirse var…

Erdinç ve Özgür’ün anlattıklarını herkes bilsin isterim. Yeni nesil mafya-çetecilikten söz eden iki gazeteci, yurt dışına gidebilen, geleceğini başka bir ülkede arama şansına sahip olan Z kuşağından herkesin bahsettiğini ama yurt dışına gidemeyen, öfkeli, yoksul ve sayıları daha fazla olan Z kuşağından kimsenin söz etmediğini ifade etti. Yeni nesil mafya tanımını kullanan iki gazeteci, bu oluşumların insan kaynağının nerelerden geldiğini, bu gençlerin sınıfsal öfkesini nasıl örgütlediğini, devlet ve sermayeye neden mesafeli durduklarını, kendi popüler kültürlerini nasıl ürettiklerini anlattı.

Masa başı haberciliğin asla kotaramayacağı bir konu yeni nesil mafya… Şimdi tam sahaya inme zamanı.

Bu yıl kampta yerel medya ve yerel yönetimler arasındaki ilişki çok daha açık, samimi bir içerikle konuşuldu. Yerelin patronu belediye başkanı alışkanlığının sonuçları ortada. Karşısındaki yerel medyanın çoğunda ‘simit sat onurlu yaşa’ romantizminin işlemediği de… O zaman ne olacak?

Konak ve Karşıkaya Belediyesi basın müdürleri Fırat Soylu ve Can Özlü’ye kulak verelim:

“Belediye başkanı ile o yerel medya arasındaki ilişki seçim öncesi başlıyor aslında. Hep haberim çıksın isteniyor. O ilişki bir zaman sonra dostluk ilişkisine dönüşüyor. İlişki halk ne istiyor üzerinden kurulmuyor. Oysa medya kuruluşu halkın haber alma hakkı üzerinden ilişki kurmalı, belediye de medyaya PR ve tanıtım olarak bakmamalı.”

“Belediye başkanı kötü haber çıkmasını istemez. Kendi işinin parlatılmasını ister. Belediye başkanı etki de ister.  Yerel basın halka yüzünü dönerse güçlü olur. Belediye başkanı da sevsin ya da sevmesin yüzünü yerel medyaya dönecektir. Bir sorun olduğunda patronla halletmeye çalışıyoruz. Çok ayıp bir şey yapıyoruz aslında. Utanılacak bir şey… “

Aslında sadece yerel basının değil ulusal basının da temel sorununa geldik… Mali bağımsızlık ile editoryal bağımsızlık arasındaki ilişkiye… Ya da gazetecilikle çalıştığın kurumun gelir kaynağının ne olduğuna…

Bu mesele hem dünün hem de bugünün meselesi… Tartışmayı canlı tutmak gazeteciliğin refleksi olmalı. Kampın her yıl bu konuyu gündemine alması bu derdin bir çıktısı olsa gerek…

Gazeteciler az nefes alabiliyorsa yerel yönetimlerin de sorumluluğu var. Gazeteciliğe daha az saygı duyuluyorsa haber mecrasını politik çıkar, şantaj, para için kullanan kötü gazetecilerin de sorumluluğu var.

Haberciliğin kılcal damarı olan yerel basındaki bazı kurumlar ise gazeteciliği yaşatıyor.

Örneğin Yenigün gazetesi… Cemaat yurtlarıyla ilgili bir haber yapıyorlar, ‘Boşluğa Işık sızdı’ manşeti nedeniyle Işıkçılar Cemaati’ne ait olduğu bilinen İhlas Matbaacılık gazeteyi basmayı reddediyor. Bu kez gazete daha yüksek bir fiyata başka bir matbaa ile anlaşıyorlar.

Bu örnek bile yereldeki ekonomik ve politik ilişkilerin nerelere kadar uzandığını, gücünü yerel medya üzerinde ‘sansür’ olarak nasıl kullanmaya çalıştığını göstermesi açısından çarpıcı.

İyi ki yerel medya var… Ama nasıl yaşatılacağı sadece yerel yönetimlere bırakılmayacak kadar kritik.

Kampta yapay zekâdaki hızlı gelişmeler, yapay zekânın gazeteciliğe etkileri de konuşuldu.

Özellikle editoryal işlerin yapay zekâ tarafından yapılabilme, gelecekte hangi haberin nasıl yayımlanacağına yapay zekânın karar verebilme ihtimali mesleğimiz adına hem heyecan verici hem de düşündürmesi gereken gelişmeler.

Basın Kampı’ndaki başlıklar çok daha fazlaydı tabii… Gazetecilerin mesleğini açıkça konuştuğu, iğneyi kendisine batırdığı, genç gazetecilerin de daha çok söz aldığı, daha çok soru sorabildiği nice buluşmalara diyelim…

Candan Yıldız kimdir?

Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.

Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.

Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.

Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.

Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.

"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.

T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Öcalan’dan mektup getiren akademisyen Özcan: Devlet Öcalan’la görüşse de bu akılla sonuç çıkmaz; biri Japonca diğeri İspanyolca konuşuyor

Ufukta yeni anayasa meselesi var… Acaba AKP, Erdoğan’ı yeniden aday yapacak ya da 50+1’i aşağıya çekecek yeni anayasada DEM’i yanına mı çekmek istiyor?

“AMK küfürü çok yaygın, uyarınca erkekler bize femi-nazi diyor”| İkbal ve Ayşenur için seslerini duyurmaya çalışan liseli genç kızlar anlattı

“Bir erkek arkadaşımız Ayşenur ve İkbal’in fotoğrafını yakamıza takmayı heves olarak gördü!”

Ayşenur Halil’in abileri, T24'e konuştu: Kardeşim içine kapanık biriydi; neden gitti, tehdit mi edildi, şantaj mı yapıldı?

Semih Çelik, 112’ye kendisi ihbarda bulunmuş: Ceset içeride, anahtar kapının üzerinde

"
"