Kadınlara, genç kızlara, çocuklara savaş açılmış gibi…
Failler değişse de kadınların yüz yüze kaldığı şey adeta seri cinayet… Başka bir ifadeyle cinskırımı…
8 yaşındaki Narin’in planlı ve örgütlü katlinin yaydığı dehşet eşiği başka bir cinayetle aşıldı.
İstanbul-Eyüpsultan ve Fatih’te üç kadın öldürüldü geçtiğimiz günlerde… Semih Çelik tarafından katledilen Ayşenur Halil, İkbal Uzuner ve boşandığı erkeğin babası (Mehmet Fidyel) tarafından öldürülen Kübra Güler…
Semih Çelik'in yaşadığı sokak
Bilgi kirliliği, sosyal medya aşırılığı ve delik deşik edilmiş etik değerler başka bir yazının konusu olsun ama şiddetin sarsıcılığı lise çağında olan genç kızlara ulaşmış…
İstanbul’un kozmopolit ilçelerinden biri olan Eyüpsultan’ın 13 bin nüfuslu Merkez Mahallesi’ne gittim bugün…
Cinayetleri işledikten sonra intihar eden 19 yaşındaki Semih Çelik hakkında az bilgiye ulaşılıyor. Zira mahallede yaşıyor ama yaşamıyor gibi…
Aynı şey Çelik ailesi için de geçerli… Aileyi komşuları tam olarak tanımıyor. Baba A.Çelik için “Motoruyla gelir giderdi” dediler. Babanın kuryelik yapıp yapmadığını kimse net olarak bilmiyordu.
Çelik ailesinin aynı binadaki komşusuyla tesadüf eseri mahalledeki bir fırından ekmek alırken konuştum.
Failin tanıdık ve o kadar yakınlarında yaşıyor olmasının verdiği korku kadının yüzünden okunuyordu. Çok konuşmak istemedi. Apartmana kadar eşlik ederken “Benim de iki kızım var, uyuyamıyorum kaç gecedir. Çok görüşmezdik. Çocuk kimseyle görüşmezdi” diye anlattı.
Ailenin dindar bir aile olduğunu anlatan mahalleden başka bir kadın komşu, anne H.Çelik’in de pek kimseyle görüşmediğini söyledi.
Oluşan öfkenin olası sonuçlarına karşı sokağın başında nöbet tutan polislerden Çelik ailesinden kimsenin eve gelip gitmediğini öğrendim.
Zaten herkes aynı fikirde… “Bir süre sonra taşınırlar, barınamazlar burada…”
Yine oradaki görevli polislerden birinin Semih Çelik hakkında verdiği bilgiyi aynen aktarıyorum.
“112’ye kendisi ihbarda bulunmuş. Ceset içeride, anahtar kapının üzerinde…”
Mahallede doğup büyümüş, hemen herkesi tanıya, emlakçılık yapan Uğur Yılmaz da aile hakkında pek bir şey bilmediğini aktardı.
“Babayı cinayet günü gördüm. Sakindi… Mahalledeki herkes şaşkın ve tedirgin… Aileyi tanıyan yok. Babayı da hiç görmedim. Cami cemaati de tanımıyor. Burada bir kahvehane var. Oraya da gelip gitmezmiş baba…”
Ayşenur Halil'in yaşadığı mahalle
Belediyede temizlik görevlisi olarak çalışan bir kişi de Ayşenur Halil’i mahallede birkaç kez gördüğünü söyledi.
Eyüpsultan Merkez Mahalle Muhtarı Hüseyin Bilek kentsel dönüşümle birlikte sosyolojinin değiştini, yerleşik alilelerin dışında eski komşuluk ilişkilerinin kalmadığını söyledi. Bildiğimiz hikaye… Atomize olan sosyal doku…
“Babayı bir ya da iki kez gördüm. Bir tebligatı almaya gelmişti. Ama pek konuşmadık. Cinayet günü gidip yanına konuşmak istedim ama bana ‘Sıkıntılı biri, gitme istersen’ dediler. Adres kayıtlarını artık biz yapmadığımız için ne zaman bu mahalleye taşındıklarını bilmiyorum ama komşuları 2 ya da 3 yıl önce dediler. O güne ait bir görüntüyü izledim. Semih Çelik, Ayşenur Halil’i bilinen market zincirlerinden birinin önünden alıyor. Ellerinde poşetler vardı. 19 yaşındaki bir çocuk nasıl bu hale geldi, daha kişiliği oturmamış, hayatı daha yaşamamış bir çocuk…Surlarda çıktığı bölge de kolay bir bölge değil…”
Semih Çelik ve Ayşenur Halil’in evlerinin arası yürüyerek 15-20 dakika… Ayşenur’un yaşadığı mahallede yas havası hakim… Tek katlı evlerinin önünde kurulan belediye taziye çadırının önünde insanlar, siyasetçiler gelip gidiyor.
Çankırılı olan Ayşenur’un iki abisine denk geldim… Her ikisinin cümlelerinden içlerindeki yangın hissediliyordu. Kardeşlerinin üniversitede okuduğunu, olay günü okula gitmek için evden çıktığını söyleyen abiler cevapsız bir çok soruyu yüksek sesle paylaştılar.
İkbal Uzuner, Semih Çelik, Ayşenur Halil
“Benim kardeşim içine kapanık biriydi. Hadi gel gezmeye gidelim dediğimizde evde kalacağım, dizi izleyeceğim derdi. Biz o çocuğun adını bile duymadık. Kardeşimin iki kedisi vardı, kendi sosyal medya hesaplarından hep kedi videoları paylaşırdı. Neden gitti, tehdit mi edildi, şantaj mı yapıldı, hiç bilmiyoruz. Biz İkbal’i de tanımıyorduk. Bize hiçbir şey söylemedi kardeşim.”
Mahalleden konuştuğum başka bir kadın da “Semih Çelik’in çok zeki olduğunu eski arkadaşları anlattı. Matematikte çok başarılı olduğu söylediler.”
Semih Çelik’in zekasına ilişkin vurguyu manipülatif bir kişiliği olabileceğine dair ihtimalin altını çizmek için yapıldığını not düşmek isterim…
19 yaşındaki bu gençlerin yollarının kesiştiği, bölgenin iyi okullarından biri olan Oğuz Canpolat Anadolu Lisesi’nin hemen yanındaki spor tesisinin kafesinde otururken okuldan gelen öğrencilerin yakalarındaki Ayşenur ve İkbal’in fotoğrafları dikkatimi çekti. Saat 15.00’teki tepki eylemini sorduğumuzda kimi tedirgin, kimi ‘Okulumuzun olayla ne alakası var, yanlış bilgi veriyorlar’ tepkisiyle sorularıma yanıtlar verdi.
Ayşenur ve İkbal'in bir dönem okuduğu lisenin öğrencileri yakalarına fotoğralarını astı
16 yaşındaki bir genç kızın cümlesi çarpıcıydı…
“Can güvenliğimiz yok…”
Öğrenciler eylem yapıp yapmamak arasında gidip gelen bir ruh halindeydi. Öğretmenlerin de ağzını bıçak açmadı. Tam öğrencilerle konuşurken polisler yanımızda bitti. “İhbar var” diyerek kimliklerimizi sordular…
Mazallah okula siyaset girerdi!
Müdürle de konuşmak istedik ama kapı duvar… Okuldaki tek cesur kişinin Semih Çelik’le ilgili cümlesini aktarayım.
“İki ya da üç yıl önce okula geldi. Okul yönetimi 'Sakıncalı bir tip, içeri girip çıkmasın bir daha' dedi…”
Ayşenur ve İkbal için yapılan eyleme çevre liselerden öğrenciler de katıldı
Anlaşılan Semih Çelik’in ayrıldığı okulundaki halleri ya da davranışları dikkat çekecek kadar belirgindi…
Okulda izin verilmeyen tepki eylemini okulun karşısındaki parka taşıyan lise öğrencileri siyah kıyafetleri ve yakalarında Ayşenur ve İkbal’in fotoğrafları ile cinayetin onların dünyalarındaki karşılığını paylaştılar…
Çevredeki liselerden gelenler, hatta Silivri’den gelen bile vardı.
Onların anlatımları, akranları erkeklerin bu vahşetle nasıl alay ettikleri de yarına kalsın…
Candan Yıldız kimdir?
Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.
Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.
Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.
Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.
Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.
"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.
T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.
|