12 Ekim 2022

Bir tarım işçisi, bir web tasarımcısı, bir sözleşmeli akademisyen; ortak payda güvencesizlik: Prekarya sınıfı, geleceğe dair ne söylüyor?

İnsani Gelişme Vakfı (İNGEV) ile Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi iş birliği ile ActHuman V,  Prekarya ve Toplumsal Güvence raporunu hazırladı

"Prekarya, bugünün dünyası, yarının dünyası, bugünün Türkiye'si ve yarının Türkiye'si için en önemli gruplarından bir tanesi. Cumhuriyetin kuruluşunun ikinci yüzyılına girerken, ne şekilde devam edeceğimizin en önemli kavramlarından biri prekarya ve güvencesizlik sorunu olacak. Nasıl bir Türkiye’de yaşayacağımızın önemli kıstaslarından biri olacak."

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Fuat Keyman böyle diyor. 

Prekarya: Kronik bir şekilde geçici çalışmaya mahkum, yapım aşamasında olan bir
sosyal sınıf. Belirgin özelliği de; "pozisyonlarının geçici, iş tanımlarının değişken olması, piyasa standartlarından (çoğunlukla) az ödeme alması, sosyal güvenlik şemasına dahil olmaması, devletin görmezden gelmesi, örgütlenme imkânının pasifize edilmiş olması."

İnsani Gelişme Vakfı (İNGEV) ile Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi iş birliği ile ActHuman V,  Prekarya ve Toplumsal Güvence raporunu hazırladı. Raporu akademisyen Sarphan Uzunoğlu yazdı. 

Kapitalizme içkin "proleterya" kavramının güvencesizler ordusunu tanımlamada yetersiz olduğu üzerine çalışan düşünürler bu kavramı içerenlerin dünyadaki sayısının arttığına dikkati çekiyorlar.

Raporda "belirsiz, öngörülemeyen ve riskli bir çalışma şekli olarak tanımlanabilecek güvencesiz çalışmanın" küresel bir norm haline geldiği tespit ediliyor. 

Prekarya sınıfı gündelik yaşamdan örneklerle de zihinlerde berraklatırılıyor raporda:

"Bir ofisin penceresinden sarkarak camların dış cephesini silen bir temizlik işçisi,
gözleri kan çanağına dönmüş bir çağrı merkezi çalışanı, bir kahve zincirinin WiFi ağına bağlanarak o günkü işini teslim etmeye çalışan bir web tasarımcı, bir üniversitede verdiği ve zar zor bulduğu yarı zamanlı derse yetişmek isteyen akademisyen, bir römorkun üstünde fındık toplamaya giden geçici tarım işçisi, otobüste gideceği adresi doğrulatmaya çalışan bir temizlik işçisi…

Hepsinin ortak paydası: Güvencesizlik rejimi...

Rapor, "Koronavirüs salgını sonrası dönemde güvencesiz çalışma pratiklerinin artması, göçmen karşıtlığı gibi popülist trendlerin yükselişe geçmesi eşliğinde prekarya meselesinin siyasal ve toplumsal anlamda içerdiği risklere de dikkati çekiyor: 

"Yediğimiz ekmekten taksi çağırdığımız uygulamaya,  kullandığımız çok farklı hizmetler genişleyen prekaryanın yüklendiği emek süreçlerinin sonucu olabiliyor. Üstelik bu grup Standing’in (Prekarya kavramının babası sayılan Guy Standing) adlandırdığı “tehlikeli” sıfatının da hakkını veriyor. İllegal uğraşlardan linç kültürüne eklemlenmeye prekarya, Marx’ın lümpen proletarya kavramını da andıracak bir şekilde politik ve sosyal bir risk de taşıyor. Üstelik prekarya, gayrimerkezileşmiş görünen üretim mekanizmaları içerisinde tekellerin ve çokellerin büyüdüğü
ekonomik sistemde birbirine erişemeyen, dayanışma içinde olamayan bir grup olarak öfkeli ve büyük kurumlar karşısında yalnız bir karakterde..."

Güvencesiz,  piyasa kurallarının bile reva görülmediği, daha düşük ücret alan prekarya "yeni ve tehlikeli" sınıf olarak nitelendirilse de 19. yüzyıldaki işçi sınıfının rolünü üstlenecek mi, rejimleri yapısal olarak dönüştürecek mi? 

Ama şu gerçek ki, Bekir Ağırdır'ın da dediği gibi yoksulluk, gelir dağılımında eşitsizlik ve güvencesizlik, kimlik siyasetini değil sınıf siyasetini öne çıkaracak gelecek on yıllarda.  

Rapora göre Türkiye'de yaklaşık 9 milyon kişinin kayıt dışı, 1 milyon kişi de geçici koruma altında çalışıyor. 

BM araştırmasına göre her 7 kişiden 6’sı kendisini güvencesiz hissediyor. Günümüzde 1 milyar kişinin mental tedavi gördüğü belirlenmiş" diyen İNGEV Başkanı Vural Çakır da şu tespitler de bulunuyor: 

Yeryüzündeki eşitsizliklerin boyutu artmış durumda: Bir tarafta süper zenginler, öbür tarafta sayıları gittikçe artan güvencesiz insanlar... Yapay zeka, robot teknolojileri gibi etmenler süper zenginlerin güvencesiz kitleye ihtiyacının giderek azalmasına sebep oluyor. Eşitsizlik ve güvencesizlik birbirini besleyen halde. Çatışma bölgelerini terk etmek zorunda kalan güvencesizler, kimliksizlikler bu durumun en büyük kısmını oluşturuyor.

Liberalizmin ve marketing ideolojisinin ürettiği bireysellik, serbest pazar ve statü esaslı tüketme üzerinde kurulu yaşam kültürünün, insanlığı buradan daha ileriye götüremeyeceği hemen her değişken de kendini gösteriyor."

Kırılgan olan bu kesime ilişkin hem devletler, hem iş verenler hem emek örgütleri ne kadar duyarlı bilinmez ama rapor öneriler de sunuyor.  

- “Vergi ve Sosyal Güvenlik Sistemine Güven Şart”
- “Eğitim Güvencesizliğe İlaç Olabilir”
- “En Kırılgan Sektörden Başlayarak Mücadele”

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

İyi Parti kongresine doğru: Usulsüz delege kayıtları mı var, Cumhur İttifakı ile ittifak mümkün mü?

İyi Parti için yeniden kuruluş anlamına gelen olağanüstü kurultaya günler kala, adaylardan Tolga Akalın'a yakın isim Rıdvan Uz, kurultay delegeleri listesinde "usulsüzlükler" tespit ettiklerini açıkladı. Edindiğim bilgilere göre "usulsüzlük"ten kastedilen şey, yaprak dökümü yaşayan İyi Parti'den istifa eden delegelerin listelerden düşürülmemesi…

İliç'in yeni Belediye Başkanı Anagold firmasına iş yapıyor 

MHP'den aday olan Mehmet Elçi aynı zamanda Anagold firmasına catering hizmeti veren Elçiler Temizlik Hizmetleri, Bilgisayar, Gıda, İnşaat, Taşımacılık Sanayi ve Ticaret Şirketi'nin sahibi. Daha doğrusu Erzincan Ticaret Odası kayıtlarına göre firma yetkilisi Raziye Elçi… Belediye Başkanı Mehmet Elçi'nin eşi