22 Temmuz 2012

150 bin kadının çocuğu zorla evlatlık verilmiş!

Avustralya, şimdilerde evli olmadan çocuk sahibi oldukları gerekçesiyle baskı, duygusal ve ideolojik şiddet gören kadınlardan ve onların evlatlık verilen çocuklarından özür dilemeyi konuşuyor

Uluderelilerden, öncesinde de canını yaktığı halklardan özür dilemeyelerin kulakları çınlasın. Özür dilemek “büyüklüktendir” egemen ulus kibirliğine bulaşmamış bir özürden bahsediyoruz tabii ki. Önceki yıllarda çalınmış kuşak Aborijinlerden, İngiltere, Kanada gibi ülkelerdeki yoksul ailelerden ya da yetimhanelerden alınan çocuklardan özür dileyen Avustralya, şimdilerde 1950-1970 arası evli olmadan çocuk sahibi oldukları gerekçesiyle baskı, duygusal ve ideolojik şiddet gören kadınlardan ve onların evlatlık verilen çocuklarından özür dilemeyi konuşuyor. Zira Güney Avustralya özür dileyen son eyalet oldu. Gillard hükümeti ise ulusal düzeyde özür dilenip dilenmeyeceğini tartışıyor.

Peki binlerce kadının farklı farklı biçimlerde bedel ödediği uygulamanın tarihinde neler var. Resmi rakamlara göre 20 yıl boyunca 150 bin kadın evlilik dışı hamile kaldığı için, “kutsal”, “sıcak” sığınak;  ailelerinde barındırılmaz, zorla doğum evlerine ya da hastanelere yerleştirilir. Hatta anlatılan öyküler arasında ailesi tarafından ilaç içirilip, gözlerini bu merkezlerde açan kadınlar bile var. Hem ailenin hem de devletin kadın üzerindeki baskı ve denetimini açığa çıkaran uygulamada, sorumluluğu devretme ekonomisi ve cinliği de mevcut.  

Doğum evleri ve hastanelerde ücretsiz olarak kalan bu kadınlar deyim yerindeyse karın tokluğuna çalıştırılır. Dışardan ziyaretçileri kabul edilmez. Doğan çocukların, evli ve çocuğu olmayan ailelere verilmesi için “ikna” seansları uygulanır. Yine o dönemden bir kadın, 8 saat mutfakta çalıştığını ama karşılığında hiç bir ücret almadığını anlatıyor. Çalışmak dışında başka seçenleri de yok, zira hastanede kalmaları için bu şart. Beslenme koşullarından dolayı bugün kalsiyum eksikliğine bağlı bir çok kadın sağlık sorunu yaşıyor.

“Namus” bekçileri her yerde. Doğum esnasında bile evli olmadıklarını öğrenen hemşirelerin kendilerine kötü davrandığını anlatan bu kadınlar arasında, cezalandırma sisteminin bir parçası olarak acı ve yalnız bırakıldığını söyleyenler de var. Odaya kilitlenen, çocuklarının nereye verildiğini bilmeyen bilmeyen binlerce kadın. Hatta bazılarına çocuğunun öldüğü söylenir.

Güney Avustralya Başbakanı Jay Weetherill o dönemde kadınların istekleri dışında bebeklerinin zorla evlatlık verildiğini, kadınların aldatıldığını, baskıya uğradığını başka seçenek bırakılmadan, yardım edilmeden bir kenara atıldığını cesaretle söyledi.

Başbakanın parlamentodaki konuşmasını dinleyenler arasında devletin ve ailenin şiddetine maruz kalan bu kadınlar da vardı ve “iç denizlerdeki” fırtına, gözlerinden akan damlalardan aslanların tarihini yazanların notlarına karıştı. Dayatmanın, baskının olduğu bir ortamda seçenekten bahsedilemeyeceği halde onlar evlatlık verilen çocuklar tarafından “tercih etmekle” suçlandı. Duygusal bedeli yine onlar ödedi.

Eyalet hükümetlerinin yanı sıra evlatlık verme sürecinin aktörlerinden kilise ve hastanelerin rolü de, devlet-din ilişkisini göstermesi açısından yine öğretici.

Özür kendiliğinden değil, verilen bir mücadelenin kazanımı olarak gelir tabii ki. 16 yaşında, Sydney’de bir kadın hastanesinde doğum yapan ve çocuğu ile 18 yıl aradan sonra  biraraya gelen Christine Cole’un  20 yıl süren kampanyada ve bugün özür dilenmesinde emeği çoktur.

Özür dilemenin tarihsel ve toplumsal bir anlamı olduğunu, bu kadınların anlaşılmasını kolaylaştıracağını, ama bunun yetmeyeceğini, tazminat ödenmesini savunanların vereceği hala büyük bir mücadele var geçmiştekiler ve gelecektekiler için.  

Yazarın Diğer Yazıları

Bahçeli'nin Öcalan'a TBMM davetine DEM'den ilk değerlendirme Sırrı Sakık'tan geldi: Hiç şaşırmadım, daha önemli gelişmeler olabilme ihtimali yüksek

Bahçeli’nin, Çözüm Süreci’ndeki yöntemi de aşarak Öcalan’ın aracısız, dolaysız, doğrudan Kandil’e seslenmesi çağrısında bulunması önemli. Bu da yeni bir aşama ve Çözüm Süreci’nden farklı bir yöntem

Demirtaş mesajlarını neden CHP üzerinden verdi?

“Demirtaş gibi bir aktörün adı kalın kalın çizilmelidir” diyen Özgür Özel’in bu cümlesi, olası yeni sürecin aktif aktörlerinden biri yine Demirtaş olacaksa bu CHP üzerinden mi olacak sorusuna neden olacak vurguda değil mi?

DEM Parti: Bahçeli başını koyuyorsa biz barış için bedenimizi koymaya hazırız; CHP olmadan bu iş olmaz!

“Kürtlerle hasım değil hısım olma zamanı, MHP konusunda kırmızı çizgimiz yok, güvensizliği onarıcı somut adımlara ihtiyaç var”

"
"