Meltem Cumbul, geçen sene yapımcılığını Limon Yapım’ın üstlendiği Kırlangıç Fırtınası dizisinde anne rolündeydi ve dizide 1 yaşın altında bir çocuğun da çalışacağını duyunca seti terk etmişti, işi bırakmıştı.
O dönem Demet Akbağ’dan önce Oyuncular Sendikası başkanıydı ve bu duruşu sektör için çok önemliydi...
Ancak, Meltem Cumbul ayrılır ayrılmaz... Onun yerine başka bir oyuncu hemen geldi ve dizi çekimlere devam etti... Bunun üzerine “Ha sektör, gidenin yeri hop doluyor” başlıklı ve bu içerikteki onlarca yazımdan birini yazmıştım...
Sektör koşullarının içinde olmuş, görmüş, kamera arkasını, yönetmenlerin ‘sen bizim ne koşullarda çektiğimizi biliyor musun da filmimizi, dizimizi beğenmiyorsun ki?’ dediği bütün o koşulları iyi bilen biri olarak yıllardır bu sorunları da dile getirmek için de çaba gösteriyorum...
Ama sektördeki denetim ve yaptırım eksiği devam ediyor, bunun nedeni de insanoğlunun,” şu dizi sektöründe bu kadar pasta var, ben neden yemeyeyim ki” hırsı ile kendi türüne zalimleşmesi...
Ve ben yine insan olma halini, zaaflarımızı ve tutarsızlıklarımızı sorguluyorum...
***
1 Mayıs’ta bir çocuk adını sanını daha önce hiç duymadığımz bir yapım şirketinin dizisinde, yanıyor ve ciddi yaralanıyor, şu an yaşam mücadelesi veriyor...
Sektördeki ikiyüzlülük ve para hırsı da devam ediyor çünkü...
Set çalışanı Selin Erdem bundan, 6 yıl önce sette hayatını kaybetti 26 yaşındaydı... Sonra sektör, 1 Mayıs’ta bütün setlerin sinema- dizi- reklam vb. repo olmasına karar vermişti ve o günden beri de herkes uyuyordu buna...
Ta ki oradan Filhakika diye bir yapım şirketi? çıkana kadar... Daha önce adını duymadığımız şirketler açılıp kapanıp, paralar dönmeye devam ediyor, insan hayatı hiçe sayılıyor... Ve TRT’ye proje yapabiliyor?!..
Bu sektörün en büyük sorunu: Gidenin yerine hemen bir başkasının geliyor olması. İnsanlar size çalışmazsan çalışma elimizin altında dolu insan var diyerek haklarınızı vermiyor. Yüz kere yazdım bu iki yüzlülükten kurtulmalı bu sektör!
Sinema-Tv Sendikası ve Oyuncular Sendikası ne kadar mücadele ediyor olsa da ikiyüzlülük devam ettiği sürece bu dertlerden kurtulamayacağız...
Yerli dizi yersiz uzun diye eylemler yaptınız yaptınız ama iş icraata gelince, sektörde A’dan Z’ye başrol oyuncusundan set çaycısına kadar yerli sektör yersiz ikiyüzlü olabiliyor... Bir insana bir haksızlık mı yapıldı, o halde onun yerine kimse gitmeyecek... İş güvenliğinin ihalal edilmesinin yanında en büyük sorun; o ekip “1 Mayıs’ta çalışmıyoruz biz” deseydi, o gün o çocuğa bir şey olmayacaktı...
Gerçekten de insanoğlu olarak düşündüğümüz gibi davranıyor muyuz? Bunu hali sorgulayan Taksim Holdem filmini örneğin izleyelim. Yaptıklarımızla, düşündüklerimiz arasında ne kadar ve nasıl farklar var? Aynaya bakalım...