Marquis de Sade şöyle demiş:
“insan işte, tutkularından başka bir şeyi gözü görmeyen insan! yaban çöllerin en ücra köşelerindeki kaplanlar bile korkar zulümlerden.”
Ama devam ediyor, İnsan, insanı öldürmeye devam ediyor. Dünyada kıyameti yaşıyoruz. Çok fena çaresiziz…
Başımızda bir terör belası var, lanet ederek çözülmüyor… Her seferinde sosyal medyadan bağırıyoruz, ve ben bu kısır döngüden daha da boğuluyorum, ciddi dayanamaz hale geldiğim ruh hallerine girip çıkıyorum.
O zaman hayatta üstlendiğimiz misyonlara devam etmeliyiz.
“Hayat devam ediyor” cümlesinden de nefret ediyorum, bu ara her şeyden nefret ediyorum. Ama yine hayat devam ediyor ve en sert haliyle…
Geçen pazar ““Ha Sektör” bu oyunu kim bozacak?” başlıklı bir yazı yazdım. Sektörü eleştirdiğim yazılarım arasında en çok okunan ve en çok geri-bildirim alanı oldu…
Yeni, güzel insanlar tanıdım… tanımaya devam ediyorum, dertlerimiz aynı. Ancak çözüm konusunda çıkışsız olduğumuz kesin, debelenip duruyoruz…
Misal; yeni yaşadık. Meltem Cumbul seti bıraktı. Yine en çok yazdığım konulardan biri, setlerde çalışan çocuklar ve uğradıkları istismarlar…
Ne oldu? Meltem Cumbul, yeni başladığı yapımcılığını Limon Yapım’ın üstlendiği Kırlangıç Fırtınası dizisinde anne rolünde ve dizide 1 yaşın altında bir çocuğun da çalışacağını duyunca seti terk ediyor. İşi bırakıyor…
Aynı zamanda Memet Ali Alabora’dan Oyuncular Sendikası başkanlığı görevini devralan Cumbul, gerçekten de sektörde pek alışık olmadığımız sağlam bir duruş sergiliyor.
Eee peki n’oluyor? Sergiliyor da…
Yerine hooop başkasını alıyor yapım şirketi. Emel Çölgeçen geliyor… Düzen devam ediyor…
İşte hem kamera önü hem kamera arkasında değişim isteyenlerin de çaresiz kaldığı en büyük sorun bu, gidenin yerinin hemen doluyor olması, yapımcıların buna güveniyor olması…
Bütün bu olanlardan sonra, dizinin yönetmeni, yapımcısı ve diğer oyuncularının vicdanı rahat mı? Merak ediyorum…
Özetle, galiba vicdan çözecek galiba her şeyi…