Kadın tenisçimiz Zeynep Sönmez’in Meksika’daki zaferiyle gururlandık bu hafta. 22 yaşındaki sporcunun alibiyetinin ardından “15 yıldır bu an için mücadele ediyorum. Bu, benim en büyük rüyamdı” cümlesi, başarısının ardındaki emeği düşündürdü bana. Küçük yaşta hobi olarak başlayıp 8 yaşında ilk turnuvasını kazanmasından bugüne WTA 250 şampiyonluğuna uzanan zorlu yolda, ebeveynlerinin diğer bir deyişle bakım emeği verenlerinin rolü şüphesiz çok önemli.
Nice mağlubiyet, hayal kırıklığı, sakatlık barındıran bu yolculuğun, okul eğitiminin yanı sıra disiplinli çalışma, sağlıklı/kaliteli beslenme ve tüm bunlar için maddi manevi nice fedakarlık gerektirdiği de muhakkak.
Ne mutlu! Verilen emeğin, gösterilen çabanın, akıtılan her damlanın karşılığını verdi Zeynep Sönmez. Ve en büyük rüyasını gerçekleştirdi. Ancak her çocuk, her genç ve her bakım verici aynı değil. Çoğu kez imkanlar yetersiz, bakım emeği tümüyle kadınlarda ve görünmeyen emek, psikolojik ve ekonomik açıdan bakım yüküne dönüşüyor. Dünya çapında bir bakım krizinin orta yerindeyiz.
Ama akıntının tersine yüzenler de var. Tıpkı 16 yaşındaki yetenekli tenisçi Ata Çağdaş Türközü ve oğlunun bakım vereni olmak için çalışma hayatını eşine bırakmış babası Çağdaş gibi. Başka türlü bir baba-oğul hikayesi...
Ata Çağdaş Türközü
- Bize kendinden bahseder misin?
İsmim Çağdaş Türközü. 1981 doğumluyum. Tarsus Amerikan Lisesi’ni bitirdikten sonra Eskişehir’de Kimya Mühendisliği okudum. 2005 yılında eşim Elif ile evlendim. Elif de benim gibi Kimya Mühendisi ve bir tekstil fabrikasında üst düzey yönetici konumunda çalışıyor.
- Ata ne zaman doğdu? Teshisi nedir? O zamandan bugüne nasıl durumu nasıl seyretti?
Ata 2008 tarihinde dünyaya geldi. Teşhisi atipik otizm. Biz Ata’daki farklılığı yaklaşık 18 aylıkken fark ettik. O zamandan bu güne de yoğun bir eğitim programı uyguladık. Ata artık 16 yaşında bir delikanlı ve ona konulmuş olan atipik otizm teşhisi devam ediyor. Ancak otizmde görülen birçok (göz teması kuramama, steotropik hareketler, ince ve kaba motor becerileri, ismine cevap vermeme vb.) belirtilerden kurtuldu.
- Babalık senin için ne anlama geliyor? Rol modelin var mı?
Babalık olgusu benim için diğer babalardan daha farklı şeyler ifade ediyor. İlk iki yıl hayatımızda çok değişiklik olmadı. Ancak ondan sonra yorucu ve zihinsel olarak yıpratıcı bir süreç yaşadık. Zamanla hayat daha kolaylaştı.
Özellikle Ata’nın küçüklük yaşlarında bana çok ihtiyaç duyduğu izlenimi vardı ve büyük fedakarlık gerektiriyordu. Gelişimiyle beraber bu durum değişti. Şimdi onun bana ihtiyaç duyduğundan benim daha çok ihtiyacım var gibi. Aramızda sıradan bir baba-oğul ilişkisinden ziyade arkadaş ilişkisi var diyebiliriz. Diğer babalardan farklı hissettiğim konu ise onlardan daha fedakar olduğumu düşünüyorum.
Açıkçası rol modelim yok. Burda kendime ait bir model geliştirmem gerekiyordu. Sonuç alacağımızdan emin olmasam da, kararlılıkla uyguladım ve beklediğimden olumlu dönüşler aldım.
- Hayatınız ne şekilde değişti? Özel bir cocuk büyütmek kişisel hayatın en cok hangi yönüne etki ediyor?
Açık konuşmak gerekirse hayatımız 180 derece değişti. Eşimle radikal bir karar alıp onun iş hayatına devam etmesine benim de tam zamanlı Ata’yla ilgilenmeme karar verdik. Bunun sebebi de eşimin benden iş hayatında daha başarılı olması, benim de karakter olarak daha kararlı olmam diyebiliriz. Bu süreçte, özel eğitim, dil konuşma eğitimi, özel diyetler ve spor programları uyguladık. Uzun, yorucu ve yüksek maliyetli bir dönem olarak nitelendirebiliriz.
- Eşinizle ilişkiniz, sosyal hayatınız nasıl etkilendi?
Eşimli ilişkimiz ilk yıllar dışında aşırı etkilenmedi. Kendimize ait bir düzen kurduk. Ata’yla ilk yıllar, o kadar yoğun bir dönem yaşandı ki sosyalleşmeye ayıracak vaktimiz pek kalmadı. Ama zamanla işler kolaylaşmaya başlayınca, hayatımız düzene oturdu.
- Ebeveyn olarak Psikolojik destek alıyor musunuz? İhtiyaç duyuyor musunuz?
Hayır. Ben hiç psikolojik destek almadım. Eşime 4 sene once MS teşhisi konduktan sonra yaklaşık bir yıl destek aldı. Genel olarak kendimizi mutlu bir aile ve kendimi de mutlu bir insan olarak tanımlıyorum
- Özel çocukların sosyal hayatta karşılaştıgı sorunlar nedir?
Özel çocukların hayatta karşılaşabilecekleri birçok sorun var. Bizim de yaşanmasını istemediğimiz olaylar yaşandı. Örneğin; Ata 2 yaşındayken pedagog tavsiyesiyle kreşe başladı. Başlarda zorlanıyordu. Zamanla alıştı. Farkettik ki kreşten geldiğinde vücudunda morluklar var. Kreşle konuştuk, çocuklardan biri Ata’yı ısırıyormuş. Biz bunu anlayışla karşıladık. Aradan zaman geçti. Kreşten aradılar ve Ata’yı kreşten almamızı istediler. Sebebini sorduğumda Ata’nın başka bir çocuğu ısırdığını söylediler. Bu alışkanlığı kreşte edindiğini vurgulamama rağmen istemediklerini belirttiler. Ata’yı ısıran çocuk ise kreşte kalmaya devam etti.
Bunun gibi birçok örnekle yıllar içinde karşılaştık. Şunu söyleyebiliriz ki birçok insan uzaktan çok duyarlı ama karşılaştıklarında veya sorumluluk almaları gerektiğinde özel çocuklara karşı çok acımasızlar.
Ata Çağdaş Türközü
- Otizmin maddi yükü konusunda öncelikli yapılması gerekenler ve önemli eksiklikler neler?
Otizmde birebir eğitimler çok önemli ve faydalı ancak mali yükü oldukça fazla. Biz ailece bu konuda çok fedakarlık yaptık ve karşılığınıda fazlasıyla aldık. Ancak bu yeterli değil ve ben baba olarak da vaktimin çoğunu Ata nın kendini geliştirmesine adadım. Özellikle spor yardımıyla da fiziksel gelişimi arttıkça birçok otizmde görülen etkilerden kurtuldu.
- Ailelere tavsiyeleriniz ne olur?
Öncelikle bu zor bir süreç. Hem anneye hem babaya ayrı yükümlülükler getiriyor. Her şeyden önce ebeveynlerin kendi psikolojilerini korumaları önemli. Çünkü çocuklar bundan çok etkileniyor ve ebeveynlerin belirledikleri programa sadık kalmaları çocukların gelişimini büyük ölçüde belirliyor. Bu noktada, mutlu bir ortam sağlamak anahtar rol oynuyor.
- Çocuğunuzun ya da sizin ayrımcılığa maruz kaldığınızı düşündüğünüz noktalar var mı?
Bulunduğumuz ortamda bunu çok fazla yaşamadık. Bunda Ata’nın son derece uyumlu olması da etkili. Ata’nın sporda gelişimi ile beraber yapabildiği sıradışı şeyler, onun ortamlara kabul edilmesinde rahatlık sağladı. Sorunları azaldıkça sosyal çevrede kabulü arttı. Peki Otizm hakkında güncel veriler ne söylüyor? Hangi noktadayız? En son verilerde, dünyada otizm oranı yüzde 3 e kadar artmıştı. Özellikle Avrupa’da ve bizim ülkemizde de otizm bilinci arttı. Ama hala verilen eğitim konusunda eksiklikler var.
- Ata’ nın ilgi alanlarını bulmada izlediğiniz yol ve sporla gelen değişiklikler neler oldu?
Ata ufak yaşlarda iken zihinsel gelişimin fizksel gelişimle paralel ilerlediğini öğrendim. Yaklaşık 4 yaşındayken yüzme öğretmeye başladım. 5-5,5 yaşında kolluksuz yüzmeye başladı. Pandemi döneminde masa tenisi ile tanıştık. Başlarda çok başarısız olmasına rağmen, hızlıca öğrendi ve kendini çok hızlı geliştirdi. 2021 yılında Mersin’de düzenlenen turnuvada Türkiye şampiyonu oldu. Bu alanda birçok derece aldı.
Spora karşı sıradışı bir yeteneği vardı. Daha once otizimlilerin yapamadığı sporlara yönelmeye karar verdik. Okçuluk ve kort tenisi denemeye karar verdik. Şaşırtıcı şekilde ikisinde de çok başarılı oldu. Şuan Türkiyede başka kort tenisi yapan otizmli olmamasına rağmen normal sporcularla maç yapabiliyor ve yeteneği herkesi etkiliyor. Hatta kort tenisinde milli sporculardan İpek Soylu ile de antreman yapma şansı buldu. Spor ve onunla gelen fiziksel gelişim otizm etkilerini azaltmada çok etkili olduğunu düşünüyorum.
- Maddi manevi zorlanan, tükenmiş hisseden, kendine zaman ayırmakta güçlük yaşayan ebeveynler için ne önerirsin?
Maddi ve manevi zorluklar otizmli bireylerin olduğu ailelerde çok sık yaşanan bir durum. Toplumumuzda eğitim yetersizliği, cinsiyet eşitsizliği ve otizm ile ilgili birçok hurafe bunları daha da zor hale getiriyor.
- Türkiye’de ve dünya genelinde kadınlar bakımı üstleniyor ailede. Sen Bakım sorumluluğu konusunda anne-baba/kadın-erkek ayrımı olduğunu düşünüyor musun?
Benim bulunduğum ortamlarda otizmli çocukların sorumluluğu yüzde 95 oranında kadınlarda, Türkiye genelinde bu oran daha da fazla olabilir. Çevremde sıklıkla gördüğüm mutsuz aileler var. Birçoğu ya boşanmış yada bu durum için kadını suçluyor. Bu durum da bariz bir şekilde çocukları etkiliyor.
Ata Çağdaş Türközü
- Eklemek istediklerin...
Ata yoğun bir ilgi ve eğitimle mutlu bir ortamda otizmli bir bireyin neler başarabileceğinin mükemmel bir örneği. Bu tip çocukların aslında limitleri çok yukarda. O açıdan rol model. Biz bile daha tavana çok uzağız ve yapacağımız çok iş var. Ata, birçok aile ve çocuk için örnek ve ilham olabilecek durumda. Şu anda birlikte yaşaması normal bir çocuğa göre çok daha kolay ve keyifli.
Aslında birçok aile bunu başarabilir. Ama ya inanmıyor, denemiyorlar ya da ekonomik nedenler kısıtlıyor.
Bakım emeği, babalık ve oğlu Ata’verdiği ilhama dair anlamlı paylaşımı için Çağdaş’a teşekkür ettikten sonra konuya dair son bir katkı: Tüm finansal ve duygusal güçlüklüklerinin yanında “Zaman Yoksulluğu” kavramı da bakım verenlerin değişmez gündeminde. Sosyal hayat ve hobilerine yeterli zaman kalmadığı için yaşam kaliteleri düşüyor kendi öz bakım ve psikolojik ihtiyaçları artıyor günden güne...
Bengi Başaran kimdir?
Bengi Başaran 1982'de Adana'da doğdu. Tarsus Amerikan Koleji'nden 2000 yılında mezun oldu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünü bitirdi.
Yüksek Lisans eğitimlerini Marmara İletişim Bilişim, İstanbul Teknik Üniversitesi Bilim, Teknoloji ve Toplum ve Maastricht Üniversitesi'nde 'yirminci yüzyıl sanatında teknoloji algısını' inceleyen teziyle tamamladı. İTÜ Sanat Tarihi'nden doktora derecesiyle mezun oldu.
Stüdyo İmge/ Era yayıncılık bünyesinde yayıncılığa başladı. Yeditepe Üniversitesi GSF Sanat Yönetimi bölümünde araştırma görevlisi olarak çalıştı. Çağdaş sanatın küratoryel süreçleri, yerli ve uluslararası kültürel ağları, çağdaş sanat yazını alanlarında yer aldı.
Kadın ve cinsiyet çalışmaları eksenli yazıları ve akademik makaleleri, çeşitli mecralarda yayınlandı. Kadın İnsan Hakları Yeni Çözümler Derneği, Toplum Gönüllüleri Vakfı, BAYETAV, İstanbul Kent Konseyi, Kadın Meclisleri gibi sivil toplum kuruluşlarıyla ortak çalışmalarını sürdürmektedir.
|