Gençler gelecekten umutsuz oldukça evlenmek ve çocuk sahibi olmaktan kaçınır oluyorlar doğal olarak. Toplumsal psikolojideki bu durum yalnızca yaşam memnuniyeti gibi algıları ve beklentileri değil giderek doğrudan demografik sonuçlar da üretir hale gelmiş durumda... Ülkenin genç insanları ve bir bakıma enerjisi, yönetme ve değiştirme potansiyeli olan 50 yaş altı insanlarının büyük kısmı başka bir ülkede ve başka koşullarda yaşamı arıyorlar. Çünkü ülkenin sorunlarının çözüleceğine inançlarını kaybediyorlar. Giderek ortak yaşama arzu ve iradeleri eksiliyor
Bireysel hayatlarında umutsuz ve çaresiz olan insanlar, dünyanın karmaşıklığı, Orta Doğu’nun sıcak savaşa dönüşmüş gerilimlerine bakarak istikrar ve “güçlü devlet” algısını içselleştiriyor ve onay veriyorlar. Bu siyasi iklim içinde iktidarın 2025 yılında erken seçim kararı vermesini gerektirecek koşullar yok henüz. Bugünden bakılınca 2025’te siyasette büyük bir değişim ve sıçrama beklemek gerçekçi görünmüyor
Bugün neredeyse ülkelerin ve otokratik liderlerin yönettiği tüm ülkelerde güçler ayrılığı aşınıyor, tümü az veya çok tek adamların kontrolüne giriyor. Diğer yandan bu liderler eliyle devletin fonksiyonları, sorumluluğu olması gereken alanların tümüyle devlet dışı aktör ve aygıtlara bırakılması eğilimi güçleniyor. Her ülkede tarihsel yaşanmışlıkları, özgün karakteristikleri nedeniyle farklı gibi görünse de temel mesele aynı. Sanayi toplumunun yalnızca ekonomik modeli değil tüm sistemleri krizde
© Tüm hakları saklıdır.