17 Ocak 2011

Dirilen milliyetçi ezberler

Bizde milliyetçilik devletin ideolojisidir. Eğitim sisteminin amacı da bu ideolojiyi tüm


Bizde milliyetçilik devletin ideolojisidir. Eğitim sisteminin amacı da bu ideolojiyi tüm yurttaşların kafasına, bilinçaltına, aklın en dibine yerleştirmektir. Yani bizde milliyetçilik yaşanılan, hissedilen duygularda değil, ezberlerde vardır. Resmi tarih anlayışında, resmi tarih masallarında vardır. Öğrenilmiş, öğretilmiş duygular, hissiyatlar ve fikir olduğu sanılan ezberlerdir var olan.
Onun içindir ki, ne genç veya yaşlı olmakla ne de kadın veya erkek olmakla bu duygu ve ezberler arasında fark yoktur. Gelir seviyesi ya da eğitim seviyesiyle de çok fark etmez. Parti yandaşlığı ile biraz farklılık var gibidir ama hemen tüm partilerin tabanlarında benzer duygu ve fikirler karşılık bulur. 
Eğitim ve gelir seviyesine ve hatta hayat tarzına göre fark ettiği de düşünülebilir. Örneğin eğitim ve gelir seviyesi yükseldikçe biraz daha dışa açıklık, evrensel değerlere sahiplik artar gibi görünür. Ama bu görüntü aldatıcıdır. Çünkü aynı evrensel değerlere sahip olanlar, iş yabancı sermayeye ya da ülkeyi bölmek isteyen uluslar arası aktörlere bakışa gelince oldukça serttirler. Milliyetçi duygular kabarır diğerlerine bizim hayatımızın içindelerken. Ama çocuklarımız oralarda eğitim görsün, sağlığımızı oraların hastanelerinde arayalım, tatillere oralara gidelim derdindeyizdir. 
Tüm bu çelişkili gibi görünen şey, milliyetçiliğin düşünülmüş, tartışılmış fikirlerimizde değil ezberlerimizde, öğrenilmişliklerimizde olduğundandır. O nedenle örneğin Kürt meselesi konuşmaya başladığımızda statükocusu da değişimcisi de ya da ulusalcısı da siyasal İslamcısı da müthiş bir milliyetçi dile dönüveriri. Milliyetçi ezberler dirilmiştir çünkü.
Hrant Dink’in katledilişinin dördüncü yılı bu Çarşamba. Cinayet hepimizin gözü önünde işlendi. Silahı çeken el de sanık sandalyesinde sözde. Birinci senaryo birkaç milliyetçi delikanlı içtenlikle dellendi, silaha sarıldı, çocukça ama zalimce tepki verdi. İkinci senaryo devletin içinde birileri, bir çete, bu çocukları kullandı. Üçüncü senaryo tüm bir devlet mekanizması ve aklı Hrant’ın katlini meşrulaştıran, gerçekleştiren, şimdi de gözlerden kaçıran, tetikçisini bile cezalandırmak istemeyen bir plan içinde. Size hangisi daha akla yakın geliyor?
Bakın yargılama sürecine, mahkeme salonlarında olanlara, dosyalara girenlere ama asıl girmeyenlere, savcılara verilmeyenlere, söylenmeyenlere… Milliyetçi duygu ve tepkilerle davrananlar yalnızca tetikçi ya da devlet içinde bir çete değil, tüm bir devlet mekanizması karşımızdaki. 

Milliyetçi zihniyet kalıpları

Yüzeydeki partilere, milliyetçi söylemler ve politikalar üzerinden değil de, sade vatandaşın gündelik hayatı üzerinden bakılınca meselenin ne kadar ezberlere dayandığı da görülür. 
Sade vatandaşa sorulduğunda ülkesiyle ilgili en gurur duyduğu şey sırasıyla tarihi, dini, silahlı kuvvetleri ve coğrafyasıdır. En utandığı şeyde yine sırasıyla eğitimsizlik, adaletsizlik, işsizlik ve yoksulluktur. Sanmayın ki bu sıralamalar, gurur veya utanç duyulan şeyler gence, yaşlıya, erkeğe, kadına, o partiliye bu partiliye göre fark ediyor. Farklılıklar hiçte kayda değer değildir. 
Elbette bu yazıdaki tüm bu genellemeler Kürtleri kapsamıyor. Anlaşılır nedenlerle Kürtler milliyetçilik ve ulusal gurur konusunda farklılık gösteriyorlar.
“Türkün Türk’ten başka dostu olmadığı” fikrine karşı çıkan yalnızca yüzde on altıdır. “Bu ülke için kurşun atan da yiyen de şereflidir” fikrine yanlış diyen yüzde yirmidir. “Milli değerlere sahip çıkmak gerektiği” fikrine itiraz eden yalnızca yüzde ikidir. “Her Türk asker doğar” fikrine itiraz eden yalnızca yüzde ondur. Bunlara karşılık “Türkiye farklı kültürlerin bir arada yaşadığı bir mozaiktir” fikrine de destek yüzde doksandır.

Tüm sorulardan bir milliyetçilik bir de ulusal gurur ekseni hesaplanıp grafiğe döküldüğünde aşağıdaki grafiklerde gördüğünüz gibi ne yaşa ne de eğitime bağlı olarak farklılık vardır. Üstelik gurur ile milliyetçilik arasında da farklılık yoktur.
Parti yandaşlığı üzerinden bakıldığında da parti tabanları arasında fark olmadığı görülür. Aşağıdaki grafikte beş farklı soru için parti yandaşlarının Türkiye ortalamasına göre cevap örgüleri görülüyor. Gözle farklılık olarak görünen MHP seçmenleri ile diğerlerinin arasındaki farkın beşli ölçek üzerinde yalnızca yarım puan olduğuna dikkatinizi çekmek isterim.

Tüm bunları neden yazıyorum? Deniyor ki, Ak Parti MHP tabanına göz diktiği için milliyetçi, söyleme döndü. Ben de diyorum ki, ilk günden böyle idi, MHP tabanı ve hatta taşra örgütlerindekiler ne kadar milliyetçi ise Ak Parti’liler de o kadar milliyetçi. CHP tabanı içinde bile oldukça ciddi milliyetçi ezberlere sahip insan var.
Dokuz ay önce “devlet Öcalan ile görüşsün mü” diye anket yapılsa, yüzde doksan hayır çıkardı. Görüşüldüğü ortaya çıktı, ne oldu? Her hangi bir yerde karşıt tek bir gösteri duydunuz, gördünüz mü?
Hepimizin beyin kıvrımlarında, zihin haritalarında, zihniyetinde ve bu zihniyetten türemiş tutum ve davranışlarında yıllarca süren milliyetçi eğitimin, ritüellerin ve ezberlerin ağırlığı var. Sorulunca, her fırsatta o ezberler kendini tekrarlayarak, yeniden üretiliyor ve çoğaltılıyor. Bu ezberlere sadık olmak konusunda da kimsenin kimseden farkı yok.

Yazarın Diğer Yazıları

CHP'nin seçim stratejisi: Yalnızca adayın ismi ve seçmenin rahatsızlıklarını dile getirmek kazanmaya yetecek mi?

CHP’nin stratejisi ne olacak? Bu soruya yalnızca aday ve seçmenin gidişattan rahatsızlığı üzerinden cevap üretildiğinde ne olduğu 2023 Mayıs’ında görüldü. Adayın da CHP’nin de iktidardan farklı olarak belirli bir kimliğe değil tüm topluma konuşması, yeni seçmen kazanması gerekiyor

İktidar ve devlet meselelere “tek tiplilik” içinden bakıyor, oysa mesele bina değil

Birinci özelliğimiz, ancak derin bir kriz ya da felaket ile yıkımı yaşayınca yeniyi düşünüyoruz. İkincisi, ayrımcılık ya da partizanlık normalleştirilmiş durumda. Üçüncüsü, iktidar ve devlet hesap vermekten, şeffaflıktan hazzetmiyor. Dördüncüsü, iktidar ve devlet hala tüm meselelere “tek tiplilik” içinden bakıyor. Beşincisi tüm bu yeniden imar sürecinde insanlar, sivil toplum yok. Merkezi yönetimin tasarımları, politikaları, makbul yüklenicileri, müteahhitleri, mimarları var

Kürt meselesinin çözümü için yeni bir siyasi alan mı gerekiyor?

Kürt meselesi, tarihsel boyutu, nedenleri ve sonuçlarıyla, iç ve dış dinamikleriyle her gün karakter değiştiriyor. Hiçbir zaman sadece Kürtlere dair ve Kürtlerden ibaret bir mesele değildi. Bu nedenle meseleyi artık terör boyutundan kurtarmak gerekiyor. Hatta yalnızca Kürtlerin mağduriyetleri ve hakları içine sıkışarak değil, genel bir demokrasi mücadelesi kurgusu lazım

"
"