08 Haziran 2011

12 Haziran akşamını beklerken (3)

Yine bu seçimler öncesinde de son genel ve yerel seçim öncesinde...


Seçmen sayıları ve katılım 

Yine bu seçimler öncesinde de son genel ve yerel seçim öncesinde olduğu gibi, yoğun bir biçimde seçimlerde organize hile yapılacağı, seçmen kütüklerinde kasıtlı ve organize fazla seçmen yazıldığı türü iddialar dolaşıyor. Seçmen sayıları ve olası organize seçim hilesi meselesi “bizim akvaryumun” gündemini, özellikle sanal ortamdaki haberleşme trafiğini yoğun biçimde işgal ettiğine göre, önce seçmen kütükleri ve seçmen sayısı meselesine bakalım.
Aşağıdaki tabloda 80’lerden itibaren seçim yılları, o yıllardaki seçmen sayıları ve seçmen sayısının toplam nüfus içindeki oranının ne olduğunu görüyorsunuz. Bu tabloyu okurken şu bilgiyi de not edelim. 1954 seçimine kadar seçmen sayılabilmek için 22 yaşını  doldurmak gerekiyordu. Sonra 1969 seçimlerinden itibaren seçmen yaşı 21’e, 1991 seçimlerinden itibaren 20’ye, 1999 seçimlerinden itibaren de 18’e düşürüldü.     
Aşağıdaki tablo aynı zamanda Türkiye’nin temel demografisindeki değişikliği de gösteriyor. Genç nüfusumuz giderek azalıyor. Toplam nüfus içinde 18 yaşını geçmiş olan seçmenlerin sayısı ve nüfus içindeki oranı hızla yükseliyor. 2001 Seçimleri seçmen kütüğünde kayıtlı seçmenler TUİK’in ilan ettiği nüfusumuzun yüzde 68,1’ine ulaşmış durumda.

Seçim Yılları

Seçmen Sayısı

Seçmen / Nüfus (%)

1983

19.767.366

41.3

1987

26.328.106

50.1

1991

29.932.429

52.3

1995

34.068.304

55.2

1999

37.429.120

56.5

2002

41.291.568

59.2

2007

42.799.303

58.0

2009

48.007.000

67.0

2011

50.189.930

68.1

Bu tablodaki güncel tartışmaları da etkileyen ilginç noktaya dikkat çekeyim. 2002 Seçmen sayısı toplam nüfusun yüzde 59,2’si iken, 2007’de bu oran yüzde 58. Yani oran 7 yıllık sürede artması gerekirken azalmış, üstelik de bu azalma eğilimi tüm seçmen kütükleri oranı arasında tek. Yanlış olan oran ve seçmen sayısının 2007 seçimlerinde kullanılan seçmen kütüğü olduğunu tespit edelim. Bu hatanın nedeni, aynı zamanda bugünkü tartışmanın da kaynağı ve gerekçesi aslında... 
Çünkü 2007 seçimleri için esas alınan bilgiler 2000 yılında yapılmış olan nüfus sayımı. Biz 2007’de 7 yıl eskimiş ve güncellenmemiş kütüklerle seçim yaptık kısacası. Hatalı ve eksik olan gerçekte 2007 seçmen kütüğü idi.
Meşhur MERNİS (Merkezi Nüfus Sistemi) 30 yılı aşkın zaman ve tonlarca paraya karşın başarıyla tamamlanarak uygulamaya alınamayınca, TUİK bu kadük hale gelmiş projeyi bypass ederek ADNS’yi (Adrese Dayalı Nüfus Sistemi) geliştirdi. Artık evlere kapalı sayım yapılmayacağı da ilan edildi. 
Bu sistemin başlangıcında sistemsel ve yönetimsel sorunlar olmakla beraber, elektronik-devlet uygulamalarının çoğalması,  yayılması ve derinleşmesine paralel olarak da gelişiyor. 2008 Yılında yasal değişiklik yapılarak seçmen kütüklerinin ADNS’den oluşturulması kabul edildi. İkinci bir yasal değişiklik ile de kişiler başvurmasa bile kamu makamlarının resen işlem yapmasının yolu açıldı. Yani adresinizi taşıdınız, kimseye haber de vermedinizse bile eğer polis sizin o adreste olmadığınızı tespit ediyorsa kaydınız değiştirilebiliyor. Anımsayacaksınız Kemal Kılıçdaroğlu da halkoylamasında bu işlem sonucu kütükte olmadığından oy kullanamadı. Ya da tersi durum var. Şu veya bu nedenle kaydınızın bir yerlerde bulunmasını istemiyorsanız eskiden kaydınız olmuyordu, kaydınız kendi iradenize bağlıydı. Şimdi e-devlet uygulamaları ve TC kimlik numarası nedeniyle ister yeşil kart veya ilaç almak, ister herhangi bir davada tanık olmak, ister bankamatik kartı almak gibi sisteme herhangi bir yerden dokunduğunuz zaman ve sistemde kaydınız da yoksa kaydınız sizin başvurunuz olmadan da yapılabiliyor. Bu uygulamada kritik eşik herkesin kendi bilgilerini güncelleme sorumluluğunu yerine getirmesi. 
Asıl önemlisi de sistem sürekli güncellenerek doğruyu yakalayacak. Dolayısıyla bugünkü nüfus ve seçmen listeleri ve toplam rakamları ideal doğruya dünden daha yakın. Sonuç olarak 2002’den bugüne artış rakamı olan 8 milyonun yarıdan fazlası yaşı şimdi 18’i geçtiği için ilk kez oy kullanacak seçmenlere ait, geri kalanı da nüfus bilgilerinin güncellenmesinden dolayı. Olan hatalar ve abartılan bazı örnekler bu büyüklükteki veri havuzunun yönetimine dair bilinir hatalar ve olacaktır da. Önemli olan her bir yurttaşın kendi bilgi ve kaydına sahip çıkmasıyla en aza inecektir.

Seçime katılma ve geçersiz oy oranları

Güzide bir üniversitemizin mezunlarının haberleşme ağında şöyle bir mail dolaşıyor: “Dikkat!  Çok önemli!  Oyunuz ziyan olmasın. Yeni bir seçim hilesidir. Sandık Görevlisinin tek bir hareketiyle oy pusulasının geçersiz hale getirebileceği saptanmıştır. Şöyle ki; Oy kullanacak olan vatandaş uzaktan gelir. Pusulayı teslim edecek görevli, avını çok ince bir şekilde süzer. Eğer kendi düşüncesinden olmadığını kestirdiği birisi ile karşı karşıya ise, imza attırmak için daima elinde tuttuğu kalemi ile oy pusulasını vatandaşa teslim ettiği sırada arka tarafına "ufacık" bir çizik atar. Tüm bu olanlardan habersiz olan vatandaş seçimini yapar ve oyunu sandığa
atar. Oy sayım işlemleri sırasında pusulalar önlü arkalı kontrol edilir. Bu sırada arka tarafta tespit edilen o küçük, önemsiz gibi görülen çizik sebebiyle oy geçersiz sayılır. Çünkü işaretli oy pusulaları geçersizdir.”
50 Milyon seçmeni “av”, 180 bin sandık kurullarındaki 1 milyona yakın tüm görevlileri belirli bir ideoloji tarafından esir alınmış ve hile yapmaya teşne “avcı” olarak gören bir paranoyaya fazla söyleyecek sözüm yok. Ama seçim tarihimizin rakamlarına bakarak “geçersiz oy” meselesini irdeleyelim.
Aşağıdaki tabloda seçim yıllarına göre okuma yazma bilmeyen nüfus, seçime katılım ve geçersiz oy oranlarını görüyorsunuz. Eğitim oranından da bağımsız olarak, ortalama yüzde 84’den fazla katılım oranının ve ortalama yüzde 3’den fazla geçersiz oy oranının gözlendiğini söyleyebiliriz. Muhtemelen 2011 seçimlerinde de katılım ve geçersiz oy oranları bu mertebelerde gerçekleşecektir.

Seçim yılı

Okuma yazma bilmeyen nüfus  (15+ yaş)

Seçime katılma oranı

Geçersiz oy oranı

1950

% 68

% 89.3

% 3.1

1954

% 61

% 88.6

% 1.6

1957

% 76.6

% 1.4

1961

% 81.0

% 3.7

1965

% 54

% 71.3

% 4.5

1969

% 64.3

% 4.5

1973

% 66.8

% 4.5

1977

% 38

% 72.4

% 3.5

1983

% 92.3

% 4.9

1987

% 24

% 93.3

% 2.6

1991

% 21

% 83.9

% 3.0

1995

% 85.2

% 3.3

1999

% 14

% 87.1

% 4.3

2002

% 79.1

% 3.9

2007

% 9

% 84.3

% 2.9

 
Kısaca 12 Haziran Pazar akşamı 41 milyon geçerli oyun dağılımını konuşuyor olacağız.
Yarın, önceki seçimlerdeki oy oranlarını inceleyerek partilerin bu seçimlerdeki hedeflerine ulaşma olasılıklarına bakalım.

Yazarın Diğer Yazıları

Kürt meselesinin çözümü için yeni bir siyasi alan mı gerekiyor?

Kürt meselesi, tarihsel boyutu, nedenleri ve sonuçlarıyla, iç ve dış dinamikleriyle her gün karakter değiştiriyor. Hiçbir zaman sadece Kürtlere dair ve Kürtlerden ibaret bir mesele değildi. Bu nedenle meseleyi artık terör boyutundan kurtarmak gerekiyor. Hatta yalnızca Kürtlerin mağduriyetleri ve hakları içine sıkışarak değil, genel bir demokrasi mücadelesi kurgusu lazım

Katliamlar ve otorite: Toplumdaki devlet algısı hayatı düzenleyen değil, denetleyen olarak şekillenmiş

Hemen tüm felaketlerde karşımızda görevlerini yapmayan kamu görevlileri, seçilmiş karar vericiler, kuralları aşmayı iş bilirlik olarak gören yükleniciler, iş sahipleri var. Toplumdaki devlet algısı hayatı düzenleyen değil denetleyen olarak şekillenmiş. Öte yandan devletten ve denetlemelerden kaçınmak da maharet haline gelmiş, normalleşmiş

Gençler gelecekten umutsuz: Neden bu ülkede çocuk yetiştirmekten kaçınıyorlar?

Gençler gelecekten umutsuz oldukça evlenmek ve çocuk sahibi olmaktan kaçınır oluyorlar doğal olarak. Toplumsal psikolojideki bu durum yalnızca yaşam memnuniyeti gibi algıları ve beklentileri değil giderek doğrudan demografik sonuçlar da üretir hale gelmiş durumda... Ülkenin genç insanları ve bir bakıma enerjisi, yönetme ve değiştirme potansiyeli olan 50 yaş altı insanlarının büyük kısmı başka bir ülkede ve başka koşullarda yaşamı arıyorlar. Çünkü ülkenin sorunlarının çözüleceğine inançlarını kaybediyorlar. Giderek ortak yaşama arzu ve iradeleri eksiliyor

"
"