07 Aralık 2020

Milli Piyango'da Demirören dönemi (1): Hasılat taahhüdün çok altında, 2021'de ceza gelebilir

Kaynaklarım, kapalı kapılar arkasında Covid - 19 gerekçesiyle sözleşmeyi yumuşatmaya yönelik pazarlıkların şimdiden başladığını söylüyor

Bugün gündemden biraz uzaklaşıp son dönemin en büyük özelleştirmelerinden birine eğilelim. Milli Piyango'nun geçen yıl yapılan özelleştirme ihalesini, Demirören ve İtalyan ortağı Sisal'in kurduğu "Sisal-Şans Ortak Girişimi" kazanmıştı. Demirören ve Sisal'e Temmuz 2030'a kadar piyango oynatma yetkisi veren sözleşme 2019 yılı Ağustos ayında imzalandı ve Milli Piyango, 1 Ağustos 2020 tarihinde devletten özele geçti.

Demirören ve Sisal, 2020 yılı için 9 milyar 320 milyon TL hasılatı taahhüt etmişti. Bu tutar, 2021 yılında yüzde 20 artı enflasyon oranı kadar artırılacak. Yani enflasyonun 2020'de yüzde 15 olacağını varsayarsak, 2021'de hasılat taahhüdü yaklaşık 12,5 milyar TL olacak. 2022 ve 2023'de de aynı şekilde yıllık taahhüt miktarı yüzde 20 + enflasyon oranı kadar artırılacak. 2024 yılından itibaren ise artış oranı enflasyon oranından ibaret olacak. Demirören ve Sisal bu "hizmet" karşılığında satışlardan yüzde 9,5 oranında pay alacak...

İhalede diğer katılımcılar, Demirören ve Sisal'in taahhüdünün yanına bile yaklaşamamıştı. İhaleye katılanlar arasında dünyanın en büyük ve tecrübeli lotarya şirketlerinin bulunduğunu geçerken hatırlayalım.

Milli Piyango'yu Ağustos'da devralan Demirören ve Sisal taahhütlerin altından kalkabilecek mi? İlk aylar bunun kolay olmayacağını gösteriyor. Kaynaklarım, Sisal-Şans Ortak Girişimi'nin (Yani Demirören ve Sisal'in) satışları yüzde 300 artırmayı öngördükleri sayısal oyunlarda, sadece yüzde 26'lık artış sağlayabildiğini söylüyor. Sisal-Şans'ın, 9 milyar 320 milyon TL hasılat taahhüt ettiği 2020'yi 3 milyar liranın altında kapatacağı tahmin ediliyor. Geçen yıl aynı dönemde (2019 ağustos-kasım arası), Milli Piyango İdaresi sayısal oyunlarda toplam 813,6 milyon TL satışa ulaşmıştı. Bu durumda Sisal-Şans Girişim Grubu'nun bu yılın aynı döneminde yüzde 20'nin çok az üzerinde artış sağlayabildiği görülüyor. Bu oran, kolon fiyatlarına yapılan büyük zam, çekiliş sayısındaki artış ve yoğun reklamlar göz önüne alınırsa, yeterli değil. Milli Piyango'da bir şeyler doğru gitmiyor...

Demirören-Sisal'in aylık sayısal satışları 260-270 milyon TL, kazı-kazan satışları 170-180 milyon TL, piyango satışları ise 8-10 milyon TL bandında takılıp kalmış görünüyor. Satışlarda bir ivmelenme yok. Kaynaklarım bu hesabı, Milli Piyango'nun dağıttığı ikramiye tutarlarından yola çıkarak yapıyor. (Dağıtılan ikramiyelerle ilgili bilgiler yakınlarda Hürriyet'te yayımlandı.)

Hasılatın başlangıçta öngörülen ve taahhüt edilenin çok altında kalmasının sebebi ne? Üç ana sebep var: Bilme ihtimalinin çok zorlaştırılması, oyun kolon fiyatlarının aşırı oranda artırılması ve bayilerin küstürülmesi.

Çılgın Sayısal Loto'da, 1 Ağustos tarihinden beri yapılan 53 çekilişte ne 6 ne de bir alt derece olan 5+1 tutturan çıktı. Bu da çok normal, çünkü 6 tutturma ihtimali 622 milyonda bir!

Zamlar da ilgiyi azaltıyor. Haftada 4 kolon Sayısal Loto oynayan bir kişi daha önce 6 TL verirken şimdi 12 TL vermek durumunda. Yılbaşı piyango bileti 100 TL olarak açıklandı. Bunlar sokaktaki vatandaş için büyük paralar...

Öte yandan, vatandaşın Demirören ismine olan güvensizliğinin de satışların planlandığı gibi gitmemesinde etkili olduğu konuşuluyor.

Demirören-Sisal grubu eğer 2020'yi 3 milyar TL civarında hasılatla kapatırsa, 2020 için taahhüt ettiği tutarın yaklaşık 6 milyar 300 milyon lira altında kalmış olacak. Bu durumda Milli Piyango'nun lisans sahibi Türkiye Varlık Fonu, yaklaşık 2 milyar lira taahhüt edilmiş gelirden mahrum kalacak. (Kamu, piyango satışlarından yüzde 31.5 pay alıyor).

Peki bu zarar şirketten tahsil edilecek mi? Hayır. Çünkü, sözleşmeye göre 2020 yılı için cezai müeyyide yok. Cezalar 2021'den itibaren uygulamaya girecek.

Sözleşmeye göre önümüzdeki yıldan itibaren Demirören-Sisal, taahhüt edilen hasılat ile gerçekleşen hasılat arasındaki farkın yüzde 31,5'ini (kamu payı ve vergi kaybı) ceza olarak Türkiye Varlık Fonu'na ödeyecek.

2021'de 12,5 milyar TL hasılat taahhüt ediliyor. Demirören-Sisal 9,5 milyar TL hasılatta kalırsa (Bu gidişle bu rakamın da çok altında kalması kuvvetle muhtemel), aradaki fark olan 3 milyarın yüzde 31'ini (yaklaşık 900 milyon TL) Varlık Fonu'na ödeyecek.

Türkiye Varlık Fonu, bu tutarı Demirören ve Sisal'den tahsil edebilecek mi? Kaynaklarım, kapalı kapılar arkasında Covid - 19 gerekçesiyle sözleşmeyi yumuşatmaya yönelik pazarlıkların şimdiden başladığını söylüyor. Covid - 19 gerekçesiyle sözleşmenin nasıl yumuşatılabileceği konuşuluyormuş.

Yeri gelmişken, Demirören Grubu'nun Doğan medya grubunu alırken kullandığı kredi nedeniyle Türkiye Varlık Fonu'nun portföyündeki Ziraat Bankası'na borçlu olduğunu da hatırlatalım...

Demirören ve Sisal, umutsuz şekilde hasılatı artırmaya çalışırken bir yandan da maliyetleri azaltmak için radikal adımlar attı. Bu kapsamda daha önce piyango biletinden yüzde 15, Kazı-kazan'dan yüzde 13 ve Sayısal'dan yüzde 8 komisyon alan seyyar bayilerin komisyonu, Türkiye Varlık Fonu'nun de onayıyla yüzde 4 seviyesine indirildi. Bu değişiklik sonrasında, sayıları resmi olarak 10 bine ulaşan seyyar bayilerden yaklaşık bin tanesi ayakta kalabildi. Onların da Covid - 19 koşullarında bu işi ne kadar sürdürebileceği meçhul. Seyyar bayilerin hemen hepsi, dar gelirli emekli, ev kadını, engelli ve gazilerden oluşuyordu. İşi bilenler, "Türkiye Varlık Fonu stratejik bir hata yaptı. Bayi komisyonunu pazarlık konusu yapılmamalıydı" diyor.



 Yarın: Demirören'in İtalyan ortağı piyango işinde ne kadar tecrübeli? Milli Piyango genel müdürünün ilginç kimliği...

Yazarın Diğer Yazıları

Helalleşme yazısı

Helalleşelim. Ama ayrılmayalım

Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz indirimi konusunda neden ısrarcı? Kafasındaki plan ne?  

Muhtemelen (İki aydır olduğu gibi) kur akışa bırakılacak, faiz indirimleri sürecek, seçim öncesi olası atakları karşı rezerv açığı kapatılmaya çalışılacak, inançla yola devam edilecek.

Anadolu burjuvazisi şimdi ne düşünüyor?

2018’e kadar amasız, fakatsız destekledikleri AKP’nin arkasında dimdik duruyorlar mı hâlâ? Yoksa ekonomideki, dış politikadaki maceracılıktan, beceriksizlikten bezdiler mi?