Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın istifasını açıklamadan T24'e gönderdiğim, pazartesi yayınlanacak yazımın başlığı şöyleydi: “Ağbal'ın Albayrak'la mesafeli olduğu söyleniyordu…”
T24 Editörü İsmail (Yeniçeri) 19:20'de arayıp Berat Albayrak'ın istifasını haber verdiğinde önce yazımın çöpe gittiğini düşündüm. Ama telefonu kapatıp biraz yürüdükten sonra yazıda yer alan bazı bilgilerin Albayrak'ın istifasına ışık tutabileceğine karar verdim. Önce o bölümleri aktarayım. Devamında Naci Ağbal'a dair Merkez Bankası'ndaki ilk izlenimlerle ilgili bilgiler var. Son olarak da, Albayrak sonrasında ekonomide ne olabileceğine ilişkin kısa bir değerlendirme...
“Naci Ağbal'ın Merkez Bankası başkanlığına atanmasını ilginç kılan faktörlerden biri, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'la arasının iyi olmaması.
Ağbal ve Albayrak maliye bakanlığında halef-seleflerdi. Ağbal, Ahmet Davutoğlu tarafından 24 Kasım 2015 tarihinde kurulan 64. Hükûmette Maliye Bakanı olarak görevlendirildi. Davutoğlu istifa ettikten sonra bu görevi Binali Yıldırım hükümetinde sürdürdü. Göreve ilk geldiğinde mali disiplinden asla vazgeçilmeyeceğini söylemişti. Onun döneminde gerçekten de bütçe fena gitmedi.
Ağbal, Türkiye'nin başkanlık sistemine geçtiği 2018 Haziran seçimlerinden sonra maliye bakanlığını Berat Albayrak'a devretti. Ama kızağa çekilmedi, 24 Temmuz 2018 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı oldu.
Fiyakalı ismine karşın Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı etkili bir kurum olamadı. Albayrak'ın, Ağbal'ın başında olduğu kurumun etkinliğini kısıtladığı söyleniyor. Bir anlamda Ağbal pasifize edildi.
Öyleyse Ağbal neden Merkez Bankası başkanlığına atandı?
Bu soruya soruyla yanıt verelim: Külliye'nin bu fırtınalı dönemde Merkez Bankası'nın dümenini emanet edebileceği başka kim vardı?
Ali Babacan, Mehmet Şimşek gibi AKP'nin ağır topları ve ekipleri Erdoğan'ı terk edince geriye pek kimse kalmamıştı...
Merkez Bankası'nın içinden yapılan son iki atama ise iktidar açısından kötü sonuç vermişti. Yazı dizisinde gördüğümüz gibi eski MB Başkanı Murat Çetinkaya birçok konuda iktidarın taleplerine direndi. Sonrasında göreve gelen Murat Uysal ise her istenileni yaptığı halde yine de tatmin edemedi. Üstelik Uysal döneminde dolar yüzde 40'tan fazla değer kazandı, 8.5 TL'yi geçti. İktidarın bir şeyler yapması gerekiyordu. Ve Ağbal dışında bir alternatif yoktu.
Gelelim en önemli soruya: Naci Ağbal döneminde Merkez Bankası'nda ne değişir? Merkez Bankası'nın kasım ayı Para Politikası Kurulu toplantısında faiz artırılır mı?
Eylül ayındaki faiz artırımına bile güçlükle izin alınabildiğini yazı dizimizin üçüncü bölümünde görmüştük. Bence bu ihtimal güçlü değil.
Naci Ağbal Merkez Bankası Başkanı olarak yöneticilere verdiği ilk mesajlarda da, kura, dövize odaklanmanın azaltılması gerektiğini söylemiş. Bu, Albayrak'ın yeni ekonomik modeliyle uyumlu bir perspektif.
Bununla birlikte Ağbal'ın gerçekçi bir para politikasına dönüşün fırsatı ve aracı olacağını savunanlar da var. Bu görüşe göre Külliye başka çıkış yolu kalmadığının farkında, ekonomide “acı ilacı”, güvendiği kişi eliyle içmek için Ağbal'ı atadı...
Örneğin Atilla Yeşilada son videolarında Erdoğan'ın son kertede pragmatik bir politikacı olduğunu, başka çare kalmadığını görürse faiz artırımlarına izin vereceğini söylüyor. Buna benzer bir akıl yürütmeyi Ankara çevrelerinden ben de duydum: Bu teoriye göre faiz artırımlarıyla doların ateşinin sönmesi, kurun stabilite kazanması sağlanacak, ekonomi biraz derlenip toparlandıktan sonra da belki baskın bir seçime gidilecek.
Öyle veya böyle Naci Ağbal'ın bombayı kucağında bulduğu açık. Faizi artırırsa Erdoğan'ın 'faiz-enflasyon' tezi iflas etmiş olacak. Artırmazsa fırtınanın dalga boyunun daha da artmasına neden olarak Merkez Bankası başkanlığına kötü bir başlangıç yapacak.
Şu da bir ihtimal: TL'deki kanamayı durdurmak için faiz artırımına onay alsa bile kısa süre sonra yeniden Külliye'nin indirim talebiyle yüz yüze kalabilir. 2018 eylülündeki 625 baz puanlık sert faiz artırımından sonra da böyle olduğu, Külliye'nin 2019 ocağından itibaren faiz indirimi istemeye başladığı söyleniyor.
Ağbal ateşten bir gömlek giydi. Merkez Bankası başkanlığına atanmasının onun için de sürpriz olduğu, bu göreve hazırlıklı bir görüntü vermediği söyleniyor.
Her şeye rağmen ona direnç ve başarı dileyelim. Diğer meseleler tartışılır ama konu Merkez Bankası ve para politikası olunca, hepimiz gerçekten aynı gemideyiz."
Evet, Berat Albayrak'ın istifası öncesinde yazdığım yazı böyleydi. Albayrak'ın istifası Ağbal'ı Merkez Bankası'nda bekleyenleri değiştirmiyor. Şimdi önemli olan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Albayrak sonrasında ekonomide daha rasyonel/ortodoks politikalara mı döneceği, yoksa ipleri tamamen eline alıp “Yüksek faiz bütün kötülüklerin anasıdır” şeklinde özetlenebilecek yaklaşımını hayata geçirmek için gaza mı basacağı...