05 Ağustos 2020

Dolar 7.03: Perşembenin gelişi çarşambadan…

Ekonomi küçülüyor, iktidara kimse güvenmiyor

Pazartesi günü T24’te yayınlanan “Böyle giderse ekonomi yine duvara çarpacak” başlıklı yazımın mürekkebi kurumadan dolar 7TL’yi aştı, 7.03’e dayandı. Ve korkarım bu daha başlangıç.

Ne yani, çok iyi bir ekonomist miyim? Altıncı hissim mi güçlü? Yok canım, ikisi de değil. Sadece işimi yapıyorum. Ekonomiyi izliyor, yatırım kuruluşlarının raporlarını okuyor, uluslararası medyayı takip ediyorum. İşin buraya geleceği o kadar belliydi ki…

Daha önce de yazmıştım, bir para biriminin ne zaman değer kazanacağı, ne zaman değer yitireceği gizemli bir olay değil. Bu konuda yazılmış yerli, yabancı, yüzlerce, binlerce bilimsel makale mevcut.

İktisata göre bir para biriminin değerini düşüren nedenler şunlar:

  • Enflasyon
  • Cari açık
  • Para arzındaki patlama
  • Rezervlerdeki erime
  • Yabancı sermayenin kaçışı

 Bunlar Türkiye’de var mı? Var. Sadece bunlar mı? Başka nedenler de var. “Kendi dolar tahminini kendin yap: Dolar neden yükseliyor, daha ne kadar yükselir?” başlıklı yazımda anlattığım gibi ekonomi küçülüyor, iktidara kimse güvenmiyor...

Kısacası doların neden 7 TL’yi aştığına değil, bugüne kadar nasıl olup da aşmadığına şaşırmak lazım. (Onun nedenini de herkes biliyor: Kamu bankaları TL’yi desteklemek için aylardır dolar satıyor. Yatırım kuruluşu Goldman Sachs’ göre, TL’yi savunmak için son bir yılda harcanan para 60 milyar doları geçti.)

Peki şimdi ne oldu, dolar neden şimdi 7 TL’yi geçti? Çünkü a) Dış politikada gerilim katsayısı arttı; Avrupa’yla sular ısındı, Fransa Libya nedeniyle Türkiye’ye yaptırım istedi, Yunanistan, Ayasofya nedeniyle boykot çağrısı yaptı b) Türkiye’nin ekonomik kırılganlığıyla ilgili spekülasyon çarkı hızlandı.

Geçen yazımda Nobelli iktisatçı James Tobin'in meşhur sözünü aktarmıştım: "Döviz piyasasındaki hareketin büyük kısmı spekülasyon ve spekülasyon hakkında spekülasyondan ibarettir." Türkiye hakkında spekülasyon ve spekülasyon hakkındaki spekülasyonlar da hızlanmış durumda.

İzninizle son yazımdan iki paragrafı tekrarlayacağım...

Uluslararası yatırım kuruluşu TD Securities'ten Christian Maggio, geçen hafta Reuters'a şöyle diyordu: "Bu yılki hızla giderse Merkez Bankası’nın brüt rezervlerinin tamamını yaz sonu veya sonbahar başında bitireceğini düşünüyoruz."

Swap'la başka bankalardan borç alınan paralar olmasa Merkez Bankası'nın rezervlerinin ekside olduğunu sağır sultan bile duydu. Hâlâ duymayan varsa, Mahfi Eğilmez'in yazısını tavsiye ederim...

Spekülasyonların bir başka kaynağı, kamu bankalarının 10 milyar doları aşan döviz açığı. Ekonomist Murat Kubilay geçen hafta bu veriye dikkat çekerek, "Herhangi bir kur artışı halinde büyük kamu zararı oluşabilir ve finansal sistem çatırdayabilir. Tehlikenin farkında mısınız?" diye soruyordu...

Toparlayalım, makro ekonomik nedenler bir yandan, finansal sistemin kırılganlığı diğer yandan, sanki ekonomi çok sağlammış, sanki cam evde oturmuyormuşuz gibi Avrupa’yla atar-gider politikası öbür yandan…. İşte bu nedenle perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.

Yazarın Diğer Yazıları

Helalleşme yazısı

Helalleşelim. Ama ayrılmayalım

Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz indirimi konusunda neden ısrarcı? Kafasındaki plan ne?  

Muhtemelen (İki aydır olduğu gibi) kur akışa bırakılacak, faiz indirimleri sürecek, seçim öncesi olası atakları karşı rezerv açığı kapatılmaya çalışılacak, inançla yola devam edilecek.

Anadolu burjuvazisi şimdi ne düşünüyor?

2018’e kadar amasız, fakatsız destekledikleri AKP’nin arkasında dimdik duruyorlar mı hâlâ? Yoksa ekonomideki, dış politikadaki maceracılıktan, beceriksizlikten bezdiler mi?