29 Temmuz 2019

Doğu Avrupa ülkeleri Türkiye’yi sollayıp nasıl geçti?

Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma hedefiyle çıktığımız yolda ilk 20’den düşme noktasına gelmiş bulunuyoruz

1989: Berlin Duvarı'nın yıkılıp "Doğu Bloğu"nun çöktüğü yıl.

1989'dan bir yıl sonra, 1990 yılında Türkiye’de kişi başına gelir 2.794 dolardı. Aynı yıl Polonya 1.731 dolar, Romanya 1.680 dolar kişi başına gelire sahipti.

Aradan 30 yıl geçti.

Geçen yıl Türkiye’nin kişi başına geliri 9.324 dolar oldu.

Polonya’nın 15.424 dolar.

Romanya’nın 12.301 dolar.

Macaristan’ın 15.938 dolar.

Çek Cumhuriyeti’nin 22.973 dolar.


Kaynak: Dünya Bankası

Üstelik her geçen yıl fark daha da açılıyor. Polonya geçen yıl yüzde 5.1 büyüdü. Bu yıl yüzde 4.3 büyümesi bekleniyor.

Macaristan geçen yıl yüzde 4.8 büyüdü. Bu yıl yüzde 4.5 büyümesi bekleniyor.

Romanya geçen yıl yüzde 4.1 büyüdü. Bu yıl yüzde 3.9 büyümesi bekleniyor.

Türkiye geçen yıl krize girdi. Bu yıl kriz sürüyor.

Gelecek yıl? Belki yüzde 1, belki yüzde 2 büyüyeceğiz.

Sonra? Taze kaynak girişi olmazsa ekonominin toparlanması zor gözüküyor.

Özet: Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma hedefiyle çıktığımız yolda ilk 20’den düşme noktasına gelmiş bulunuyoruz...

Neden böyle oldu?

Volkswagen’in Türkiye’ye kurmayı planladığı söylenen fabrikayla ilgili haberlere mutlaka denk gelmişsinizdir. Zira denk gelmemek mümkün değil; memlekete uzun zamandır dişe dokunur yabancı sermaye girmediği için iktidar çevreleri aylardır Volkswagen’in “kurma ihtimali bulunan” fabrikadan söz edip duruyor.

Almanlar gelsin de fabrika açsınlar diye rivayete göre teşvik üzerine teşvik veriliyor. Frankfurter Allgemeine Zeitung, Türkiye'nin Volkswagen'e 100 milyon Euro teşvik önerdiğini yazdı mesela.

Buna rağmen Volkswagen henüz kesin kararını vermiş değil. “Fabrikayı Bulgaristan’a mı kursak, Sırbistan’a mı kursak, Türkiye’ye mi kursak?” diye düşünüp duruyor.

Türkiye neden Volkswagen’e 100 milyon Euro teşvik veriyor?

Volkswagen neden buna rağmen hâlâ tereddüt ediyor?

Neden Türkiye’ye yıllardır dişe dokunur doğrudan yabancı sermaye girişi olmuyor?

Doğu Avrupa ülkelerinin 30 yılda Türkiye’yi nasıl sollayıp geçtiği sorusuna cevap bulmak için önce bu soruları yanıtlamak lazım.

Otomotiv yan sanayii şirketlerinin derneği TAYSAD’ın Başkanı Alper Kanca geçenlerde, Türkiye’nin Volkswagen’in yatırımıyla ilgili avantajlı olduğunu ama imaj sorunu bulunduğunu söyledi.

İmaj sorunu… Bu saptamaya bir mim koyalım.

BMW geçen yıl Macaristan’da 1 milyar dolarlık yeni bir fabrika yatırımına başladı. Debrecen’deki fabrikada yılda 150 bin BMW otomobil üretilecek. Otomotiv, Macaristan’ın ihracatının üçte birini, Türkiye’nin ihracatının ise kabaca dörtte birini oluşturuyor. BMW’nin kuracağı fabrika, otomotivin Macaristan ihracatındaki payını yüzde 40’a yükseltecek…

Türkiye’de ise yıllardır yeni otomotiv yatırımı yapılmıyor. 1990’larda kurulan fabrikalarla idare ediyoruz. Türkiye’nin ihracatını sırtlayan fabrikaların birçoğu, Ford, Toyota, Hyundai, 1990’larda kuruldu. Bazıları daha da eski.

Otomotiv şirketleri neden yatırım için artık Türkiye’yi değil, Macaristan’ı, Polonya’yı tercih ediyor?

Bundan yaklaşık 2 yıl önce, T24’teki ilk yazılarımdan birinde, otomotivdeki önemli bir gelişmeye dikkat çekmiştim:

“(Otomotiv) yan sanayicileri bir süredir, müşterilerinin siyasi endişeler nedeniyle Türkiye'den ayaklarını kesmesinden şikâyetçi. Bu konudaki yakınmaları medyaya da yansıdı zaten... Avrupalılar, başta Almanlar olmak üzere, Türkiye yerine nereye gidebilirler peki? Evet doğru tahmin ettiniz, Polonya’ya.”

Kısa bir süre önce ise bir otomotiv yan sanayii patronunun sözlerini aktardım:

"Yurt dışındaki müşterinin Türkiye’ye güvensizliği oluşmaya başladı. Toplantıya gelmiyorlar. Veya ‘Siz Türkiye’de ne kadar daha üretim yapabilirsiniz?’ gibilerinden acayip acayip sorular soruyorlar. ‘50 yıldır burada üretim yapıyoruz, siz ne demeye çalışıyorsunuz?’ diye cevap veriyoruz. Sonunda yurt dışında da üretim yapmak için bize Avrupa’da bir yer tutturmaya kadar gittiler. ‘Yurt dışında üretim yapın ki, yarın bir gün sizinle sorun yaşamayalım’ dediler. Sonuçta Balkanlar’da bir ülkeye yatırım yaptık. Şimdi orayı üretim yapılabilecek bir yer haline getirmeye çalışıyoruz.”

"Faiz lobisinin”, “İngiliz derin devletinin”, "İlluminati’nin" veya "Tapınak Şövalyeleri"nin Türkiye’nin ayağına çelme taktığına inananlardansanız, bir daha düşünün.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Helalleşme yazısı

Helalleşelim. Ama ayrılmayalım

Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz indirimi konusunda neden ısrarcı? Kafasındaki plan ne?  

Muhtemelen (İki aydır olduğu gibi) kur akışa bırakılacak, faiz indirimleri sürecek, seçim öncesi olası atakları karşı rezerv açığı kapatılmaya çalışılacak, inançla yola devam edilecek.

Anadolu burjuvazisi şimdi ne düşünüyor?

2018’e kadar amasız, fakatsız destekledikleri AKP’nin arkasında dimdik duruyorlar mı hâlâ? Yoksa ekonomideki, dış politikadaki maceracılıktan, beceriksizlikten bezdiler mi?