Korona salgını ve Ortadoğu'daki gerilim, altının 2020'ye hızlı girmesine neden oldu. Malum, altın çalkantılı zamanların "güvenli limanı".
Altın geçtiğimiz yılın Mayıs ayında ons başına 1.266 dolar seviyesindeydi. Geçtiğimiz ay 1.600 doları geçti. Korona salgınının etkisiyle 1.700 dolara tırmanacağı yorumları yapılıyor.
Altın dünyada yükseldiği için haliyle çeyrek altının fiyatı da artıyor. Geçen haftayı 502 TL’den kapatan çeyrek altın, dün 513.5 TL’ye çıkarak rekor tazeledi. Sadece son bir ayda çeyrek altındaki değer yükselişi, TL bazında yüzde 6.4’ü aştı.
Altının önü açık. Eğer salgının önü alınamazsa paniğin artması ve başta altın olmak üzere güvenli limanlara olan yönelişin hız kazanması kaçınılmaz.
Sadece Korona mı?
Altındaki yükselişin tek nedeni salgın değil. Küresel ölçekte faizlerin ultra düşük seviyelere inmesi de altını destekliyor. Gelişmekte olan birçok ülke, bu arada Türkiye de, 2020'ye faiz indirimleriyle girdi. Eksi faizde duran varlıkların tutarı sırf Ocak ayında 1.16 trilyon dolar arttı.
Türkiye'de de enflasyonun yüzde 12'nin üzerine çıkmasıyla Merkez Bankası'nın politika faizi eksiye inmiş durumda.
Reel faiz oranları
Ayrıca unutmayalım ki, 2020 Amerika'da seçim yılı. Seçim, Türkiye'de olduğu gibi Amerika'da da piyasada oynaklığın artması demek. Nitekim piyasaların gözü Demokratlar'ın aday yarışında. Demokratlar'ın sol kanadının temsilcisi Bernie Sanders'ın güç kazanmasına piyasaların olumsuz tepki vereceği ne zamandır yazılıyor, çiziliyor. (Evet, "piyasalar" dün olduğu gibi bugün de soldan korkuyor.)
Analizler altının Amerika'daki seçim yıllarında ortalama yüzde 8.99 değer kazandığını gösteriyor. Trump'ın seçildiği 2016'da da altın yüzde 8 yükselmiş.
Tarihsel olarak altının yükselmesine yol açan temel faktörlerden bir başkası enflasyon. Amerika ve dünyada şu anda enflasyonist bir ortam yok. Amerikan Merkez Bankası (FED) son toplantısında enflasyonu hedefe yükseltmek gereğinden söz etmişti. (Türkiye yıllardır enflasyonu Merkez Bankası'nın hedefine -yüzde 5- yaklaştırmaya çalışırken başka memleketlerin merkez bankaları enflasyonu kendi hedeflerine çıkarkmaya çalışıyorlar.) Eğer FED'in istediği olur, enflasyon bir noktada yükselişe geçerse bu da altına yarar.
Deprem, salgın... Yoksa 2020 uğursuz bir yıl mı? Bu sorunun cevabı ekonominin değil Susan Miller'ın alanına girer (Ünlü burç yazarının adını duymadınız mı?) ama genel olarak küresel kaygı seviyesinde bir yükseliş yaşandığı aşikar. Nitekim uluslararası danışmanlık şirketi PwC'nin 83 ülkedeki bin 600 firmanın CEO'suyla yaptığı ve Davos'ta açıklanan ankete katılanların yüzde 53'ü dünya ekonomisinin bu yıl yavaşlayacağını öngörmüş. Oysa geçen yıl ankete katılanların yüzde 57'si dünyanın daha hızlı büyümesini bekliyormuş.
Yani 2020 karamsarların yılı. Nitekim IMF de dünya ekonomisinin büyümesi için yaptığı tahmini 2019 için yüzde 3'ten 2.9'a çekti bile.
Yavaşlama dönemlerinde güvenli limanlara yönelişin arttığı biliniyor.
Altının fiyatı kimilerinin dediği gibi 1.700 dolara çıkar mı, ancak Susan Miller bilir. Ama bir şey şimdiden kesin: 2020 altının yılı.