Ekonomik krizle iktidara gelen AKP ekonomik krizle gidecek mi? Şu anki manzara böyle.
AKP 2001 Krizi’nde yeni bir umut olarak ortaya çıkmış, merkez sağın silindiği konjonktürde girdiği ilk seçimi büyük farkla kazanmıştı.
Aradan 20 yıl geçtikten sonra Türkiye yine büyük bir krizle karşı karşıya. Evet, teknik olarak bunun adı ekonomik kriz değil; zira gayrisafi yurtiçi hasıla daralmıyor, büyüyor. Ama rakamların soğuk dünyasından değil, 84 milyonun gerçeğinden bakarsak, bunun adı bal gibi de kriz.
Türkiye büyük bir yoksullaşma sürecinden geçiyor. Dünya Bankası’nın tanımıyla mutlak yoksul sayısı son iki yılda toplam 3 milyon 232 bin kişi arttı. 2013 yılında 12 bin doların üzerini gören kişi başına gelir, 8 bin dolarlara indi. Türkiye geçim darlığı ‘epidemisyle’ karşı karşıya.
İktidar yetkilileri bin dereden su getirsin, ortada büyük bir ekonomik başarısızlık olduğunu herkes görüyor. Halkın kerterizi Türkiye İstatistik Kurumu’nun resmi açıklamaları veya ihracat rakamları değil kendi cüzdanı ile tenceresi. Ne demişti Süleyman Demirel? “Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur.”
Anketlere göre AKP’nin oyları yüzde 30 civarına inmiş durumda. Görünen köy kılavuz istemez, ekonomideki kötüye gidiş devam ederse yüzde 25’e de düşecek.
İktidar partisinin enflasyon, işsizlik nedeniyle kendisini terk eden seçmeni hamasetle, beka söylemiyle geri döndürmesi mümkün değil. Yapacaksa ekonomide bir şeyler yapmak zorunda.
Bir süredir iktidar yetkililerinden bu gerçeği fark ettiklerini gösteren işaretler geliyor. Geçen hafta Reuters’a açıklama yapan (İsmini açıklamayan) bir AKP yetkilisi, asgari ücrete ve memur maaşlarına enflasyonun üzerinde zam yapılacağını, dar gelirliler için enerji faturalarında destek sağlanacağını söyledi.
Aynı günlerde AKP’nin emeklilikte yaşa takılanlar (EYT’liler) için formül arayışında olduğu haberi de gündeme düştü. Denilene göre EYT’lilerin emekli olma süresini bir defaya mahsus kısaltacak bir formül arayışı sürüyordu.
Yine geçen hafta Çalışma Bakanı Vedat Bilgin, bazı memurların maaşlarında ciddi artış sağlayacak 3600 ek gösterge için çalışma başlatıldığını açıkladı.
Bütün bunları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elektrik ve doğalgaz zamlarının seçime kadar erteleneceğine işaret eden açıklaması tamamladı. “Vatandaşımızın her birinin yaşadığı sıkıntıların ve zorlukların farkındayız” diyen Erdoğan şöyle devam ediyordu:
“Tarım ürünlerinde oldukça yüksek alım fiyatları belirleyerek çiftçimizi ve üreticimizi korumaya çalıştık. Kamudaki işçi ve memurların ücretlerinde yaptığımız artışlarla da çıtayı bir hayli yüksek tuttuk. Elektrik ve doğal gaz fiyatlarındaki maliyet satış oranlarında devlet olarak ciddi seviyede sübvansiyon yapıyoruz.”
Asgari ücrete yüzde 35-40 zam, EYT’lileri memnun edecek formül ve elektrik, doğalgaz zamlarının ertelenmesi iktidarı kurtarır mı?
Aynı anda makro dengeler düzeltilebilse ya da makroekonomik bozulmayı dengeleyecek bir kaynak girişi olsa, belki bir nebze.
Ama makroekonomik dengeler düzeleceğine daha da bozuluyor. Merkez Bankası’nın faiz indirimleri enflasyonu daha da azdıracak. Enflasyondaki artış dolardaki tırmanışı hızlandıracak.
Peki bir yerlerden taze para girişi olsa? Ankara’da iktidarın Körfez ülkelerinden kaynak sağlamak için görüşmeler yaptığı konuşuluyor.
Ankara’da yaşanacak bir iktidar değişimi sadece Türkiye’de değil Ortadoğu’da da dengeleri değiştirir. Katar Şeyhi’nin doğalgaz fiyatlarındaki son yükselişle tıka basa dolan kasasından biraz kaynak ayırması pekala mümkün.
Ama bence ne bu kaçınılmaz sonu değiştirir, ne gerçek enflasyonun yüzde 40’lı seviyelerde olduğu bir ortamda asgari ücrete yapılacak kallavi bir zam ne de birkaç ürün ve hizmetin fiyatının sabit tutulması.
Bu sefer galiba Abbas gerçekten yolcu.