19 Ekim 2018

Çocukluğumuz, Finlandiya tarafından mahalleye geri döndü!

Belki kulağa garip gelebilir ama Finlandiyalı yetkililer eğitim müfredatlarındaki tüm dersleri kaldırdılar

Çocukluğumuz, uzun yıllar sonra Finlandiya tarafından mahalleye geri döndü. Sokaklarda gezindi, yarısı kopmuş uçurtma kuyruğunu gazetelerden kestiği parçalarla tamir etti,  silinmiş sek sek çemberleri için az ötedeki evin penceresinin önüne yeni beyaz tebeşirler bıraktı.  Panait İstrati ve arkadaşlarını yanına alarak, hepimizi büyük bir özlemle tek tek kucakladı.  

Finlandiya eğitimcileri, bizim çocukluk arkadaşlarımız. Onlarla aynı mahallede büyüdük. Aynı sokak aralarında birdir bir, yakan top gibi daha bilumum oyunlar oynadık. Hava karardıktan sonra istemeye istemeye evlerimizin yolunu tutarken, evde bizi bekleyen şey, azarlamanın kıyısından dönen sevecen bakışlardı. Ardından da, “ellerini, ayaklarını yıkadıktan sonra yemeğini ye!” ihtarları.

Akranlarımızdan hiçbiri, küçükbaşını ders kitabına gömdüğü yerden bize imrenerek bakmıyordu o zamanlar. Annelerin babaların da böyle bir derdi yoktu. “Bak, komşunun oğlu/kızı ne kadar akıllı, dersini çalışıyor, sen…” diye bizi hizaya çekmezlerdi.

Yedi, sekiz… On yaşında çocuklardık işte. Hayallerimizin sınırlarını zorlayarak, evdeki halılardan birine atlayıp, uçardık… Oyunlarla birlikte hayaller kurardık. Büyüklerimiz, dünyalarımızı her dillendirdiğimizde gülerek, “çocuk işte” derlerdi.

Mahallenin “işe yaramaz”, “haylaz çocuklar”yla, “akıllı, uslu, derslerine iyi çalışan” çocukları olarak ikiye ayrılmadığımız uzamdaydık. Aklımız, ruhumuz sokaklarda, bedenimiz sert duruşlu öğretmenlerin yanında ikiye ayrılmamıştı.

“Devlet dersinde öldürülmüş” çocuklar olmadığımız zamanlardı.

İşte o zamanlar, Finlandiya tarafından mahallelere geri dönmedi sadece, hayallerimizi de geri çağırdı. Bir de ders verdi tabii. Savaşın, şiddettin, sevgisizliğin, yıkıcı rekabetlerin kaynağının ne olduğu dersini. Asıl dersin ne olması gerektiğini ve bir ruhun kararmasının nasıl önüne geçileceğinin dersini…

“Finlandiya’da eğitimde devrim: Tüm dersler kaldırıldı”

Yeni sistemle amaçlanan, çocuklara ‘daha fazla oyun, daha az ders’ sunmak. Bu büyük değişiklikle beraber de dersliklerde fizik, matematik, edebiyat, tarih ya da coğrafya gibi ‘konu dersi’ olmayacak.  

Finlandiya, dünya üzerinde en saygın eğitim sistemine sahip olan ülke konumunda. Nordik ülkesi uluslararası araştırmalara göre de neredeyse her çalışma içerisinde her zaman ilk onda olmayı başarıyor. Buna rağmen, ülkedeki yetkililer ve uzmanların ‘biz zaten en iyisiyiz’ diyerek rehavete kapılmaya hiç niyeti yok. Birkaç yıl önce Finlandiya’da eğitim sisteminde gerçek bir devrim yapılmasına karar verildi ve geçen yıl itibariyle de bu devrim hayata geçti.

Peki eğitim sistemindeki bu devrim neyi kapsıyor? Belki kulağa garip gelebilir ama Finlandiyalı yetkililer eğitim müfredatlarındaki tüm dersleri kaldırdılar.

Yeni sistemle amaçlanan, çocuklara ‘daha fazla oyun, daha az ders’ sunmak. Bu büyük değişiklikle beraber de dersliklerde fizik, matematik, edebiyat, tarih ya da coğrafya gibi ‘konu dersi’ olmayacak.

Eğitim Bakanı Marjo Kyllonen, Helsinki’de geçen yıl yaptığı basın toplantısında detayları kamuoyu ile paylaşmıştı. Kyllonen’in eğitim sistemindeki bu değişikliğin sebebini açıklayan kısa ve net beyanı şu şekildeydi: “Bizler hala 19. Yüzyıl’ın ihtiyaçlarına yönelik eski moda bir eğitim sistemiyle hareket ediyoruz. Oysaki 1900’lü yıllardan bu yana çok şey değişti ve bizler de artık 21. Yüzyıl’ın ihtiyaçlarına göre bir eğitim sistemi planladık.”

Yeni sisteme göre, Finlandiya’da konu bazında gerçekleştirilen dersler yerine, öğrencilere olaylar ve etkinliklerle disiplinlerarası formatta bir eğitim veriliyor. Örnek vermek gerekirse, İkinci Dünya Savaşı’nın anlatıldığı bir derste, konuya dair tarihsel, coğrafi ve matematiksel veriler birarada anlatılıyor.

Ayrıca dikkat çeken bir başka başlık ise “Kafede Çalışmak” adlı ders. Bu dersle beraber de öğrenciler İngilizce, ekonomi ve iletişim konularında tüm bilgi birikimlerini kullanabiliyor.

Son düzenlemeyle beraber öğrencilere her 45 dakikada bir 15 dakikalık ara sunuluyor. Okulda geçirilen süre de daha da kısaltılarak ortalama 5 saat olarak ayarlandı. Amerikalı öğrenciler günün ortalama 6 saatini ev ödevleriyle harcıyorlar. Finlandiyalı öğrencilerde ise bu süre ortalama 3 saat civarında.

Öğrenciler son sınıfa geldiklerinde 16 yaşının başında olacaklar. 7 yaşından önce ise okula başlamak yok. Öğrencilerin kendi derslerini olaylar üzerinden kendilerinin seçmesi fikrinin, öğrencilerin derslere duyacağı hevesden, bilgi birikim ve gelecekteki duruşlarına kadar pek çok noktada fayda sağlayacağı düşünülüyor. Bu şekilde hiçbir öğrenci, herhangi bir dersi -örneğin, fizik, kimya ya da edebiyat gibi- ‘ben şimdi bunu ne için öğreniyorum’ düşüncesiyle bitirmek zorunda bırakılmayacak.

Yeni sistemle beraber gelenekselleşmiş öğrenci-öğretmen ilişkisi de değişti. Öğrenciler artık kocaman sıraların arkasında, endişeyle ‘öğretmen bana soru sorsun da cevaplayayım’ diye oturmayacak. Bunun yerine küçük gruplar halinde öğretmenlerle beraber problemleri tartışarak çözmeye çalışacak.

Finlandiya eğitim sistemindeki değişiklikler öğretmenleri de etkileyerek kolektif bir çalışmaya teşvik edecek. Okullardaki bu reform, farklı ders öğretmenleri arasında da ortaklaşa bir çalışmayı mecbur hale getirecek.

Yazarın Diğer Yazıları

Edebiyat sosyetesi, baskıcı iktidar(lar) ve arzunun halleri…

Arzunun ta kendisinin kitap halindeki tasarımcılarıyla karşı karşıyayız. Ve onlar büyümüş bir kibirle nesnelerini piyasaya sürerken "iktidarsız öfke"leri körükleyip, celladıyla kurbanı arasındaki ilişki misali, çift taraflı ulaşılamazlık yanılsaması yaratıyorlar

Trajik kötülük varsa, Thomas Sankara da var!

İçimizden birkaç Thomas Sankara çıksaydı bütün bunları yaşar mıydık?

Gayya Kuyusu’ndaki Gregor Samsa…

Düşman olarak görülenlerin de hakları olduğunu unutmamakta yarar var; öyle ki, düşmanın bile olsa kara çalamazsın, iftira atamazsın!