01 Nisan 2020

Sardı korkular, gelecek yıllar...

Dünyanın belki de en ünlü yas uzmanı David Kessler’a göre yaşadığımız bu yas sürecini kabullenmek ve onunla nasıl başa çıkacağımızı öğrenmek çok önemli

Kolektif olarak bir kayıp ve yas sürecinden geçiyoruz.

Sadece birkaç hafta içinde bildiğimiz yaşam tarzımızı geride bıraktık.

Çocuklarımız okullarından, arkadaşlarından oldu.

Nasıl olacağını hiç bilmediğimiz uzaktan eğitim sürecine geçtik.

Evden çalışmaya başladık ama işlerimizi ne kadar koruyabileceğimizi bilmiyoruz.

Fabrikalarda üretimi robotların yapacağına dair haberlerin arttığı şu günlerde, onca fabrika işçisinin nasıl geçineceğini düşünüyoruz.

Panik alışverişinin ardından, market raflarını belki de ilk kez bomboş görüyoruz.

Bulabildiğimiz gıdaları eve sokmadan önce kolonyayla silerken sinirlerimiz bozulup gülüyoruz.

Parkların, salıncakların etrafının suç mahalli gibi üzerinde "Dikkat" yazan sarı bantlarla çevrildiği görüntülere alışamıyoruz.

Mezuniyetler, düğünler gibi gelecekteki mutlu günlerimiz geçici bir süreyle iptal oldu.

Seyahat özgürlüğümüz elimizden alındı. Hele biz göçmenler için sevdiklerimize, ülkemize kavuşma hayali bir süreliğine rafa kalktı.

Yetmezmiş gibi aile büyüklerimiz hastalanacak diye korkuyoruz.

Onları sevmek ve korumanın, onlardan uzak durmak anlamına geldiğini kabullenmeye çalışıyoruz.

Yeni bir dünya düzenine geçtiğimizin farkındayız. Ama bunun nasıl bir düzen olacağını  bilmiyoruz.

Ne zaman bitecek? Böyle evlerimizden çıkmadan ne kadar dayanabiliriz? Bittiğinde bizi neler bekliyor?

Sorumuz çok. Doğru dürüst bir cevabımız yok.

Umutlu olmaya çalışıyoruz, çevremizi bu zor süreçte saran iyilikten ve dayanışma ruhundan besleniyoruz, müthiş bir hızla değişime adapte oluyoruz ama yine de geceleri çoğumuzun uykusu kaçıyor. Düşünceler birbirini kovalıyor. Yaşanmamış gelecek üzerine senaryolar üretirken buluyoruz kendimizi... 

Benim kafamda sürekli Ajda’nın meşhur "Bambaşka biri" şarkısının ilk mısrası dönüyor; "Sardı korkular... Gelecek yıllar..." Devamı yok. Bozuk plak gibi, aynı mısra...

Dünyanın belki de en ünlü yas uzmanı, Elisabeth Kübler-Ross ile birlikte "On Grief and Grieving: Finding the Meaning of Grief through the Five Stages of Loss."*  kitabının yazarı David Kessler’a göre yaşadığımız bu yas sürecini kabullenmek ve onunla nasıl başa çıkacağımızı öğrenmek çok önemli.

Kessler, Harvard Business Review editörü Scott Berino’ya verdiği röportajda** şöyle diyor;

 "İlk olarak yasın evrelerini anlamalıyız.

İnkar; Virüs bana bir şey yapmaz.

Öfke; Beni evde oturmak zorunda bırakıyor, bütün aktivitelerimi elimden alıyor.

Pazarlık; İki hafta evimden çıkmazsam, her şey normale dönecek değil mi?

Depresyon; Bunun ne zaman biteceğini bilmiyorum.

Kabullenme; Bu virüs var. Bununla nasıl yaşayacağımı öğrenmeliyim." 

Kessler gücün kabullenmede olduğunu, kabullendiğimiz şeyi kontrol edebileceğimizi söylüyor; "Ellerimi yıkayabilirim, güvenli mesafeyi koruyabilirim, uzaktan çalışabilirim" ve ekliyor:

"Yaşanmamış şeylerin yasını tuttuğumuzda, zihin geleceğe gider ve en kötü senaryoyu hayal eder. O anda kendinizi rahatlatmak için bulunduğunuz odadaki beş şeyi sayın; bilgisayar, sandalye, köpeğimin resmi, halı, kahve fincanı... Ve nefes alın. Şimdiki zamana odaklanın. Düşündüğünüz hiçbir şeyin gerçekte olmadığını fark edin.

Tam şu anda... Ben iyiyim. Hasta değilim, aç değilim. Ailem iyi. Masa sert. Battaniye yumuşak. Burnumdan çıkan nefesi hissedebiliyorum.

Kontrol edemeyeceğiniz şeyleri kontrol etmeye çalışmayın. Komşunuzun davranışlarından siz sorumlu değilsiniz.

Eğer bir şey depolayacaksanız, bünyenizde şefkat depolayın. Zor zamanlardan geçen insanlara anlayışla yaklaşın.

"'Bu durum geçici. Bunu yeneceğiz' demek yardım eder. Tarihte yaşananlar, bize yeneceğimizi söylüyor."

Kessler yeni kitabı "Finding Meaning: The Sixth Stage of Grief" de yas sürecine yeni bir evre ekliyor; Anlamlandırma.

Diyor ki; "Tüm bu karanlığın içinde ışık bulmak gerekiyor. Şimdiden insanlar teknoloji yardımıyla iletişimlerini sürdürüyorlar. Birbirlerinden uzakta açık havada yürümenin kıymetini biliyorlar. Her şey bittiğinde, bu süreci anlamlandıran birçok şey bulmaya devam edeceğiz."

Geleceği hiçbirimiz bilmiyoruz.

Hedefimiz bir günü sağlıkla, sıhhatle atlatmak...

Kessler’ın cümlelerinde sizlerin de benim gibi şifa bulmanızı diliyorum.

Kitsilano Sahili, Vancouver (Fotoğraf: Murat Özbek)

* "Yas ve Yas Tutma Üzerine: Kaybın 5 Evresiyle Yası Anlamlandırma." 

** Söyleşinin tamamı; https://hbr.org/2020/03/that-discomfort-youre-feeling-is-grief?fbclid=IwAR31oHd-vdM_DMpIyYytfhL-I8hEHehGjrpyt8LxO06mO2zcXH9VKXEgyjU

*** "Anlam Bulma: Yasın Altıncı Evresi"

Yazarın Diğer Yazıları

Dış politikalar uzmanı Ziya Meral: Yeni bir Cumhuriyet mutabakatına ihtiyacımız var

Geçtiğimiz haftaki yazımda AKP seçmeninin tercihini değişimden yana kullanması için "Daha ne olması gerekirdi?" diye bir soru sordum. Bu hafta sizden gelen cevapları derledim ve Kraliyet Birleşik Kuvvetler Enstitüsü (RUSI) ve Avrupalı Liderler Netwörkü kıdemli uzmanı akademisyen-yazar Ziya Meral ile konuştum

Daha ne olması gerekirdi?

14 Mayıs Seçimleri'nin ardından aklımda tek bir soru var. Erdoğan seçmenlerinin değişim istemesi için daha ne olması gerekirdi?

Prof. Dr. Selçuk Şirin: İyi ebeveynlik, çocuğunun geleceğiyle ilgili kararları sandıkta vermekle başlar

Çocuklarım ilk oylarını kullanırken aklıma yazar-akademisyen Prof. Dr. Selçuk Şirin hocamızın bir röportajımızda söylediği "İyi ebeveynlik bilinçli seçmen olmakla, çocuğunun geleceğiyle ilgili kararları sandıkta vermekle başlar. Siyasete karışmıyorsan, siyaset senin çocuğunun geleceğine karışır." lafı geliyor. Tarihi seçime günler kala kendisiyle temasa geçiyor, görüşlerini soruyorum