14 Nisan 2021

'Ruh Koronası' olduk; kendimizi nasıl tedavi edebiliriz?

Fazıl Say twitter'a "Ruh Koronası olduk" yazmış. Mindfulness temelli değişim ve dönüşüm koçu Raquel Habib'e Ruh Koronası'nın tedavisi için evde neler yapabileceğimizi, stresimizi nasıl yönetebileceğimizi sordum

Fazıl Say dün Twitter'a şöyle yazmış: "Çok sevdiğim Engin Geçtan'ın güzel bir sözü vardır; 'Depresyonunuzla alay edin' derdi. İşte tam da o noktadayım bugün. 'Ruh Koronası' olduk hepimiz, çıldırmak kolay. Sükuneti ara, ara... Alay et ya da... 400'üncü gün bugün. Mesleğimizi yok ettiler. Bekliyoruz."

Uzun zamandır okuduğum hiçbir şey, bende bu kısa tweet kadar etki yaratmadı. Türkiye'de yaşayan ve büyüyen insanlar olarak hepimiz belki doğuştan kafamızda huniyle yaşamaya alışıktık ama bu salgın sadece fiziksel sağlığımızı değil, ruhsal sağlığımızı da iyiden iyiye tehdit etmeye başladı.

Fazıl Say ve nice müzisyenler konser verip, dinleyicileriyle buluşamıyor, turizmciler, restoran sahipleri kan ağlıyor, dükkanlar kepenk indiriyor, henüz aşılanmamış öğretmenler öğrencilerinin karşısına korkuyla çıkıyor, doktorlar canları pahasına bir mücadele veriyor.

Başka ülkelerde yaşayanlar sevdiklerini iki yıldır göremiyorlar, aynı ülkede yaşayanlar büyüklerine sarılamıyorlar. Tüm dünyanın bedelini ödediği, insanın insana tehdit olduğu sinir bozucu bir salgın bu.

Aslında insanoğlunun en büyük becerisi adaptasyon yeteneği. Covid-19'la yaşamaya belki hepimiz alıştık ama aşılarla tünelin ucunda ışık görmeyi beklerken rakamların yükselişe geçmesi, tekrar morallerimizi bozdu. 

Yeni kısıtlamalar geldi

Üç dört saat önce kabine toplantısı sonucu yeni kısıtlamalar getirildi: Hafta içi sokağa çıkma yasağı 19.00-05.00 olarak değiştirildi; zorunlu durumlar harici şehirlerarası seyahatler yasaklandı, restoranlar Ramazan ayı boyunca paket servise geçti; kapalı alanlarda gerçekleşecek miting, düğün gibi organizasyonlar Ramazan sonrasına ertelendi vs. gibi...

Peki ne yapacağız, evlerimizde oturup dertlenmek yerine, psikolojimizi sağlam tutmamız, önümüzdeki 24 saati fiziksel ve ruhsal olarak sağlıklı geçirmeye odaklanıp, devamını sonra düşünmemiz, uzun vadeli planlar yerine An'ı yaşamamız gerekiyor. Ama bunu pratikte uygulamak, söylendiği kadar kolay olmayabiliyor.

Yöntemini öğrenmek için, Mindfulness temelli değişim ve dönüşüm koçu, "Değişim Anda Başlar" Methodunun yaratıcısı Raquel Habib'i arıyorum. Habib; "Rutinimizin bozulması ve her gün beklenmeyen şeylerle karşılaşmak bizde stres yaratıyor. Zen ustası Thich Nhat Hanh'ın pek çok değerli eseri var. Mindfulness konusunda yazdıklarını minik kitapçıklar halinde bir araya getirdiği yayınlarında "Neyi, nasıl yapmak bize iyi gelir?" sorusuna dair harika önerilerde bulunuyor."  diyor ve bu serinin "Nasıl rahatlayabiliriz?–How to relax?" kitapçığından, stresle baş edebilmemiz için 12 pratik yol öneriyor.


Raquel Habib

Stresi yönetebilmek için pratik 12 yol

  1. Nefesimize dönmek: Çok temel, hatta klişe gibi görünse de, stresli durumlarda nefesimize, yani bedenimize dönmek, içinde bulunduğumuz stresli an'da bize mucizevi bir alan açıyor. Bilinçli olarak ve özel bir çaba sarf etmeden sadece 3 derin nefes alıp vermek bile bazen bizi merkezlendirmeye yetebiliyor.
  2. Zihin ve beden bağlantısını aktive etmek: Thich Nhat Hanh, "Önce bedeninize iyi bakın, zihninizle daha sonra ilgilenebilirsiniz." diyor. Bedenimizde bir gerginlik olduğunda doğal olarak bu zihin sağlığımızı da etkiliyor. O nedenle nefes aslında beden ve zihin arasında bir köprü görevi görüyor. Eğer acı ya da ruhsal açıdan bir daralma ve sıkıntı hissediyorsanız, kendinize şefkat ve ilgi gösterme vaktidir. Unutmayın, bedenimizin doğal ve olması gereken hali, sakin ve dingin halidir. O yüzden bu dengeye geri gelebilmek için nefesle gergin halimizi regüle edip zihinsel kapasitemizi ve stresle baş etme gücümüzü artırmamız için özel çaba sarf etmeliyiz. Zihin ve bedenimize iyi gelen besinleri de tüketmemiz de bu çabaya dahil.
  3. İçimizdeki öz kaynağa güvenmek: Thinh Nhat Hanh, suya benzetiyor varlığımızı. Bazen dalga, bazen dingin bir su, bazen de fırtına durumundayız. Ve bu suyun bu farklı hallerinden geçerken duygularımızı yönetebilme ve dönüştürebilme gücüne de sahibiz. Fırtınayı dindirmek elimizde. Evet bazen çok ama çok zor, hatta imkansız olabiliyor. O açıdan değiştiremeyeceğimiz şeylere de kabul vermek, teslimiyet haline geçebilmeyi de öğrenmemiz ve bu güçlü dalgalara karşı çıkmanın da bize zarar vereceği bilinciyle hareket etmemiz gerekiyor.
  4. Bedenimizi dinlemek: Şifa bulabilmek için önce bedenimizi iyi dinlememiz gerekiyor. Hissettiğimiz acıların, gerginliklerin ve stresin farkında olup ön yargısızca dinleyebilmek… Bu anlamda meditasyon bize bu alanı açan seküler bir pratik. Bir kaçış değil, tam aksine durmamızı ve odaklanma sağlıyor. Ve tabii öncelikle durmamızı. Aksi halde duyamayız ve zihnimizde dönüp duran düşüncelerle de yüzleşemeyiz. İç huzuru sağlamak pratik yaparak artabilen bir beceri aslında. Ne kadar çok nefes pratiği ve meditasyon yaparsanız, zamanla nefesinizin daha derin ve dingin olduğunu göreceksiniz.
  5. Kendinize özel bir rahatlama alanı belirlemek: Evinizde yatağınızın dışında rahat ettiğiniz bir yer var mı acaba? Biraz stres hissettiğinizde soluğu orda aldığınız ve rahatlayacağınız bir alan, bir köşe? Fırsat bulduğunuzda, işlerinizi hafiflettiğinizde, ya da işlerinizin arasında bir antrakt vermek istediğinizde böyle bir yer size huzur ve rahatlık verecektir. Hatta bekli de bir mum, loş bir ışık ya da bir sevdiğiniz bir ev kokusu içindeki rahatlama alanını genişletecektir. Uykusuzluk çektiğinizde, kurduğunuz bu düzen zaman içinde sizi elinizde olmadan bile bu huzur ve rahatlama noktasına doğru hızla çekecektir.
  6. Bir süre kendinizle olmak: Bazen günlerimiz kendiliğinden plansızca gelişir. Telaş etmeden…Böyle zamanlar, kendimizle yeniden bir denge yaratabilmemiz için ideal zamanlardır. Kendinize biraz bu zamanı verin. Her zaman söylediğim gibi bu bencilce bir davranış değildir.  Bedenimizin kendi kendini iyileştirmesi için gereklidir. Tıpkı tatile giderken kaldığınız yere gider gibi, gidemediğiniz zamanlarda an'da kalmanızı tavsiye ederim. Bazen çevremizdeki minik ama çok değerli şeyleri gözden kaçırıyoruz.
  7. İçimizdeki şifa veren enerjiye odaklanmak: İçimizde oluşturduğumuz enerji sadece kendimize değil, çevremizdekilere de iyi gelebiliyor. Dinlendiğinizde açığa çıkan dingin enerjiden çevremizdekiler de olumlu anlamda etkileniyor. Sizin, en kritik anda odadaki en sakin kişi olmanız, tüm çalkantılı enerjiyi sakinliğe dönüştürebiliyor.
  8. İyi yanlarımız kadar, kötü yanlarımızı da sahiplenmek:  "Dünyanın çok daha fazla "olduğu gibi olabilen" barışçıl ve neşeli insanlara ihtiyacı var." diyor Thich Nhat Hanh. Hoş olduğu kadar, hoş olamayan duygularımıza da açık ve kabul edici bir yaklaşım sergileyebiliriz. Olma halimiz, yapma halimizi etkiliyor. Kaygılı bir zihin yapacağımız işe kendimizi yüzde yüzümüzle verebilmemizi engelliyor.
  9. Mutluluk yanında diğer tüm duygulara alan açın: "Mutlulukla ilgili düşüncelerimiz, mutlu olmamızı engelleyen en temel unsur." diyor Hanh. Sanki mutsuz olmayı başarırız olmak gibi algılamak doğru bir strateji olmayabilir. Bazen gerçekçi olmayan hedefler bizi mutsuzluğa itebiliyor. Yanıltıcı ve hayal ürünü arzular, bizi mutsuz edebildiği gibi yaşadığımız anın güzelliğinden bizi uzaklaştırır.
  10. Şefkati kendi içimizden başlatmak: Şefkate kendimizi dahil etmezsek tam olarak hayatımıza taşıyamayız. Aynı şekilde kendimizi suçlamak da bize hizmet eden bir yaklaşım değildir. Bir ağaç ektiğinizde, eğer o ağaç büyümezse, ağacı suçlamaz ve oun yerini, gübresini suyunu değiştiririz. Aynı şekilde, bize iyi gelebilecek içsel ve dışsal ortamı yaratmak için de çaba sarf etmemiz gerekir.
  11. Dinlemek ve Rahatlamak: Rahat bir yere uzanarak an'da yaşadığınız deneyimlere odaklanmak insana huzur ve rahatlama verebiliyor. Uzandığınız yerde, kulağınıza gelen tınıları, rüzgarın sesini, kokuları, vb. duyumsama size rahatlatacaktır. Hatta güleceğiniz yokken bile durduk yerde gülümseme pratiği yapmanız bile yüz kaslarınızı rahatlatacaktır.
  12. Duygu ve düşüncelere tutunmadan An'da kalmak: Pek çok kez belirttiğim gibi geçmişin pişmanlıkları ya da geleceğin endişelerine kapılmadan an'da kalabilmek bize gerçek değişim ve dönüşüm imkanı sağlıyor ve bize dayanıklılık sağlıyor.

Not: Raquel Habib, Mart 2020'den bu yana, her çarşamba saat 21:30'da zor zamanlarda zihinsel ve duygusal dayanıklılığı geliştirmek üzerine "Hepimiz Bir'iz" adında online grup meditasyonu sunuyor. Dünyanın her yerinden Zoom üzerinden katılabileceğiniz bu toplantılarda meditasyon pratiği yaparak An'da kalmanın yollarını öğreniyor ve mindfulness sohbetleri gerçekleştirebiliyorsunuz.

Eğitimleri, meditasyon tekniklerini ve mindfulness pratiklerini merak edenler Raquel Habib'in web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Yazarın Diğer Yazıları

Dış politikalar uzmanı Ziya Meral: Yeni bir Cumhuriyet mutabakatına ihtiyacımız var

Geçtiğimiz haftaki yazımda AKP seçmeninin tercihini değişimden yana kullanması için "Daha ne olması gerekirdi?" diye bir soru sordum. Bu hafta sizden gelen cevapları derledim ve Kraliyet Birleşik Kuvvetler Enstitüsü (RUSI) ve Avrupalı Liderler Netwörkü kıdemli uzmanı akademisyen-yazar Ziya Meral ile konuştum

Daha ne olması gerekirdi?

14 Mayıs Seçimleri'nin ardından aklımda tek bir soru var. Erdoğan seçmenlerinin değişim istemesi için daha ne olması gerekirdi?

Prof. Dr. Selçuk Şirin: İyi ebeveynlik, çocuğunun geleceğiyle ilgili kararları sandıkta vermekle başlar

Çocuklarım ilk oylarını kullanırken aklıma yazar-akademisyen Prof. Dr. Selçuk Şirin hocamızın bir röportajımızda söylediği "İyi ebeveynlik bilinçli seçmen olmakla, çocuğunun geleceğiyle ilgili kararları sandıkta vermekle başlar. Siyasete karışmıyorsan, siyaset senin çocuğunun geleceğine karışır." lafı geliyor. Tarihi seçime günler kala kendisiyle temasa geçiyor, görüşlerini soruyorum