Ülkede kan gövdeyi götürürken… (İsteyip istemedikleri sorulmaksızın askere alınıp, silah kuşandırılıp, Beytüşşebap'ta ölüm kusan namluların önüne sürülen 10 gencecik yurttaşımızdan ve siyasal çözüme yönelenlerin susturulduğu ve dizginlerin savaşçı şahinleri eline geçtiği anlaşılan PKK cephesinde yine ölüme yollanan sayısını bilmediğimiz genç yurttaşlarımızdan söz ediyorum).
İncelik, hüner, deneyim ve birikim gerektiren dış politikada "yeni Osmanlıcılık" düşleri ile kabadayılık ve "Sünni kardeşliği" gayretine düşenlerin ülkeyi bir felakete sürüklediği… (Egemen ülke Suriye'nin içişlerine diplomatik yol ve yöntemlerle değil silahlı ve bir kesimi açıkça çeteleşmiş gruplar besleyip, yetiştirip, silahlandırıp destekleyerek karışan AKP Hükümetinden söz ediyorum).
İlköğretimi çağdaşlaştırma kılıfı altında neredeyse bebek yaştaki çocukların içeriği devletçe belirlenmiş bir din eğitimine yöneltildiği; imam hatip okullarını ilkokullara indiren bir zihniyetin gemi azıya aldığı…
Dokunulmazlıkların sınırlandırılması kılıfı altında BDP'li milletvekillerinidemir parmaklıklar ardına yollamaya, Kürtlerin siyasal mücadele yollarının taammüden yok edilmeye çalışılan şu günlerde iki gün üstüste T24'den, bir anlamda bizim özel sorunlarımızdan söz etmeyi yeğlemem yadırganabilir.
Amayadırgasanız da hoşgörün e mi ?
Bir kere uzun ve yorucu Çin gezisinden yeni döndüm. Çok uzak ve çok yabancı bir ülkeden, çok yakın ve çok bildik bir ülkeye bir gecede geçivermenin getirdiği uyum zorlukları var. (Tamam abarttım; ama kabul edin ki hiç de fena bir mazeret uydurmadım).
İkincisi T24 bizim için önemliden de öte meslek yaşamımızın başat rengi. Yılda toputopu bir (bende iki) gün ondansöz etmemizi çok görmeyin…
…deyip T24'e geçeyim…
* * *
Aslında bugünkü Tırmık'ın yazılış nedeni çok yalın. Dünkü Tırmık'ta küçük bir paragraf vardı ve ben onu yazıyı yollamadan hemen önce silip attım.
Şöyleydi:
"…Ah siz bizim kendi aramızda T24'ü nasıl eleştirdiğimizi; eksiklerimizi, kusurlarımızı nasıl acımasızca sergilediğimizi bir dinleseniz T24 okumaktan vaz geçer 'Bu haliyle bu e-gazete okunmazmış. Hele düzeltsinler sonra okumaya başlarım' filan derdiniz…"
Türkiye'nin siyasal yelpazesinin hemen her kanadını temsil eden yirmi dört"T24 okuru"nun bizi layık gördüğü övgüleri okudukça o paragrafçığı silip attığım için gün boyu içimde sürekli bir suçluluk duygusu taşıdım.
Kusurlarımızı da eksiklerimizi de biliyoruz. Kusurları neredeyse karın tokluğuna çalışan editör arkadaşlarımızı sürekli fırçalayarak aşmaya çabalıyoruz.
Eksiklerimize gelince…
Bir internet gazetesininkağıt gazetelerden ayrıldığı en önemli yan görsel, sözel ve yazılı medya dallarının tümünü içerebilmesinde. Oysa yazılarla, yorumlarla, analizlerle, fotoğraflarla, videolarla, sesli haberlerle, hareketli grafiklerle donanmış bir internet gazetesi ile T24'ün bu günü arasında epey fark var ve bu bizim içimizi acıtıyor. Kendimizi "Kağıt gazetenin ekrandan okunanını hala aşamadık" diye eleştiriyor hatta suçluyoruz.
Kendi özgün haberlerimizi, dosyalarımızı kotaracak iyi habercileri T24 çatısının altına çekemediğimiz için; ana akım medyada susturulmuş arkadaşlarımızı safımıza katamadığımız için; kamerasını can alıcı noktalara yöneltecek görsel medyadaki hünerli arkadaşlarımıza "Haydi gel" diyemediğimiz için; Türkiye hatta dünyadaki önemli bir konseri ya da sergiyi sesiyle, görüntüsüyle okurlara aktaramadığımız için…
Daha sayayım mı?
Gel gör ki böylesi meslektaşlarla omuz omuza verebilmemiz için onların hiç olmazsa ev kirasını, bakkal borcunu ödeyebilecekleri bir maddi güce kavuşmamız gerek.
Bu ise görünür gelecekte pek zor.
Şimdilik umudumuzu "loto"ya bağladık. Türkiye lotosu (devir ettiyse 3-4 milyon TL), Alman lottosu (bu hafta 11 milyon Euro veriyor), Euromillions adlı Avrupa lottosu (Bu hafta 34 milyon Euro veriyor) filan hepsi oynanıyor. (Tabii Doğan Akın loto oynamadığı için bütün yük benim omuzlarımda. Anlayın artık halimi…)
Neyse…
T24 üç yaşında. Yani henüz bebek. Tamam emekleme günlerini geride bıraktı, yürüyor, hatta koşuyor. Ama yine de hala bebek.
Şunu biliyoruz ve şunu bilin, eninde sonunda biz bu mali zorlukları da aşacağız ve o zaman gerçek bir internet gazetesi olacağız.
Haberiniz ola…