20 Mayıs 2009

Merkez sağ boş mu?

Otak kabule göre Türkiye’de merkez boş ve DP orayı doldurmaya aday olabilir...

Türkiye’de “siyasetin hatıra defteri” Hüsamettin Cindoruk, 1946’da gözlerini dünyaya açan Demokrat Parti (DP), onu izleyen Adalet Partisi (AP), 12 Eylül’den sonra kurulup 2002 seçimlerinde “mevta partiler” listesinde yerini alan Doğru Yol Partisi (DYP) çizgisinin devamı olarak, o yüzden de en başa dönüp yeniden Demokrat Parti adını alan siyasal örgütün yeni başkanı oldu.
Cindoruk’un başkan seçildiği son kongrede en öndeki “protokol” iskemlelerine kurulmuş siyasetçileri, genç kuşaktan birine gösterip aralarında kimi tanıdığını sordum. Gülmeyin, bir tek Esat Kıratlıoğlu’nu gözü ısırdı. “Tansu Çiller’e aşıkmış gibi bakıyordu bu amca” dedi, “Bir de bir yüzme yarışına mı ne katıldıydı da bir yandan öbür yana tarayıp kelini örttüğü saçları aşağı süzülünce çok güldüydüm”.
Ben de güldüm. Esat Kıratlıoğlu’nu hatırlayanınız varsa siz de gülmüşsünüzdür.
Peki ötekiler ?
I-ıh... Delikanlının belleğinde var olanlar bundan ibaret...
Yine güldüm. Delikanlı “mütekait siyaset esnafı”nın toplu fotoğrafını pek kestirmeden tanımlamıştı...
Şimdi oturup “siyasal mevtalar partisi” üstüne keyifli bir Tırmık yazmak vardı. Gel gör ki ajanslara yeni bir “atılım haberi” düştü: Çiçeği burnunda başkan Cindoruk, partisinin en kısa süre içinde ANAP ile birleşeceğini açıkladı.
ANAP’ı hatırladınız mı ?
Abartmayın ama... Şu meşhur ANAP canım. Hani Turgut Özal’ın merkez sağdan “sağın sağı”na kadar akımları kucaklayan, 12 Eylül’ün has evlatlarından şu yamalı bohça parti. Hani 2002 seçimlerinde DSP ve DYP ile birlikte siyasetten kazınan parti...Bu kadar ipucundan sonra hatırlamışsınızdır...
Şimdi oturup birleşme kararı veren iki “siyasi mevta” parti hakkında keyifli bir Tırmık yazmak vardı...
Ama medyamızdaki ağır topların bir çoğu, Cindoruk’un DP başkanı olması ve ANAP’la birleşileceğini açıklaması üstüne ince ağır yorumlar döktürdüler.
Demek ki durum ciddi. Tırmık’ta sululuk yapmaya –en azından bu günlük- hakkım yok.
N’apalım. Kader utansın...
* * *
Hemen herkes DP’nin yeni dönemini “DP merkezde güçlü bir siyasal odak olabilir mi” sorusu bağlamında değerlendiriyor. Yani ortak kabule göre Türkiye’de merkez boş ve DP orayı doldurmaya aday olabilir...
Peki merkez sahiden boş mu?
Soruya “Evet ya da hayır” demeden önce “Peki merkez dedikleri nedir” sorusunu yanıtlamakta yarar yok mu?
Soruya Alman Sosyal Demokrat Partisini (SPD’yi) tam ve kesin olarak merkeze çeken siyasal çizginin temsilcisi Gerhard Schröder, 1998 Nisan’ında Leipzig’de toplanan SPD Kurultayında “veciz” bir yanıt verdi:
“Merkez bir noktadır hanımlar beyler, boyutsuzdur” dedi ve ekledi, “Bu noktanın sağında ve solunda konumlanan iki ana parti vardır: Biz merkez solda SPD ve merkez sağda CDU. Öteki partiler aşırı uçları temsil eder...”
Bu tanımlamaya Alman Liberal Partisi (FDP) itiraz etti, “Merkez biziz” dedi ama pek yankı bulmadı.
Almanların Liberal Partisi galiba haklıydı.
Ama bu tartışmada, en azından bu Tırmık’ta bunun pek anlamı yok. Çünkü Türkiye’de sahici ve siyasal olarak ciddiye alınacak bir liberal parti yok. (Herhalde Besim Tibuk’un Liberal Partisi’ni hatırlayıp “var” demediniz değil mi?)
Alman siyasetçi Schröder’in tanımlamasını veri kabul edersek Türkiye’de “merkez solu” CHP temsil ediyor.
Peki “merkez sağı” AKP temsil etmiyor mu?
Yazıyı uzatmamak için ayrıntılara girmiyorum. Ama “yorum yaz” kutusuna yada doğrudan bana yollanacak e-mektuplarla AKP’nin “merkez sağ”ın en has temsilcisi olduğuna fazla ve içeriğiyle ciddiye alınacak itirazlar gelirse tartışmaya devam ederiz...
Ben sadece Cindoruk’la hareketlenmiş gibi görünen DP hareketinin bir “nafile çaba” olduğuna dikkat çekmek istedim...
Aklı başında adamlar ve kadınlar biri ölünce bunu doğal karşılarlar da partilerin de gün gelip öleceğine niye bir türlü inanmazlar acaba?..

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim