19 Haziran 2021

Mavra keyfin varsa yazılır; oysa benim…

Başlığı okuyunca ardından ne geleceğini anladığınıza eminim. Mavra dediğin mizaha sığınıp kendini de okuru da becerebildiğince keyiflendirmek için yazılır.

Keyfim yok. Hiç yok.

Bugün "mavra" filan yok.

Silaha ve ölüme tapan, ırkçılığın çukurunda debelenen bir katilin gözünün ışıltısını söndürdüğü gencecik bir Kürt kızının ardından kederden ve öfkeden kıvranırken ne mavrası, ne mizahı?

Parmaklarıyla bozkurt işareti yaparak pozlar vermiş, sosyal medyada kendi yayınladığı fotoğraflarında tabancalarla, uzun namlulu silahlarla poz vermiş. Suriye'de Kürt avı için "görev"e koşulmuş, Gaziantep'te silahlı fotoğrafının altına "Görev dönüşü" yazmış birine bir ay önce silah ruhsatı verilmiş. Ne yani "Korkmayın sürekli değil geçici ruhsat verilmiş" filan diye kara mizaha sığınıp mavra mı yapayım?

Bugün "mavra" filan yok.

* * *

Cinayetin hemen ardından, sıcağı sıcağına sosyal medya hesabında "Saldırıda hayatını kaybeden vatandaşımıza Allah'tan rahmet diliyorum. İzmir'imiz huzur kentidir. Bu huzura zarar verecek her türlü girişimin karşısındayız" diyen İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer'le "Her türlü girişimin mi sayın başkan? Özel girişim mi, kamu girişimi mi" diye sorup "cinayeti girişim" olarak nitelemesiyle dalga geçmek, kara mizaha başvurmak mümkün. Ama yakışır mı, değer mi?

Soyer "İzmir'imiz bir huzur kentidir" buyurmuş. Öyle midir sahiden?

Yıllar öncesinden kalma bir fotoğraf belleğimizde halâ taze. Ahmet Türk'ün konvoyunun yolunu elinde taşla bekleyen beli açık, yüreği kapalı genç kadın İzmirli değil miydi? Deniz Poyraz'ı öldüren zihniyetle bu zihniyet arasında derin uçurumlar var mı sizce? İzmir'in "Türk milliyetçiliği"nin kalesi" olduğunu söyleyip bununla öğünen binlerce ve binlerce kadın ve erkeğin varlığını bilmeyen mi var?

Bugün "mavra" filan yok.

* * *

İzmir'den çıkıp İstanbul'a gelelim.

Berkin Elvan çocuğumuzu gaz fişeği ile öldüren polis memuru hakkında 17. Ağır Ceza Mahkemesi "bilerek insan öldürmek suçu"nu işlediğine karar verdi ve 16 yıl 8 ay hapis cezasına mahkum etti.

Sonra…

Sonra tutuklanmasına gerek olmadığına da karar verdi. Osman Kavala, avukat Selçuk Kozağaçlı, barışı savunmaktan bir an bile geri kalmamış Selahattin Demirtaş tutuklu, bir resmi katil tutuksuz.

Haydi gel de mavra yaz.

* * *

Ne yani, bunların hepsine ve daha nicelerine gözlerini yumup, kulaklarını kapatıp "10 bin doları alan siyasetçi kim" sorusunun üstünde tepinmeyi muhalefet belleyenlere dönüp "Yormayın kendinizi. Kestirmeden gidin, 10 bin dolar 'kim aldı' sorusu yerine 'kimler almadı' diye sorun. Daha kolay cevap bulursunuz" diye bir mavra yazsam, bana da size de ayıp olmaz mı?

* * *

Bugün mavra filan yok.

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim