04 Ekim 2013

'Kontrollü gerginlik'

Ben Mithat Sancar'ın yalancısıyım. Yazıya başlık yaptığım söz kümesi meğer bilimsel bir terimmiş..

Ben Mithat Sancar’ın yalancısıyım. Yazıya başlık yaptığım söz kümesi meğer bilimsel bir terimmiş.

Profesör Mithat Sancar, ki “çatışmalara barışçıl çözüm” onun uzmanlık dalıdır, Erdoğan’ın “demokrasi paketi”ne ilişkin bilimsel ama benim bile anlayabileceğim kadar da yalın bir analiz yaptı:

- Paket, Kürt sorunun çözümünde dişe dokunur bir demokratik kazanım getirmiyor. Anlaşılan o ki AKP seçimlere, yerel değil taaa genel seçimlere kadar sorunu çözmek yerine “kontrollü gerginlik” çizgisinde yürüyecek. Genel seçim sonrasında ise “duruma bakacak”…

Yani?

Yani benim anladığım, Kürt sorununa kalıcı bir çözüm getirecek adımlar siyasal bezirganlığın sefil hesaplarına takılabilir…

Mithat Sancar’ın analizi doğruysa, ki bana pek doğru geliyor ve olup bitenler de bu kanıyı pekiştiriyor, evet, bu analiz doğruysa AKP şu hesabı yapmakta:

“Eğer  barış sürecinde bundan sonra atacağımız adımlar seçmenlerimizi bizden uzaklaştıracak, iktidarımızı kaybettirecek, en azından zayıflatacak sonuçlar doğuracaksa o adımları atmayacağız…”

Yani terazinin bir kefesinde akan kanları durduracak, Türk ya da Kürt, gencecik yurtaşlarımızın ölmeyeceği barış, öteki kefede yıllar yılı milliyetçi önyargılarla beslenmiş Türk seçmen kitlesinin tepkileri…

Bu terazi barış değil ölüm tartar...

2013’ün bitmesine ikibuçuk ay var. Ardından yerel seçim, cumhurbaşkanlığı seçimi gibi gerginlik yaratmaması mümkün olmayan siyasal yarışlara sahne olacak koskoca bir 2014. Ondan sonra 2015’in ilkbaharında mı, sonbaharında mı yapılacağı henüz belli olmayan genel seçim var.

Bu kadar uzun süre için PKK’nin gerillaları Kandil’in kışında, ardından yazında, sonra yine kışında; henüz sınır dışına çıkmamış gerillaları ise –mesela- Cudi’nin koyaklarında soğuktan titreyip, sıcaktan kavrularak uslu uslu bekleyecekler mi ?

Beklemeliler mi ?

Bu onlardan istenmeli mi ?

Tamam şiddeti siyasal mücadele yöntemi olarak benimseyen her türlü siyasal harekete temelden, ilkesel olarak karşıyım ve bunda yalnız değilim. Ülkenin seçkin aydınlarından sokaktaki insanlara kadar çok geniş bir kesim de siyasetin şiddetten, siyasal mücadelenin silahlardan arındırılmasını benimsiyor.

Ancak “Seni silahlardan arındıracak demokratikleşme adımlarını ben epey sonra, o da oylarımı düşürmeyecekse atacağım” demek, “Sana savaş dışında seçenek bırakmıyorum”un başka sözcüklerle söylenmesinden başka nedir ?

Son paragraftaki sorunun doğru, yerinde ve haklı bir soru olduğu kanısındayım.

Ancak ünlü “paket”  açıldıktan sonra mesleğimizi iktidarın yapıp ettiklerine “Pek güzel buyurdunuz… İsabet ettiniz…Allah sizi başımızdan eksik etmesin” cıvık edebiyatına indirgeyen yazıları,haberleri, başlıkları okuduktan sonrabu sorunun pek cevap bulacağını da sanmıyorum.

Çok mu kötümserim ?

E birileri bana iyimser olmam için inandırıcı, ciddiye alınabilecek bir şeyler söylesin öyleyse…

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"