03 Kasım 2021

“Irak’ta savaşa hayır” günlerini unuttuk mu?

Bu ülke benzer bir karabasanı bundan 18 yıl önce de yaşadı.

CHP,  HDP,  Saadet Partisi savaş tezkeresine “Hayır” oyu verdiler.

İyi oldu.

Ama unutmayalım. Savaş tezkeresi AKP – MHP – İyi Parti oylarıyla kabul edildi.

Evet, CHP MYK’sında tezkereye “evet” deme suçunu işlemeye yatkın, Türk milliyetçiliğini solculuk gibi satmakta hünerli, siyasal bilinçleri “devlet tapıncı” ile kirlenmiş kesimler ağır basmak istediler ama aynı CHP’nin içinde “savaşa hayır – barışa evet” demeye, sosyal demokrasinin temel ilkelerini savunmaya kararlı kesimler partilerini bu yanlıştan uzak tutmayı başardılar.

CHP savaş tezkeresine “hayır” dedi.

Ama bir kez daha vurgulayacağım: Savaş tezkeresi AKP – MHP – İyi Parti oylarıyla kabul edildi.

Türkiye’nin güney komşusu Suriye’nin kuzeyindeki Kürt bölgesine askeriyle, tankıyla, topuyla dalmasının “yasal kılıfı” sağlandı. Sadece ve sadece Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetkisinde olan savaş kararı tek adamın iki dudağı arasında artık. Ülke yönetiminde, ekonomide, dış politikada fena halde çuvallamış AKP Reisi, partisinin (aslında sadece kendisinin) iktidarını ancak savaş çığlıkları ile beslenmiş, hamasetin doruğuna ulaşmış bir fetih zaferi(!) masalıyla koruma hesabına yönelmiş gibi.

Yok canım, ne ABD ne Rusya buna izin verir. Hem Rusya hava sahasını da kapattı. Hava desteği olmadan askeri harekât yapılmaz” gibi uzman askeri stratejist havalarına girip iyimserlik saçanlara kulak verip kulağımızın üstüne yatabilir miyiz?

*   *   *

Bu ülke benzer bir karabasanı bundan 18 yıl önce de yaşadı.

Daha sonra kimileri itiraf edilmiş, kimileri açığa çıkarılıp savaş çığırtkanlarının suratına çarpılmış yalanlar dünya kamuoyunun tepesine sağanak gibi indirildi. Birleşmiş Milletler’den istedikleri kararı çıkaramayan ABD ve müttefikleri “Uluslararası toplum” diye olmayan bir örgüt icat ettiler ve Irak’a çullanmaya karar verdiler.

Türkiye’nin payına da “uluslararası toplum” askerlerinin toplarıyla, tanklarıyla, savaş uçakları ile Türkiye topraklarını kullanmalarına izin vermek ve savaşa TSK birlikleri ile katılma ödevi düşmüştü.

1 Mart 2003 günüydü. Türkiye Büyük Millet Meclisi Irak’a asker gönderilmesine ilişkin “tezkere”yi oyladı.

Tezkere kabul edilmedi.

O günlerde de AKP’nin “Reis”i olan, ancak milletvekili olmayan Tayyip Erdoğan küplere bindi. NATO “terbiyesi” almış, NATO okullarında yetişmiş generaller de küplere bindi. Medyada ağır top sayılan kimi meslektaşlar da küplere bindi.

Onlar küplere binedursun, bu ülkenin demokratları, barışçıları, sosyalistleri, komünistleri, sosyal demokratları 2002 yılının neredeyse tamamını 2003’ün ilk iki ayını “Irak’ta savaşa hayır” sloganı altında alanlarda, salonlarda, toplantılarda, panellerde, mitinglerde, TBMM önünde, TBMM içinde geçirmiş, yorucu ama alkışlanası ve çok etkili bir barış hareketi yaratmışlardı.

Tezkere kabul edilmedi ve demokratlar, barışçılar, sosyalistler, komünistler, sosyal demokratlar 1 Mart 2003 akşamı o büyük, o yaygın, o inatçı direnişin zaferini birbirlerine sarılarak, kendilerini alkışlayarak kutladılar.

*   *   *

18 yıl sonra Türkiye’nin demokratları, barışçıları, sosyalistleri, komünistleri, sosyal demokratları yine bir zorlu sınav eşiğinde.

Suriye’nin kuzeyinde atalarının, dedelerinin, ninelerin doğduğu o kadim topraklarda yaşayan kadim bir halka ölüm ve yıkım getirecek bir askeri harekâta karşı çıkmak ve bunu inatla, korkmadan sürdürmek yurttaşlık ödevimiz değilse, yurttaş olarak ödevimiz nedir?

CHP’nin hayır demesini sağlamakta bizim tuzumuz oldu” diye öğünüp, kendimizden hoşnut, tribünde oturup çekirdek mi çıtlatacağız?

Yaşı uygun olanlar “Irak’ta savaşa hayır” diye kükreyerek alanların, salonların dolduğu günleri hatırlasın. Yaşı tutmayanlar hatırlayanlara sorup öğrensin...

Savaşçı çözümleri duraksamaksızın reddedip, bunun çözüm değil ölüm olduğunu bıkıp usanmadan haykırıp yine alanları, salonları doldurmamız gereken günlerdeyiz.

Tersi suça ortak olmaktır.

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"