Gündem bencileyin günlük yazanların avuçlarını kaşındıracak, klavye tuşlarını keyiften titretecek kadar sıkı, yoğun ve keyifli.
Mesela şu Türkiye’nin mozaiği listesine kim katkıda bulunmak istemez? Başbakanın AKP kongresinde dile getirdiği listeye katkı yapan yapana... Katkı yapmayanlar da “Şu var da şu niye yok” sorularıyla konuyu mayalandırmaktalar... Baskın eniştem bile katkı yapmış, Deniz Kızı Eftelya ile Türkçülüğün büyük ideologu Moiz Kohen’i de listeye önermiş. (Baskın Oran yıllar önce Ege’den, Bodrum’dan kız istedi, verdik, everdik. Ben de saf kan Egeli olduğumdan, kendisi o gün bugün benim “eniştem” olur)
Gel de şimdi şu mozayik muhabbetine boylu boyunca katılma....
Ama...
AKP ile aynı günlerde toplanan DTP kongresinden çıkan en önemli mesaj “Muhatap İmralı ve Kandil’dir” oldu. “E peki öyleyse DTP ne ve niye var” sorusunu sorup dost acı söyler misali tırmıklamak vardı...
Ama...
Daha dört beş benzer paragraf yazar, sonunu “ama” diye bağlardım...
Ama...
İki gün önce güzelim Marmara Adasını nemli gözlerle geride bırakıp İstanbul denen hoyrat ve berbat kente döndüm. Döner dönmez de şifayı kaptım.
İki gündür yorgan döşek, salya sümük dolanmakta, daha doğrusu sürünmekteyim. Sokakta kağıt mendil satan çocuklar bilse evin kapısında kuyruğa girerler ve ellerindeki bütün malı tüketirlerdi...
Bu durumda bu yazının burada bitmesi gerektiğine okurların da ikna olduğunu varsayıyorum. Zaten biraz daha uzatırsam nezle, grip mikropları onlara da bulaşacak. İyisi mi burada bitireyim.
Şimdi ben yine yatağa, siz de T24’ün öteki yazılarına...