04 Kasım 2009

Eğitim mi? Al Sana Eğitim...

Baştan pazarlık. Bu yazıyı internet üstünden izlediğinize göre ilettiğim linki tıklayabilir, o videoyu izleyebilirsiniz.

Baştan pazarlık. Bu yazıyı internet üstünden izlediğinize göre ilettiğim linki tıklayabilir, o videoyu izleyebilirsiniz. Eğer buna yapmayacaksanız ya da yapamayacaksanız, bu Tırmık’ı okumaktan vazgeçin.
Belki içinizde bu video-röportajı daha önce izleyenler vardır. Olsun, ben izlemeyenlerin de izlemesini istiyorum. Hem zaten daha önce izleyenler de bir kerre daha bu videoyu seyredip “ülkenin hali” üstüne bir kerre daha kederli düşüncelere dalarlar.
Şimdi lütfen yazıyı bir yana bırakın ve şu linke “tıklayıp”  ya da internet tarayıcınızın adres çubuğuna kopyalayıp sonuna kadar, (evet sonuna kadar) sabırla izleyin... (Yaşasın internet medyası!..)
http://www.akilli.tv/video/295247/yurdum-insani-saka-gibi-ama-degil.aspx
Tamam mı? İzlediniz mi?
Her birinden tek tek söz edebiliriz ama gelin kestirmeden gidelim ve en son konuşan, “yüksek fikirlerini” büyük bir ciddiyetle bizlere ileten o kara gözlüklü delikanlıyı konuşalım.
O çok bilmiş ve  bildiklerinden çok emin delikanlı büyüyünce belki gazeteci olacak, ama habercilik gibi “adi” bir  mesleğe itibar etmeyecek ve kesinlikle “köşe yazarı” olacak.
Belki bu kadar enayi olmayacak ve siyasete atılacak ve bir partimizden (herhangi bir partimizden) seçilip milletvekili olacak. Kanunlar yapacak...
Belki bunların hiçbirini olmayacak ve “Tarih öğretmeni” kalacak ve senin ve benim yani  bizim çocuklarımıza tarih öğretecek...
Çocuğunuzun bu öğretmenden eğitim almasını ister misiniz?
Niye?
Baksanıza, o okumuş, yazmış, eğitim merdiveninin epey üst basamaklarına tırmanmış, hatta toplumda “aydın” olarak nitelenmeyi hak etmiş; sürü psikolojisiyle davranmayan, oyunu  yanlış partilere vermeyen örnek bir yurttaş...
*    *    *
Bana gelince...
Ben bu harikulade zeki, buluşlu, bilişli video röportajı üreten “amatör” gazetecileri gidip alınlarından öpmek istiyorum.
Onlara bakıyor ve umutlarımı çiçeklendiriyorum. Bayrağı, düşürmemeye çalıştığım bayrağı onlara devrebilecek olmanın mutluluğunu ve kıvancını yaşamak istiyorum.
O çocuklar, o fırlama, o zekâ dolu genç “gazeteciler” şeriatçı mollaları da, darbeci askerleri de öyle bir püskürtürler ki...
Öyle bir püskürtürler ki ben, “genç gazeteciler”in yaşlı, bezgin, yorgun bir abisi (Yok amcası; yok, yok dedesi) olarak kendimi sahiden emekliye ayırıp Marmara Adası'nda gönül rahatlığıyla, “Memleket bu halde, sense burada keyif çatıyorsun Aydın Efendi” gibisinden bir suçluluk duygusuna kapılmaksızın balığa çıkarım.
Marmara Adası'nın denizi verimlidir. Aşağıya “İzmarit istiyorum bugün” dedin mi, iskorpitler, işkinalar, lapinler, istavritler, sarıkanatlar, kraçalar kenara çekilir, çaparinin iğnesine sadece izmaritler üşüşür.
İzmaritleri alır, tulum çıkarır, tavada az una bulanmış olarak kızartır; bardağımı Avşa şaraplarından biriyle doldurur, izlediğiniz o videoyu üreten gencecik ve çok akıllı ve çok “fırlama” genç gazetecilere güvenip, yorgun, bezgin ve yaşlı ben artık keyif çatabilirim.
Umudum o çocuklarda...

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"