25 Şubat 2019

Bunu yetiştirmişler, bu da yetiştiriyor...

"Korktunuz mu? Ürktünüz mü? Korkun. Ürkün. Durum sahiden korkunç ve ürkünç..."

Adı Selman Öğüt.

Hukukçu(imiş). Hem de akademisyen bir hukukçu(imiş). Medipol Üniversitesi'nde Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalında öğretim üyesi(imiş).

Google Hazretlerine göre lisans, yüksek lisans, doktora gibi akademik basamakları kısa sürede tırmanmış. Şimdi yardımcı doçent. Medipol Üniversitesinde hukuk öğrencilerine ders veriyor, onları hukukçu olarak yetiştiriyor...

Eğer onu bazı TV'lerdeki tartışma programlarından hatırlamıyorsanız bile bir kaç gün önce (22 Şubat) seyrettiği bir TV programında dinlediklerine dayanarak attığı bir tweet yüzünden hatırlarsınız.

Hukuk öğrencileri yetiştiren yardımcı doçent Öğüt, tweetinde önce TV'de dinlediğini özetliyor:

"Dün akşam Turgay Güler'in Sıradışı Programında konuşulanlar: "İstanbulun her ilçesinde her gün ortalama 250 hırsızlık vakası oluyor. Çoğunu bu işi meslek edinenler yapıyor. 40 defa yakalanan var..."

Ardından çözümü patlatıyor:

"...Elini keselim deyince de insan hakları diyorlar. Evine girilenler hayvan sanki!?"

Korkmayın, salt bu adamcağız üstüne bir Tırmık yazacak değilim. AKP medyası dışı medyada söylenecek olan hemen her şey söylendi.

Keza "Adam 1984'de Mekke'de doğmuş ve o gün bugündür kafası doğduğu yerde kalmış" gibi dalga geçen cümleler filan da döktürecek değilim.

Bence durum yardımcı doçent Selman Öğüt'ü bir zihniyetin simgesi olarak ele alıp bazı sonuçlara varmaktan çok ama çok daha vahim.

*   * *

Selman Öğüt bu ülkenin bir vakıf üniversitesinde hukuk eğitimine başlamış, devamını bir kamu üniversitesinde getirip akademik dünyaya ayak basmış. Yani hukuk eğitimi sürecinde o "hırsızlık edenin eli kesilmelidir" diyeceği bir hukuk kültürü (Hukuk kültürü?)  ile yetiştirmişler. 2021 yılında 1400 yıl öncesi Arap çölünün kısas kuralını savunacak bir hukuk kültürü ile...

Kanımca Selman Öğüt bir istisna değil. "Üretim hatası" denir ya, ona benzer bir "eğitim hatası" da değil. Vakıf ya da kamu üniversitelerimizin hukuk fakültelerinde aynı hukuk donanımına ve zihniyete sahip Selman Öğüt'ler yetiştiriliyor. Yani kusuru onda değil, onu yetiştiren artık yüksek lise bile denemeyecek üniversitelerimizde uygulanan eğitim sistemi ve sürecinde aramak gerek.

*   * *

Gelelim daha vahimine...

Selman Öğüt'ler bugün bu ülkenin üniversitelerinde gencecik öğrencileri hukukçu olarak yetiştiriyorlar.

İşte asıl ürkütücü gerçek bu.

Bu üniversitelerin hukuk fakültelerinde Selman Öğüt'lerin "rahle-i tedrisi"nden geçmiş yeni hukukçular çıkıyor ve onlar avukat olarak, hele hele savcı ve yargıç olarak bu ülkede yargı erkinin basamaklarında yer alıyorlar ve adalet arayanlara cevap verme yükümlüğü üsteniyorlar.

Son dönemde kavranması güç, çağdaş ve evrensel hukukun hiç bir yerine sokulamayacak yargı kararları işte buralardan çıkıyor.

Tecavüz edilen küçücük çocukları değil, bıyıklı tecavüzcüleri kollayan, küçük hırsızların elini kesip, büyük hırsızları kollamayı öneren, siyasal İslam'a muhalefet edenleri peynir etmek yer gibi ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum ediveren bir yargı erki işte böyle yetişmiş hukukçuların elinden ve dilinden ve zihniyetinden çıkıyor...

*   * *

Korktunuz mu? Ürktünüz mü?

Korkun. Ürkün.

Durum sahiden korkunç ve ürkünç...

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"