Yeni bir hafta başlıyor. Neler getireceğini bilmiyoruz. Ama mesleği gazetecilik olanlar yine de kaygıyla ürperiyorlar. Çünkü epey bir süredir, her başlayan hafta yeni, suratımızda tokat gibi patlayan haberlere, olayla gebe olarak geliyor. Hafta sonlarını görece sakin geçiriyoruz. Günü ve akşamı süper ligde kim kimi yendi, kim kime nasıl takıldı muhabbeti ile, gece saatlerini ise bitip tükenmez futbol geyikleri ile epey huzur içinde tamamlıyoruz. Ardından “yeni” hafta başlıyor ve haber fırtınasında kuru yaprak gibi bir o yana, bir bu yana savruluyoruz...
O yüzden bu haftaya olabildiğince “hazırlıklı” girmeye niyetlendim. Şimdiden olası gelişmelerle ilgili bir takım notlar aldım. Biraz karman çorman oldu. Ama olsun, zaten memleket de karman çorman...
* * *
Şu Fatma Cengiz’i en başa not edeceğim. Tuncay Güney’den sonra bu kadıncağız da başımızı epey ağrıtacağa benziyor. Hakkında bilinen de söylenen de karman çorman.
Köylüleri onun için ilkokulu bile bitiremediğini söylüyorlar. DHA ise Kayseri’de yerel gazete ve dergilere “Asena Öztürk” adıyla yazılar yazdığını bildiriyor. Biliyorsunuz, Asena, söylenceye göre Türkleri Ergenekon’dan çıkaran dişi kurdun adı. Yani pek münasip bir takma ad.
Ancak Kayseri Gazeteciler Cemiyeti’nin Başkanı Mustafa Cengiz’in karısının adı da Fatma Cengiz. O yüzden Fatma Cengiz haberleri iyice karman çorman oldu. Örneğin gazetelerde basılan bir fotoğraf var. Hafif çekik gözlü, Ortaasya kökenlerini yüzüne yansıtmış bir kadın fotoğrafı. Ama bu hangi Fatma Cengiz’in fotoğrafı çıkaramadım. Sizin de çikarabildiğinizi sanmıyorum.
Sonra kaza geçirip hafızasını kaybettiği için cezası Cumhurbaşkanı (Sezer) tarafından affedilen özel harekat elebaşılarından İbrahim Şahin ile bu kadın arasında geçen telefon görüşmeleri var. Malum ülkemizde telefon görüşmeleri artık bir şekilde birileri tarafından mutlaka kayda alınıyor. O yüzden konuşulanları da ayrıntısıyla biliyoruz. Dinlediklerimize göre ya İbrahim Şahin sahiden hafızasını da, aklını da epey yitirmiş; bir kadıncağızın kafayı bulduğu bir kuklaya dönüşmüş yada...
Yada’sını geçelim. Çok karışık. Ben ki birinci sınıf casusluk yazarları olan John Le Carreé ve Frederick Forsyth’ın bütün kitaplarını okumuşum; ı-ıh bu Fatma Cengiz adı altında yatan “ali cengiz oyunu”nu kavrayamıyorum.
Belki bu hafta (olmazsa sonraki haftalarda) Fatma Cengiz’in sırrı da çözülür. Şimdilik not edip geçelim.
* * *
Bir de Yener Yermez çıktı başımıza. Üzeyir Garih’in katili olarak hüküm giyen adam. Askerdeyken kışlasından istediği zaman çıkıp istediği zaman döndüğü anlaşılan Yener Yenmez hapisten gazetelere yolladığı mektuplarla Garih Dosyasının yeniden açılmasını sağladı.
İyi mi etti, kötü mü bilemiyorum. Çünkü işin içine bir yandan Meral (kod) adlı esrarengiz bir kadın ve daha ilginci Da Vinçi romanlarından çıkmışa benzeyen tarikatımsı bir örgüt karıştı. “Tarikatımsı” lafını ben uydurmadım, gazeteler öyle yazdı. Garih’i “tarikatımsı”nın mabedinde törenle bıçaklayıp öldürmüşler; sonra o kadın kışlasına gidip Yener Yermez’i almış; Eyüp’de bir otel odasına tıkmış; orada sevişmişler; ardından Garih’in videoya çekilmiş bıçaklanma görüntülerini izletip, poliste vereceği ifadeyi belletmişler; sonra Eyüp mezarlığına gitmişler; sonra o kadın ve bir adam Garih’in cesedini getirip oraya sırakmış... Üfffff, üff ki üff üfff... Bu kadarına artık “karman çorman” değil “karman karman, çorman çorman” filan denir...
Bu Yener Yermez bize “Yerseniz mi” diyor, yoksa ortada yemesi zor bir gerçek mi var...
Bilemedim. Not edip geçiyorum. Bu hafta, olmazsa gelecek haftalar yine bir şeylere gebe besbelli.
* * *
Bir de Recep İvedik meselesi var. Onu da not edeceğim. Senaristi, başoyuncusu, herşeyi olan zat, Recep İvedik’in bir “halk kahramanı” olduğunu altını çize çize belirtmiş.
Benim bildiğim halk kahramanı, halkı için değeri unutulmayacak bir hüner gösteren, halkının adını yücelten, halkı için yiğitlik, cesaret filan gösterenlere denir.
Recep İvedik’le ilgili okuduklarıma baktım, bir de halk kahramanı kavramını düşündüm.
I-ıh olmayacak.
Kendime kıyıp bu hafta içinde Recep İvedik filmini seyredeceğim. Bakarsınız bir yazı konusu bile olur...
Şimdilik notları burada keselim. Bu kadar not, topu topu bir hafta için yeter de artar...