Kemal Tahir’in ünlü romanı Kurtlar Kanunu’nun ilk sayfasında bir Çankırı halk deyişi yer alır:
Kurtlukta düşeni yemek kanundur...
Olabilir. Doğanın bu vahşi yaratıklarının bu kanuna (aslında içgüdüye) göre davranmalarını anlarız, ayıplamak gibi bir saçmalığa kalkışmayız...
Peki yemek için yıllardır yan yana koştuğu, hatta sürüye önderlik etmekte olan (boz)kurdu düşürmek kanun olabilir mi?
Olabilirmiş. MHP’de olup bitene bakılırsa bu da onların kanunuymuş.
Eh, bence de olabilir. 1970’li yılların ikinci yarısındaki kan göllerinde yaşamış bir gazeteci olarak buna ne şaşarım, ne acırım... Ülkenin en iyi evlatlarını yiyeceklerini birbirlerini yesinler, daha iyi...
Son paragrafa itirazlar gelecek, biliyorum. “Ama düşürenler öteki bozkurtlar değil, MHP’yi barajın altına düşürme komplosunu kuranlar. Mesela Cemaat... Mesela AKP’nin derin devleti... Mesela polis örgütünde yuvalanmış karanlık odaklar... Mesela MHP oylarını CHP’ye yönlendirmek için harekete geçen Ergenekon...” filan denecek.
Ne fark var? Ha bozkurtlar içindeki çeteleşmiş odaklar, ha üst paragrafta saydığım uğursuz güçler, örgütlenmeler...
Al birini vur ötekine
* * *
Bugüne dek bu konuda tek satır yazmadım. Mide bulandırıcı bulduğum ve midem bulandığı için...
Bu siyasal amaçlı, iğrenç ve kalleş it dalaşında acımasızca harcanan kadınlar hep içimi acıttı. Yazarsam bu ahlâksız, bu erkeksi kavganın kurbanı olan kadınlara saldıranlar safında yer tutacağımı düşündüm ve yazmadım.
İyi de ettim.
Hep birlikte tanık oluyoruz. MHP tepelerindeki bir takım adamlar sapır sapır dökülüp siyasetten uzaklaştırılıyorlar. Bu itiş kakışta üstü örtük de olsa cümleler okuyoruz:
- Ankara’nın XXX semtindeki o kadın öğretmen XXX okulunda... Kıza aldığı jeep’in plakasında kızın adının başharfleri var: XXX... O liseli kız Yozgatlı yoksul bir aile olan “XXX”lerin kızı... Kaçamak yaptığı kadın Ankara’da XXX kurumunda üst düzey sekreter olan XXX...
Benim XXX diye geçtiklerim internette açıkça yazılıyor.
* * *
Şimdi soralım: Herifler siyaseten kovuldular, anladık. Peki o kadınlar ? Onların hunharca çiğnenmiş onurları? Kimi üç kuruş elde edebilmek için fuhuş sınırında ilişkilere girmiş, kimi belki de o erkeğe içten yakınlık duymuş, belki aşık olmuş, belki cinsel özgürlüğünü kullanmış. Şimdi ise erkekler dünyasının kurtlar sofrasında hırpalanıyor, aşağılanıyorlar. Erkek kurtlarca vahşice parçalanan, düştükleri için yem olan, yemek olan asıl onlar değil mi ?
Yine de yazmayabilirdim.
Eğer istifa eden MHP’lilerden biri olan Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ekici’nin avukatı aracılığıyla dün yaptığı açıklama olmasaydı...
Açıklamadan aktarıyorum:
“...Görüntüleri yayınlanan mağdure, müvekkilimin imam nikahlı eşi olup, bu durum ilgileri tarafından bilinmektedir. Müvekkilim ilk gün yaptığı ‘alnım açık, yüzüm pak’ açıklamasıyla bunu kastetmişti...”
Allah aşkına bu adamlar bizleri salak filan mı sanıyor?
Madem alnı açık yüzü pak idi o istifa niyeydi ?
Yoksa Cumhuriyetin 88. yılında bir milletvekilinin ‘imam nikahlı bir eşe sahip olması’nın utancı mı bu istifayı getirdi?
Peki Ekici’yi istifaya götüren utancı anladık (aslında anlamadık ama yine de anladık) diyelim, geri kalan 9 MHP’li niye istifa etti ?
Haydi onların da imam nikahlı, bilmem ne nikahlı filan gibi gerekçeleri var diyelim (Aslında niye diyelim; niye bu kepazeliğe anlayarak ortak olalım?)...
Peki, şu anda internette ve siyasi kulislerde, ülkücü bozkurtların sofralarında, cıvık erkek kahkahaları arasında sürüp giden tahmin yarışında, “O görüntülerdeki karı var ya işte onun adı... O Genel Başkan Yardımcısının ş’aptığı karı var ya işte o XXX’in nikahlı karısıdır biliyon mu” diye başlayıp süren cümlelerle meze yapılan kadınların çiğnenen onuru ne olacak? O utanç kimin hesabına yazılacak? Sadece o görüntüleri çeken aşşağılık çetelerin mi, yoksa o erkek sürülerinin tümüne mi ?
Öğğğkkk!.. Baksanıza yine midem bulandı... En iyisi bu yazı da burada noktalansın.