Eğer yetiştirebilirlerse "Demokratikleşme paketi"ni Cuma günü bizzat Başbakan açıklayacak…
Haberin başlığı bu kadardı ve bence haber de bundan ibaretti ve bu kadarı bile içime sıkıntılar basmasına yetti.
Sizi de sıkıntı bastı mı ?
"Ne bitmez tükenmez, bir türlü çıkmaz demokratikleşme paketiymiş bu" dedirtti mi ?
Bana dedirtti.
Tamam pakette toplumun Kürt siyasal hareketi dışında kalan kesimlerini de ilgilendiren "bir şeyler" varmış.
İyi.
İyi de yangın bacayı sarmak üzere. Kandil kendini aldatılmış hissediyor. Çekilme tamamen bittikten sonra AKP fetbazlarının dönüp “Nanik” yapması olasılığını akıllarından çıkaramıyorlar.
Doğrusu bu güvensizliği beslemek için AKP Hükümeti, hele hele hükümetin başı bugüne dek elinden geleni ardına koymadı.
Anadilde eğitim mi ?
Asla olmaz!
Terörle Mücadele Kanununda değişiklik yapılarak eline silah almamış Kürt siyasetçileri bile dört yılı aşkın süredir hapiste tutan, KCK davası bağlamında binlerce Kürt’ün bu “rehin alma” işleminden kurtarılması mı ?
Yoooo. Yargı bağımsızdır; yargının işine karışmayız…
(Bilmiyor muydunuz? Yargı bağımsızmış. Hani haberiniz olsun…)
Anayasa’da etnik kimlik vurgulu ulus tanımını değiştirmek mi ?
Valla zor be !..
Türkleştirilen belde adlarının aslına döndürülmesi mi ?
Ayrıntılı bir çalışmayı gerektiyor. Kimi Kürtçe, kimi Ermenice, kimi Arapça, kimi Rumca… Nihayet Türklerin de hassasiyetini gözönüne almak zorundayız di mi ?
Bu saydıklarım özellikle Başbakan tarafından geçtiğimiz Newroz’da Öcalan’ın "Artık silahlar değil fikirler ve siyaset konuşacak" demesiyle ilk önemli adımın atıldığı genel kabul gören "barış süreci" başladıktan sonra ve sık sık dile getirildi.
E peki yarın açıklanma ihtimali olan "demokratikleşme paketi" bu sayageldiğim adımları içermeyecekse; anadili özgür bırakacak, anayasal yurttaşlığı gerçekleştirecek, TMK denen berbat yasayı çöp sepetine atacak bir içerik taşımayacaksa Kürt siyasal hareketinin boynunu büküp "Ne yapalım kaşığında çıkanı yiyeceksin. Demek bu kadarı ile yetinip şükretmemiz gerekiyormuş" demesini bekleyen var mı?
* * *
Sezebildiğim, sözüne güvendiğim Kürt siyasetçilerle konuşmalarımdan çıkardığım kadarıyla Kürt siyasal hareketi "yeniden silahların diline dönmeyi" düşünmüyor, istemiyor.
Ancak silahların dilinden başka ve demokratik direniş olanak ve yöntemleri olduğunu da iyi biliyorlar.
Yani AKP’li siyaset esnafı aslında bir karar arifesinde.
Ya demokratikleşyme paketini bir oyalama, "Yersen hemşerim" dayatması olmaktan çıkarıp Anayasal yurttaşlık, anadilde eğitim ve TMK denen ucube yasanın çöpe atılmasına gidecek kararlar ablacaklar ya da…
Ya da vakit varken biber gazı, toma suyu ithalatını için kolları sıvayacaklar.
Yani ortada bir seçme, bir tercih zorunluğu var ama bu Kürtlerin değil AKP’nin ve onun kükremeyi pek seven ve marifet sanan liderinin omuzlarında…