11 Şubat 2021

Aşı kâr getiren bir yatırım olunca…

Gitgide genişleyen "yatırım alanı"na dönüşmüş sağlık hizmetlerinin yani ticarileşmiş tıbbın, yani tıbbın ticarileşmesi'nin anlamı nedir? Mutluluk mu, ölüm mü?

Tek yazıya sığdıramadım, bugün devam edeceğim. O yüzden zorunlu bir hatırlatma da yapacağım.

Dünkü Tırmık'ta iki eski arkadaşla sohbetimden söz etmiştim. Biri kuzey Ege'de bir kıyı kasabasına yerleşmiş, İstanbul'da babadan kalma evi satmış; parayı bankaya yatırmış ve bankanın verdiği yüzde 15 faizle her ay "hayatında görmediği kadar" parası olan bir eski meslektaştı. Öteki ise Frankfurt'tan bir taksi şoförü arkadaşımdı. O da artık Türkiye'ye sadece tatile geliyor, birkaç hafta kalıyor o birkaç haftayı güney kıyılarında lüks bir otelde geçiriyordu. Mersin'deki dairesini de, Didim'deki yazlığı da satmış, parayı Euro'ya çevirmiş ve Korona aşısını bulup üreten, bu yüzden de hisse senetlerinin değeri patlama yapan Biontech şirketinden hisse almıştı. Sohbette keyifle vurgulamıştı:

- Aşı işi çok kârlı abi…

Hisse senedi ya da banka faizi gelirleri ile artık hiç üretmeden (gençliklerinde hatta yaşlılıklarında çok çalışmış, çok üretmişlerdi) keyifli bir emekli hayatı yaşıyorlardı.

Dünkü Tırmık sohbetten Marksizmin, kapitalizme yönelttiği en temel eleştirilerden birine sıçramış, sahibi oldukları hisse senetlerinin kuponlarını keserek refah içinde yaşayan "asalak sınıflar"dan söz edip sormuştu:

- Peki tüm yaşamlarında su katılmamış birer emekçi olan iki çulsuz arkadaşımı asalak sınıfların birer üyesi gibi mi görmeliyiz?

Kendi soruma kendim "evet ve hayır" diye cevaplamış ve devamını bugüne bırakmıştım.

Çok uzun bir hatırlatma oldu, ama ilk Tırmık'ı okumayanlar için galiba zorunluydu.

Hoşgörün ve buyrun...

* * *

Korkmayın. Marksizmin sermaye hele hele finans sermayesi (bankalar, fonlar) üstüne derin ve 150 yıldır kapitalizm savunucularının göğüslemeye çabaladıkları ve başaramadıkları analizlerine, öldürücü eleştirilerine girecek değilim. Bu hem benim haddimi aşar, hem de bir gazete yazısında olmaz. Ben yalın bir soruyu tartışmak istiyorum. Sahiden çok yalın:

- Aşı üretimi kârlı bir iş olabilir mi?

Haydi bu yalın soruyu biraz daha genişletelim:

- Sağlık hizmetleri kâr getiren bir iş alanı olabilir mi?

Ne dersiniz ?

Sohbet ettiğim eski arkadaşlarımdan biri Biontech şirketinin hisselerini satın almış ve iyi gelir elde ediyordu.

İki Türk bilim insanının buldukları Covid-19 aşısı Biontech firmasını bir anda parlatmış, hisseleri çok kısa sürede 6 (belki de şimdi 7 - 8) kat artmıştı. İlaç sektöründe Amerikan devi Pfizer ile bu aşı bağlamında ortaklık kurmuşlar ve alabildiğine hızlı ve çok Covid-19 aşısı üretiyorlar.

Hızlı ve çok... Mümkün olduğu kadar çok hızlı ve çok aşı. Çünkü "pazar"da rekabet sert. Çin aşısı, Rus aşısı, başka bir Amerikan aşısı, İngiltere'nin aşısı da pazardan pay kapma yarışında. Biontech onlarla yarışta geri kalmamalı. Hatta elde ettiği ünü (iki bilim insanının Time, der Spiegel'e kapak, pek çok TV programına konuk olmalarından kaynaklanan ünü) kullanarak ipi sürekli önde göğüslemeli?

Neden?

Çünkü kapitalizmin temel yasası bu: Kâr, mümkün olduğu kadar çok kâr…

* * *

Öteki sohbet arkadaşımın durumu da çok farklı değil. Parasını yatırdığı ve aldığı iyi faizden mutlu olduğu banka özellikle sağlık sektörüne yatırım yapan ya da o sektöre iyi koşullu krediler açan bir banka. Hani şu 5 yıldızlı hotel konforu sunan ve tedavi sonrasında 5 yıldızlı otelleri kıskandıracak bir fatura sunan hastanelerden, hastane zincirlerinden söz ediyorum.

O da farkına bile varmadan artık kâr getiren bir sektöre dönüşmüş sağlık alanının finansmanına katkıda bulunuyor ve elde edilen yüksek kârlardan payına düşen -kendisine göre- "yüksek" bir faiz geliri elde ediyor. Ancak yarın hastalanırsa ve iyi sağlık hizmeti almak isterse o hastanelerden birine gidecek ve aldığı faizlerin katbekat fazlası bir fatura ödemek zorunda kalacak.

"Ticarileşmiş tıp" ve kâr getiren ticari işletmelere dönüşmüş hastaneler bir gelişmişliğin bir göstergeleri mi? Yoksa kapitalizmin, özellikle finans kapitalizminin pençesine düşmüş sağlık hizmetlerinden mi söz ediyoruz?

Ülkede işsiz, aşsız kalmış milyonlarca ve milyonlarca yoksul, yeryüzünde yoksul ülkelerin (meselâ Bengladeş, meselâ kara Afrika'da Çat, Ruanda, Etyopya, Eritre, meselâ Peru, Nikaragua vb.) milyarlarca yurttaşı için finans sermayesinin gitgide genişleyen "yatırım alanı"na dönüşmüş sağlık hizmetlerinin yani ticarileşmiş tıbbın, yani tıbbın ticarileşmesi'nin anlamı nedir?

Mutluluk mu, ölüm mü?

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim