26 Haziran 2024

"Siz Türkler İstanbul'u fethetmişsiniz ama henüz yerleşememişsiniz" sözüne itirazım var

Geçenlerde Kanal İstanbul hattının bir kısmında bisiklet sürdük. Ortalıkta henüz kanal yok ama "Kalan İstanbul" köylerinde dehşetli bir inşaat faaliyeti var.  Meralar, çayırlar, tarlalar, dereler, otlaklar yok ediliyor

Geçen Cumartesi (22 Haziran) İstanbul'un farklı yerlerinden yola çıkan dört bisikletli Sazlıbosna köyünde buluştuk.

Sazlıbosna, bir zamanlar, Kırım Savaşı (1853-56) sonrası iskân edilen Kırım Tatarları ve leylekleriyle ünlüydü. Son yıllarda daha çok distopik Kanal İstanbul projesiyle gündeme geldi.

Geçen yaz, İstanbul'un barajlarında derin (!) bir su sorunu varken adını köyden alan baraja gelmiş, izlenimlerimizi T24 okurlarıyla paylaşmıştık.

Nazar değmesin, bu yıl barajda su seviyesi iyi görünüyordu. Hacı leyleklerin de keyfi yerindeydi. Sabahın kör vaktinde selamımızı bile aldılar. 

* * *

Bu moralle Sazlıbosna'dan Çilingir köyüne çıktık. Kehribar başaklı tarlaların arasından geçip Dursunköy'e indik.

Mola verdiğimiz Dursunköy yine hoştu. Ahalisi her zaman olduğu gibi konuksever, çayları yine lezizdi.

Buralara ilk kez gelmiş olan Mesut bizden daha keyifliydi. "Buraların İstanbul olduğuna inanmak çok zor" diye hayranlığını ifade edip duruyordu.

Gürtunç, Burak ve ben birçok kez geldiğimiz için manzaraya, dokuya, kokuya aşinaydık.

Aşina olsak da hayranlığımız bakidir.

İstanbul köylerinin hepimiz için, şehir için paha biçilmez yerler olduğunun farkındayız.

Lakin bu farkındalık yoğun bir tedirginlikle yüklüdür.

Zira Küçükçekmece gölünden başlayarak, Karaburun/Yeniköy'de son bulan Kanal İstanbul projesi hayata geçerse buralar yok olup gidecek.

* * *

Malum, bir süredir iktidar projeden pek bahsetmiyor. Son yerel seçimlerde, Murat Kurum, adını dahi anmadı. Kanal muhalifleri ve kent hakları savunucuları olarak en azından bir süre derin bir nefes alabiliriz diye düşünüyorduk.

Fena halde yanılmışız!

Dursunköy'ün beş kilometre kuzeyinde bulunan Baklalı'ya yaklaşırken bir anda inanılmaz bir hafriyat kamyonu konvoyu ile karşılaştık.

Gözlerimize inanamadık!

Daha geçen sene (9 Temmuz 2023) buradan geçmiş, çayırlıkta yüzlerce leylek görmüş, sonra da havalanmalarını izlemiştik.

Şimdi şuraya iki link bırakacağım.

Eğer Strava adındaki uygulamayı kullanıyorsanız fotoğrafları ve videoları tam çekildikleri konumda görme şansınız var. (Strava'nız yoksa kolayca abone olabilirsiniz. Ücretsiz versiyonu bile işinizi görecektir.)

Bu link geçen yıl yaptığımız turu gösteriyor

Tam 41. kilometrede son anda ucundan fotoğraflarını çektiğimiz leylekleri göreceksiniz. Emin olun çok daha fazlaydı. Bizi gördüklerinde havalandıkları için çoğunu çekemedik.

Bu link ise geçen gün yaptığımız turu gösteriyor

Aynı yerde, yine 41. kilometredeki videoya bakmanızı öneririm. Tam bir yağma manzarası göreceksiniz.

Yağma bununla sınırlı değil elbette. Biraz daha yukarı gidip, Kuzey Otoyolu'nun altından geçtikten sonra bu kez Baklalı köyünün girişinde beton azmanlarla karşılaştık. (Bkz. 44. km.)

İki sene evvel burada, aynı noktada Serkan Taycan'la birlikte bir belgesel çekmiş, onlarca manda görmüştük.

Serkan Taycan, Kanal İstanbul hattını en iyi bilenlerden biridir. "İki Deniz Arası" adını verdiği yaklaşık 60 kilometrelik hattı dört parçalık rotalara bölmüş, hem kendisi yürümüş hem de yüzlerce insanı yürütmüştü. Eğer kanal yapılırsa neleri kaybedeceğimizi gözümüze sokmuştu.

Şimdi Baklalı köyünde, kelaynak misali kalan üç beş manda bize bakıyordu.

* * *

Bölgede TOKİ'nin inşaat faaliyetlerine giriştiğini, ama idare mahkemesinin yürütmeyi durdurduğunu biliyordum. Fakat itiraf edeyim bu ölçekte bir şey beklemiyordum. "Karara rağmen yapılaşma sürüyor"| Haberler (gazetekadikoy.com.tr)

Küçücük bir köyde 3750 konut! İnanılır gibi değil. ( Mayıs 2022'de yayımlanan İstanbul'un Köyleri kitabında Baklalı'nın nüfusu 856 olarak görünüyor.)

* * *

Büyük bir moral bozukluğu içinde, hafriyat kamyonlarının tozu dumanı altında Germe köyüne geldik.

Germe'de manzara -şimdilik- daha iyi görünüyor, yağmacılığın limitlerinde duruyordu.

Germe'den Terkos'a (Durusu) devam ettik.

Artık Su Medeniyetleri Müzesi olarak hizmet verecek olan, tarihi Terkos su pompa istasyonuna geldik. Müzenin mekânları kapalıydı ama bahçesinde gezinmek mümkündü. Bozuk olan moralimiz bir nebze olsun yerine geldi.

İBB ve İSKİ bu konuda değerli bir şeye imza atmış.

(İyi bir şey olunca elbette yazacağız. Ama bu Adalar'daki "Azmanbüs çıkarmasını" görmemize engel değil. Hem o kazuletlerin durumunu hem de geçen hafta bu köşeden sorduğumuz sorunun takipçisiyiz.)

* * *

Müzeden çıktık, Terkos gölü kıyılarından kuzeye devam edip, Karaburun'a vardık.

Karadeniz kıyısındaki bu güzel köy de son yıllarda azmanlaştı. Tepelere koca koca evler yapıldı. Ama bunlar Baklalı'da gördüğümüz manzaraların yanında zemzemle yıkanmış gibiydi.

Karaburun'dan kıyı boyunca devam ettik. 5 km doğudaki Yeniköy'e ulaştık. Gidonlarımızı güneye kırdık ve dönüş yoluna girdik.

Tekrar, Terkos, Germe, Baklalı Dursunköy hattını izleyerek, kamyonların arasında kendimizi Hadımköy'e attık.

Mesut'a, artık bir müze olan tarihi Hadımköy İstasyonu'nu gösterdik. Hem Osmanlı hem de TC tarihi açısından çok kıymetli olan istasyon, gezimizin moral yükselten yerlerinden biri oldu.

Özetle duygu - durum hallerimizin yoyo gibi, gidip geldiği bir yolculuk yaptık.

* * *

Malum, Türkiye'de yaşayan Amerikalı bir gazetecinin "Siz Türkler İstanbul'u fethetmişsiniz ama henüz yerleşememişsiniz" diye bir sözü var.

O söze itiraz ediyorum.

Çünkü İstanbul'un fethi devam ediyor!

Kalan İstanbul direniyor.

Aydan Çelik kimdir?

Aydan Çelik 1966 yılında Gürün'de doğdu.

İstanbul Ünivesitesi'nde İşletme ve İktisat Tarihi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde Heykel okudu. 

Çizgi film stüdyolarında, reklam ajanslarında, gazetelerde, dergilerde, yayınevlerinde çalıştı. 

Erken yaşta bağlandığı bisiklet sporu vesilesiyle Eurosport Türkiye'de konuk yorumcu oldu.

Açık Radyo'da Esra Ertan'la birlikte Şeytan Arabası adında bisiklet programı yaptı.

2006'da Tarih Vakfı Yurt Yayınları'ndan Mişli Geçmiş Zaman adını taşıyan karikatür albümü yayımlandı. 

Devam eden yıllarda Bi Tur Versene, İstanbul Bisiklet Rehberi ve Bisiklet Manifestosu adında bisiklet temalı üç kitabı okurla buluştu.

2013'te Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu'nun 50. yaşı için "Pardus" adında bir maskot tasarladı.

Toplumsal Tarih, Cyclist Türkiye, Socrates dergileri yayın kurulu üyesi.

Halen çiziyor, yazıyor, bisiklet üstünde çocukluğunu arıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

İkinci İstanbul Turu

Yıllardır yolunu gözlediğimiz Tour of Istanbul’un bu yıl ikincisi yapıldı.  İstanbul’un bisiklet turu birçok bakımdan sınıf atlamış görünüyordu

Son destanı kadınlar yazdı

Roland Barthes, Fransa Turu'nu "destan" olarak tanımlar. Daha çok erkekler üzerinden anlatılan destanı artık kadınlar yazıyor... Geçen pazar biten yarışta, birinci Kasia Niewiadoma ile ikinci Demi Vollering arasındaki fark sadece 4 saniye idi

"
"