23 Temmuz 2023

Ölen bisikletçi yakınları yıllardır adalet arıyor

Son yıllarda çok sayıda bisikletçi motorize zorbalığın kurbanı oldu. 18 Temmuz Salı sabahı Bostancı'da yaklaşık 120 km/h hızla giden bir otomobilin sürücüsü bisikletçi Doğanay Güzelgün'ü öldürdü

Çizim: Aydan Çelik

Çağatay Avşar 17 Haziran 2010 Perşembe sabahı güneş doğarken yola çıktı. Her zaman antrenman yaptığı Gölbaşı çevre yolunda bisikletiyle yol alırken arkadan gelen bir araba ona büyük bir şiddetle çarptı.

Bordo renkte olduğu tahmin edilen doblo tipi aracın sürücüsü arabasından indi, bırakın yardım çağırmayı, Çağatay'ın kaskı da dahil olmak üzere olay mahalindeki bütün kanıtları toplayıp kaçtı.

Çağatay Avşar'ın katili bulunamadı. Faili meçhul cinayetler zincirinin bir halkası olarak tarihe geçti.

* * *

Her bisiklet cinayetinin faili meçhul değil elbette.

19 yaşındaki Umut Gündüz 3 yıl önce, 15 Temmuz 2020'de yine Ankara'da, Batıkent Çakırlar Caddesi'nde bir cinayetin kurbanı oldu.

Bilirkişi raporuna göre yolun sağ şeridinde, yasal hakkı olan bisikletini kullanıyor, kaskında ve bisikletinde sürücüleri uyarmak üzere aydınlatma elemanları taşıyor, eksiksiz teçhizatla yol alıyordu.

Arkasından büyük bir süratle gelen Çağdaş Şenyüz adında bir şoför Umut'a çarpıp kaçtı. Ama olay mahalinde aracının plakası düştüğü için yakalandı. Yapılan testte 1,53 promil alkollü olduğu belirtilen ve bilirkişi raporuna göre asli kusurlu bulunan Şenyüz tutuklandı. 4 ay sonra da tahliye edildi. Hakkında "taksirle ölüme neden olmak" suçundan 6 yıl hapis istemiyle dava açıldı.

Davaya bakan Ankara 57'nci Asliye Ceza Mahkemesi, 27 Aralık 2021 günü kararını açıkladı. Çağdaş Şenyüz'e 5 yıl 4 ay hapis cezası verdi. Mahkeme sanığın duruşmadaki "iyi halini gözetip" cezayı 4 yıl 5 ay 10 güne indirdi. Daha önce cezaevinde kaldığı süreyi de hesaba katarak hapis yatmayacağına hükmetti.

Başından itibaren evlatlarının davasının takipçisi olan, bir onur mücadelesi veren Gündüz ailesi karara büyük tepki gösterdi. Avukatlar kararı İstinaf Mahkemesi'ne götürdü. İstinaf yerel mahkemenin kararını onayladı. Dava şu anda Anayasa Mahkemesi'nde...

* * *

Umut'un ailesi ve arkadaşları geçtiğimiz cumartesi Karşıyaka Mezarlığı'nda Ebru Kıdıman'ın tasarladığı anıt mezarın başında buluştu. Burada bir konuşma yapan Menderes Gündüz:

"Bu davayı takip eden herkes tanık oldu ki bisikletli ölümlere neden olan sürücülere cezasızlık devam edilerek, Umut Gündüz'ün ölümüne neden olan benzer olaylar sonrası yaşanması muhtemel ölümler teşvik edilmiştir'' dedi.

19 yaşında hayattan koparılan Umut Gündüz'ün anıt mezarı

* * *

Bu konuşmanın üstünden daha üç gün geçmeden, İstanbul'da bir bisiklet cinayeti daha işlendi.

Şehirde yıllardan beri bir geleneğe dönüşen sabah sürüşü için Bostancı İskelesi'nde buluşan bisikletçiler, henüz gelmeyen arkadaşlarını beklerken yanlarından son sürat bir otomobil geçti. Birkaç saniye sonra bir fren ve çarpma sesi duyuldu.

Arkadaşlarıyla buluşmak için yolun karşı yakasına geçmekte olan Doğanay Güzelgün'e çarpan otomobil onu bu dünyadan kopardı.

Çağatay ve Umut'un aksine bu kez her şey göz önünde oldu. Hem kalabalık bir bisiklet grubu mevcuttu hem de o gruptan bazı arkadaşların bisikletlerinin üstündeki kameralar her şeyi kaydetmişti.

Cinayeti işleyen kişi, araçtan inip kaçtı. Bisikletçiler onu takip etse de yakalayamadı. Aracın içi uyuşturucu ve alkol kullanıldığına dair "kanıtlarla" doluydu.

Yarım saat sonra olay mahaline gelen Mehmet Can Ç. adında bir kişi aracı kendisinin kullandığını söyledi. Fakat olayın şahidi bisikletçiler şoförün başkası olduğunu söyleyince oyun bozuldu. Şoförün yanındaki kadın da ilk ifadesinde Mehmet Can Ç'nin aracı kullanan kişi olduğunu söylese de, tezgahın bozulması üstüne ifadesini değiştirdi. Direksiyon başındaki kişinin Temel Ünlü olduğunu itiraf etti.

Bu kadar kısa sürede suçu üstlenecek bir kişinin bulunması akla organize bir suç şebekesi şüphesini getirdi. Zaten ilerleyen saatlerde failin ayak izi bizi Hasan Ferit Gedik ve Sinan Ateş cinayetlerinde adı çok geçen Gülsuyu'ndaki uyuşturucu çetelerine götürdü.

Bisikletçiler arasında çok sevilen Doğanay Güzelgün 51 yaşındaydı.

* * *

Doğanay Güzelgün'ün katlinin ertesi günü hem Bostancı'da hem de Türkiye'nin birçok yerinde eş zamanlı anma toplantıları düzenlendi. Yıllardır işlenen bisiklet cinayetlerinin ya faili meçhul kaldığı, failleri bulunsa bile adeta ödül gibi "ceza"larla salıverildiği söylendi.

22 Temmuz Cumartesi günü yüzlerce bisikletçi yine aynı yerde buluştu ve bir farkındalık sürüşü gerçekleştirildi.

Bostancı ve Bağdat Caddesi civarında bu tür eylemlere alışıktı. 13 yıl evvel Çağatay, sonraki yıllarda da  başka kurbanlar için eylemlere tanık olmuştu.

Ancak konunun muhatapları o günden bugüne en ufak bir adım bile atmadı. Birkaç duyarlı milletvekili hariç konuyu meclis gündemine bile getirmedi.

Trafikteki bisikletçi ölümlerine dikkat çekmek için 2013'te Bağdat Caddesinde düzenlenen eylemden

* * *

Doğanay Güzelgün cinayetinin zanlısı henüz yakalanmadı. Yakalansa bile- eğer başka suçlardan aranmıyorsa- alacağı "ceza" üç aşağı beş yukarı belli.

Zira yasalar bu cinayetleri "kaza" olarak görüyor. Ağır Ceza'da görülmesi gereken davalara asliye ceza mahkemeleri bakıyor.

Gündüz ailesinin avukatı Dursun Yılmaz'ın yaptığı şu açıklama hadiseyi bütün berraklığıyla özetliyor: "Biz sadece Umut Gündüz'ün davasını takip etmedik. Alkollü, dikkatsiz, insani duygularını kaybetmiş olan bütün sürücülere karşı mücadele verdik. Çok sayıda avukat bu tür kazaların asliye ceza mahkemelerinde değil ağır ceza mahkemelerinde görülmesi için mücadele ediyor. Eğer yargılama ağır ceza mahkemesinde olsaydı bugün biz bunları tartışıyor olmazdık. Ağır ceza mahkemesi bu kazanın, olası kast ile, kasten adam öldürme ile gerçekleştiğini değerlendirecekti. Hukuk kazanmış olacaktı. Sanığın hakkında verilen ceza, yattığı süreyi göz önüne alınca hiçbir infazı olmayan, hiçbir şekilde hükmen infaz tecili edilmeyen, mevcut adli kontrolün bile ara kararla kaldırıldığı bir ceza oldu. Sanık şu an eli kolu serbest bir şekilde hayatına devam edecek. Bu acılar, bu kayıplar bizde baki olarak kalmış olacak..."

* * *

Bisiklet ve diğer birçok trafik cinayeti bir insan hakları ve demokrasi sorunudur.

Feyzi Açıkalın'ın Cumhuriyet'te çıkan şu yazısı tam da buna işaret ediyor. 

Aydan Çelik kimdir?

Aydan Çelik 1966 yılında Gürün'de doğdu.

İstanbul Ünivesitesi'nde İşletme ve İktisat Tarihi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde Heykel okudu. 

Çizgi film stüdyolarında, reklam ajanslarında, gazetelerde, dergilerde, yayınevlerinde çalıştı. 

Erken yaşta bağlandığı bisiklet sporu vesilesiyle Eurosport Türkiye'de konuk yorumcu oldu.

Açık Radyo'da Esra Ertan'la birlikte Şeytan Arabası adında bisiklet programı yaptı.

2006'da Tarih Vakfı Yurt Yayınları'ndan Mişli Geçmiş Zaman adını taşıyan karikatür albümü yayımlandı. 

Devam eden yıllarda Bi Tur Versene, İstanbul Bisiklet Rehberi ve Bisiklet Manifestosu adında bisiklet temalı üç kitabı okurla buluştu.

2013'te Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu'nun 50. yaşı için "Pardus" adında bir maskot tasarladı.

Toplumsal Tarih, Cyclist Türkiye, Socrates dergileri yayın kurulu üyesi.

Halen çiziyor, yazıyor, bisiklet üstünde çocukluğunu arıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

İkinci İstanbul Turu

Yıllardır yolunu gözlediğimiz Tour of Istanbul’un bu yıl ikincisi yapıldı.  İstanbul’un bisiklet turu birçok bakımdan sınıf atlamış görünüyordu

Son destanı kadınlar yazdı

Roland Barthes, Fransa Turu'nu "destan" olarak tanımlar. Daha çok erkekler üzerinden anlatılan destanı artık kadınlar yazıyor... Geçen pazar biten yarışta, birinci Kasia Niewiadoma ile ikinci Demi Vollering arasındaki fark sadece 4 saniye idi

"
"