Nazım Hikmet
Nâzım Hikmet 123 yıl önce bugün doğdu.
Bazı araştırmacılar 14 Ocak dese de artık 15 Ocak üzerinde mutabakata varılmış gibi.
Bugün birçok yerde onunla ilgili kutlamalar yapılacak, şiirler okunacak, şarkılar söylenecek. İyi de edilecek.
Çoğumuz onu şair kimliğiyle biliyoruz. Aslında öyküden romana, masaldan tiyatroya, dublaj yönetmenliğinden film yönetmenliğine, senaryodan köşe yazarlığına, sayısız alanda çalışmış bir sanatçıydı. Çevirilerini saymıyorum bile...
* * *
Nâzım Hikmet 1934’ten 1936’ya kadar Akşam Gazetesi’nde köşe yazarlığı (o zamanki adıyla “fıkra yazarlığı”) yaptı. Önce “Öz Türkçe Düşünceler”, daha sonra “Düşünceler” adını alan köşesinde, Orhan Selim imzasıyla, bazen gündelik hayatın “küçük” meselelerine, bazen İspanya İç Savaşı gibi “global” mevzulara değiniyordu.
Birazdan alıntılar yapacağım yazı 19 Aralık 1935 Perşembe günü yayınlandı. Yazı “Bakkal Züğürtleyince” başlığıyla çıktı:[1]
Bizim bildiklerden birisi 1930 model bir radyo almış (...)
Bildik, radyoyu kurmuş, düğmesini çevirmiş, havaların içinde karşısına ilk çıkan Mesut Cemil’in emektar sesi olmuş (...) Mesut’a dedirtmişler ki: “Kimin evinde radyo varsa, gelsin İstanbul Radyosu’na bildirsin ve parasını yatırsın. Bunu yapmayanlar, eski Telsiz Telgraf Kanunu’nun bilmem kaçıncı maddesine göre kaçak ahize kullanmak suçu ile hak yerine verilecektir.”
Bizim bildik havalardan gelen bu korkunç emri duyunca hemen kapamış düğmeyi ve şöylece düşünmeye başlamış:
“Ben bir radyo aldım. Bu muamele bakkaldan iki kilo sucuk almak gibi bir alışveriştir. Nasıl ben evimde aldığım sucuğu yemek için bir de üstüne üstelik lokantacılar cemiyetine para vermeye borçlu değilsem, tıpkı onun gibi bir radyo sahibi oldum diye İstanbul Radyo Şirketine para vermeye borçlu değilim.
Dinlemediğim bir plağın, duymadığım, dinleyip duymak istemediğim bir konferansın parasını önceden vermeye beni kim zorlayabilir?
Denizlerde pek çok kumpanyanın gemileri gidip gelirler. Ben hangi kumpanyanın gemisine binmişsem onun bilet parasını veririm. Tıpkı bunun gibi havalarda birçok istasyonların sesleri dolaşıyor, benden dinleme parası istemek hakkı, olsa olsa, seslerini dinlediğim istasyonlarda olabilir. Onlar benden para istemiyorlar da, dinlemediğim İstanbul Radyosu ne diye beni haraca kesmek istiyor?
Nâzım yazıyı: Bakkal züğürtleyince eski defterlerini yoklar! İstanbul Radyo Şirketi de eski kanunları bu yüzden mi karıştırıyor dersiniz?” diye bağlar.
* * *
Çok tanıdık gelmedi mi? Hele 2025’e girdiğimiz şu günlerde!
İyi ki doğdun Nâzım.
İyi ki seni tanıdık!
[1] Nâzım Hikmet, Yazılar 3, Adam Yayınları, s. 330.
Aydan Çelik kimdir?
Aydan Çelik 1966 yılında Gürün'de doğdu.
İstanbul Ünivesitesi'nde İşletme ve İktisat Tarihi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde Heykel okudu.
Çizgi film stüdyolarında, reklam ajanslarında, gazetelerde, dergilerde, yayınevlerinde çalıştı.
Erken yaşta bağlandığı bisiklet sporu vesilesiyle Eurosport Türkiye'de konuk yorumcu oldu.
Açık Radyo'da Esra Ertan'la birlikte Şeytan Arabası adında bisiklet programı yaptı.
2006'da Tarih Vakfı Yurt Yayınları'ndan Mişli Geçmiş Zaman adını taşıyan karikatür albümü yayımlandı.
Devam eden yıllarda Bi Tur Versene, İstanbul Bisiklet Rehberi ve Bisiklet Manifestosu adında bisiklet temalı üç kitabı okurla buluştu.
2013'te Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu'nun 50. yaşı için "Pardus" adında bir maskot tasarladı.
Toplumsal Tarih, Cyclist Türkiye, Socrates dergileri yayın kurulu üyesi.
Halen çiziyor, yazıyor, bisiklet üstünde çocukluğunu arıyor.
|