Evet, ben de birçok değerli dostumun yazdığı T24 sitesinde yazmaya başlıyorum. Öncelikle sinema diyerek... Her hafta cuma günleri haftanın en önemli filmlerinde buluşacağız. Ve en önemli filmlere yine sevgiyle ve bilgiyle yaklaşacak ve 'beş yıldız' üzerinden puan vereceğiz. Daha sık buluşmak üzere...
LAST VEGAS
Yönetmen: John Turteltaub
Senaryo: Dan Fogelman
Görüntü: David Hennings
Müzik: Mark Mothersbaugh
Oyuncular: Michael Douglas, Robert De Niro, Morgan Freeman, Kevin Kline, Mary Steenburgen, Jerry Ferrara, Romany Malco, Roger Bart
Ülke: Amerikan filmi
The Last Vegas
İşte Hollywood’un beklenmedik sürprizlerinden biri. Onca ünlü adın hatırına görmeye giderken, sonuç olarak yaşlılığa eğilen sıradan Amerikan komedilerinden fazlasını beklemiyorsunuz. Ama karşınıza gelen, esprilerin yağmur gibi yağdığı, herşeyiyle seyirciye mutluluk veren bir yapım oluyor. Yaşlılığın ne aşırı yüceltilip ne de ayaklar altına alındığı, sadece hayatın -hepimizin hayatının- kaçınılmaz bir evresi olarak sunulup o dönemde de hoş işler yapılabileceğini savunan düzeyli bir film çıkıyor.
Çok gençlik yıllarını, eğlence ve kavgalarını şöyle bir tanıdığımız dört yakın arkadaş, tam 58 yıl sonra yeniden biraraya geliyorlar. Aslında ilişkileri tümüyle kopmamıştır –hayatın farklı yollarına gitseler de...Ancak hepsinden daha iyi bir hayat yaşamış, hep kadınların peşinde koştuğu halde hiç evlenmemiş Billy (Michael Douglas), sonunda kendisinden 30 yaş küçük bir kadınla yuva kurmaya karar vermiştir. Ve arkadaşlarını son bir ‘bekarlar partisi’ için Las Vgas’a davet eder. Hatta bu daveti Archie (Morgan Freeman) ve Sam (Kevin Kline) kendileri koparır.
Ama dördüncüsü olan Paddy (Robert de Niro), önce kabul etmez. O da Archie gibi çok sevdiği eşini yitirmiştir, hala yasını tutmaktadır. Ve Billy’nin cenazeye katılmaması onu çok kızdırmıştır. Ne var ki Paddy de ikna edilir ve geçmiş yılların azgın dörtülüsü, olasılıkla son Las Vegas’ları için biraraya gelir.
İnternet’te birisi film için ‘geriatrik Hangover!” demiş. Görünürde çok yanlış değil. Ama burada mizahı daha inceltilmiş, esprileri daha canlı buldum ben... Belki kahramanların yaşı benimkine daha denk geldiği için böyle düşünmüş de olabilirim!...
Yine de senaryo yazarı Dan Fogelman yaşlılığı iyi incelemiş, karakterleri de o geniş çerçeve içinde yeterince özgün kılabilmiş. Komedi ustası John Turtelbaub ise işini gayet iyi yapmış. Dört büyük oyuncu, perdede oluşmuş kişiliklerine gayet uygun düşen karakterlerde döktürüyorlar. Las Vegas şimdiye dek gördüğümüz filmlerden ve dizilerden –çok popüler Las Vegas dizisi dahil- daha patırdılı ve şamatalı bir tür mekan olarak sunuluyor. Öylesine abartılı ki, bir tür stilizasyona ulaşıyor ve cırlak renkli, ama çekici bir dünya cenneti izlenimi doğuyor. Sahte bir cennet olduğu da saklanmaksızın...
Ama bunu, o ileri yaşta bile ölesiye eğlenmeyi ve kendinden çok genç insanlarla evlenmeyi sadece erkeklere özgü sayan seksist (cinsiyetçi) filmlerden sanmayın...Hemen hepsinin aklını başından alan ve hayatının düşü olan şarkıcılığı, ancak 60’larına geldiğinde bir Las Vegas kulübünde gerçekleştiren Diana’da özlenen Mary Steenburgen, kadın haklarını iyi koruyor. Ve dörde karşı bir olsa da, belli bir denge kurmayı başarıyor.
Sonuç olarak ancak Hollywood’un yapabildiği türden bir yaşlılar filmi ve sanırım her yaştan seyirci için gerçek bir eğlencelik.