Erkan Özerman ne iyi bir dosttur, benim için. Uzun yıllar içinde yollarımız birçok yerde kesişmiş ve bize güzel anılar kazandırmıştır. Örneğin birkaç kez Cannes Film Festivali’nde karşılaştık ve basın gösterimlerinde film izledik. Günde 5-6 film izlemenin bir gazeteci için sıradan olduğu o günlerde, ben bir filmi sevmezsem çıkardım. Oysa o, katiyen yerinen kıpırdamaz, sonuna kadar izlerdi. Artık sinema sevgisinden mi, yoksa tembelliğinden mi bilemiyorum!
Ya da çok özel şeyler. Örneğin 2000’li yılların başlarında bir yüzyılın pop müzik tarihine eğilmeyi deneyen 'Ne Şurup-Şeker Şarkılardı Onlar' kitabım çıktığında öylesine sevmişti ki, Nişantaşı’nda şimdi var olmayan bir otelde benim için özel bir gece düzenlemişti. 'Bir Ömürden Seçilmiş Tablolar' adlı anılar kitabımda bunu minnetle anmışımdır.
Galatasaray mezunu, Paris’te siyasal bilgiler ve sosyoloji eğitimi de almış olan Özerman, sonraları ‘show business’ alanında bir zirve olmayı başarmıştı. Best Model of Turkey ve Best Model of the World adlı uluslararası yarışmaları başlatıp günümüze dek sürdüren Erkan, Fransa’dan Chevalier nişanı almış, yıllar boyu iki ülke-iki kültür arasında sağlıklı ilişkiler kurmuştu. Ve şimdi de yine bu iki kültür üzerinde bir köprü olan bir kitabın yazarı olarak çıkageliyor: İzmirli Dario (Remzi, 2021).
Erkan Özerman
İzmirli Dario
DARIO MORENO, 1950’lere müzik alanında sivrilen ve sevilen, dünya çapında bir sanatçıdır. Bu kitapta, onun sıkıntılı bir çocukluk döneminden, yeteneklerinin keşfedilmesine ve başarıyı ülke dışında yakalamasına kadar olan serüveni yer alıyor. Trajik olaylarla dolu bu serüveni onun yakın dostu Erkan Özerman’ın anılarından izliyoruz.
Dario Moreno, İzmir’de yetişmiş, vatani görevini Türk ordusunda yapmış, sanat hayatına Türkiye’de başlamış ve başarıya ulaştıktan sonra Avrupa’ya giderek dünyada popüler olmuş tek Türk şarkıcısıdır.
Dario’nun milyonlarca plağını satın alan hayranlarınca onun gerçek hayatı ve Türk olduğu bilinmiyor. Oysa ‘İzmirli Dario’, hiçbir zaman başka bir ülkenin vatandaşlığını kabul etmemiş ve yaşamı boyunca da Türkiye Cumhuriyeti pasaportunu gururla taşımıştır. Bu kitap ünlü şarkıcının dramatik öyküsüdür.
|
Dario Moreno’yu ben de tanıdım. Daha yazarlıktan hayli uzakken, kültür meraklısı bir genç olarak gittiğim ve kimi ünlüleri ilk kez tanıdığım Atlas Sineması’nın girişindeki Kulis adlı kulüpte (dönemin gözde bir Amerikan-barı idi ve ne yazık ki yıkıldı) birkaç kez karşılaştık. Sanıyorum bir kez oyuncu İsmet Ay’la birlikteydi. Onu insan olarak çok sempatik bulurdum. Yoksa adını andığım müzik kitabımın kapağında resmini kullandığım birkaç isimden biri olabilir miydi?
Ve erken, çok erken ölümüne, 1921 doğumlu olduğu halde 1968 yılında, yani sadece 47 yaşında göçüp gitmesine ben de gerçekten çok üzüldüm, kendimce matem tuttum.
Erkan bu kitaba sıvanmakla çok iyi bir iş yapmış. Bu çok özel kaderi ana çizgileriyle karşımıza getiriyor. Gerçekte Aydın doğumlu olsa da adı İzmirli diye anılan Dario, kimi kaynaklarda nedense Meksikalı diye geçiyor. Oysa Özerman’a göre o “Sanat hayatına Türkiye’de başlamış ve başarıya ulaştıktan sonra Avrupa’ya giderek dünyada popüler olmuş ilk Türk şarkıcısı”dır. Kökenleri Sefarad Yahudisi olan...
Dario Moreno Türkiye’deki reklam kampanyalarında da yer almıştı. 1959 yılından bir örnek…
Özerman bu ilk kitabında (arkasından gerçek anlamda anıları gelecektir umuyorum), uzun yıllar menajerliğini de yaptığı Dario hakkında söylenebilecek hemen her şeyi söylüyor. Babasını erken kaybedişini, yetimhane günlerini, Bar Mitsva törenini, İzmir’de başlayan ilk şarkıcılık deneyimlerini, Ankara’daki gazino günlerini, Akhisar’da yaptığı askerliğini...
Dario’nun doğum günü. Arkada Erkan Özerman, sağda Gönül Akkor.
Ve dönemin sayısız ünlüsünü de bu kısa yaşamın önemli tanıkları arasına alıyor. Aralarında kimler yok ki; Zehra Eren’den Saniye Can’a, Müzeyyen Senar’dan Gönül Yazar’a, Gülriz Sururi’den Lale Belkis’e, Zeki Müren’den Yaşar Güvenir’e, Gülsüm Kamu’dan Esin Afşar’a, Selma Güneri’den Gönül Akkor’a, Lale Oraloğlu’ndan Benli Belkis’e, İsmet Ay’dan Erkan Yolaç’a, Nesrin Sipahi’den Emel Sayın’a... Ama onca Türk arasında en iyi dostunun hep ve her zaman Erkan Özerman olduğunu da eklemek şart.
Zeki Müren ile Dario Moreno (1966).
Ve o çılgın Paris yıllarında Dalida’dan Gilbert Becaud’ya, Rika Zarai’den Magali Noel’e, Martine Carol’dan Brigitte Bardot’ya, Patricia Carli’den Sacha Distel’e edindiği sayısız dost. Ve kariyerinde ona yol açan önemli kişiler: Fritz Kerten’den Marouni ailesine…
Dario Moreno ve Yves Montand, Le Salaire de la Peur (Korkunun Bedeli) filminin bir sahnesinde.
Ve o kısa ömre sığdırılmış sayısız şarkı ve bir sürü film. Ki filmleri 30’u aşıyor. Çoğu o şişman gövdeye, o oynak tavırlara, o patlak gözlere, o kıvrak davranışlara dekor olan komik, alaycı filmler. Brigitte Bardot’yla 'Benimle Danseder Misin’i çektiği kadar Brigitte Bardot adlı şarkısını da tam bir hit yapıyor. Ama aralarında birkaç başyapıt da var. Örneğin Yves Montand’da birlikte (o da efsanevi bir şarkıcı-oyuncu) Le Salaire de La Peur-'Dehşet Yolcuları' gibi. Ayrıca Charles Aznavour’dan Enrico Macias’a, Georges Moustaki’den Jacques Brel’e Fransız Chanson’unun tüm zirveleriyle birlikte oluyor. Arada birkaç tipik Anadolu delikanlısına tutulup onu (onları) himayesi altına almayı da ihmal etmiyor.
Hitit Güneşi Ödülünü aldığı gece, Erkan Özerman’a “Bu senin eserin,” dediği an…
Ve o bizim için unutulmaz Türkçe şarkılar. Sayısız 45’lik, longplay, sonraları CD’lerde yer alan. Toplamı 100’e yaklaşan. Sadece birkaç tanesini anmak isterim. Ki bu en güzel şarkıları, 2008 yılında ölümünün tam 40. yılı hatırlanırken ünlü Odeon firması ve sahibi Danny Grunberg tarafından özenle bir araya getirilmişti. O, 21 şarkı arasında aslında hemen hepsinin aslı Fransızca olan, ama Türkçe yorumlarıyla birçok kuşağın anılarına yerleşen parçalar da vardı. Bir bölümünün söz yazarı da Erkan’dan başkası değildi.
Ünlülerle 237: Dario Moreno, Benli Belkıs.
Örneğin ‘Sarhoş’. Ki bizler onu ‘Her Akşam Votka’, ‘Rakı ve Şarap’ diye hatırlarız. 'Deniz ve Mehtap-Aşkımız Bitti'... Belki en romantiği olan, ‘Seul-Yalnız’ şarkısının Özerman, sözlü Türkçesi ‘Hatıralar Hayal Oldu.’ Ve ardından ‘Mesut Ol Sen’... Sonrasında ‘İstanbul’un Kızları’, ‘Kalenin Bedenleri’, ‘Olam Boyun Kurbanı’, ‘Canım İzmir’, ‘Entarisi Ala Benziyor’ gibi çok tipik bizden şarkılar gelse de, o görkemli Dario romantizmini kendi adıma hep tercih etmişimdir. O hep neşeli, fıkır fıkır duran bu Ortadoğu insanının öylesine duygusallaşabilmesi beni hep çok etkilemiştir.
Ve sonunda gelen dram. Tam Jacques Brel’in girişimiyle ünlü ‘Don Kişot’ eserinin bir müzikal haline getirilmesi. Dario’nun da ‘Şanşo Panşa’yı oynayacağı oyunun Brüksel’de yapılan galasından sonra tam oyunun Paris galası hazırlanırken; İstanbul’dan uçağa binmeye gelen Dario biraz geç kalıyor, uçağa yetişmeye çabalıyor ve o arada fenalık geçirip yere yığılıyordu. Ne yazık ki hayata dönemeyecekti. Tarih 1 Aralık 1968 idi. Ve çok ilginç geçen, ama daha çok ilginçliğe, çok üretime hazır bir ömür 47 yaşında sönüp gidiyordu.
Dario Moreno sokağı
Evet, artık fazla uzatmayayım. Erkan başta dediğim gibi iyi bir iş yapmış. Ve bu birçok kültürü, inancı ve yeteneği bir araya getiren kendine özgü kişiliği ana çizgileriyle bizlere sunmuş. Öte yandan, İzmir’in ona sahip çıkmasının da altı çizilmeli. Birçok yeteneğini kolay kolay unutmayan güzel İzmir’imiz, gerçi Dario’nun vasiyet ettiği gibi orada gömülmesini sağlayamamış. Yıllar sonra birden ortaya çıkan annesi, onun cenazesini alıp İsrail’e götürüvermiş.
Ama en azından İzmir’de bir Dario Moreno Sokağı yapmışlar. Haziran 2011’de gittiğimizde yeniden ziyaret ettik: o capcanlı sokak, o Dario portre, büst ve panoları, o ünlü asansörlü kule.
Öncesinde, Nisan 2011’de, 100. Yaş günü nedeniyle Belediye Başkanı Tunç Soyer burada görkemli bir tören düzen düzenlemiş. Ve Dario çok iyi anılmış. Ardından da bu kitabın gelmesi çok iyi olmuş.
Bir İzmirli ve bir Dariosever olarak, emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Ve dediğim gibi, Özerman’ın yeni anılarını bekliyorum.