01 Eylül 2018

İtalya'yı sadece pizzaya indirgemek!....

"Geçmişinde sayısız hoş güldürü olan yönetmen Donald Petrie anlaşılan eski formunu yitirmiş"

İTALYAN USÜLÜ AŞK     X  X
(Little İtaly)

Yönetmen: Donald Petrie
Senaryo: Steve Gallucio, Vinay Vilmani
Görüntü: Thom Best
Müzik: Mateo Messina
Oyuncular: Emma Roberts, Hayden Christensen, Danny Aiello, Andrea Martin, Alyssa Milano, Jane Seymour, Gary Basaraba, Adam Ferrara

Amerikan filmi.

Bu Little İtaly anlaşılan New York’un ünlü İtalyan mahallesi değil. Kanada’da yine İtalyanların ağır bastığı bir yörenin adı.

Film orada yaşayan, ama asıl kültürlerini iyice korumuş iki ailenin serüvenini anlatıyor. Yanyana iki restoran işleten, mutfaklarının en iyi örneklerini aileden kalma gizlerle besleyerek tatlı bir rekabet yaşayan aileler, günün birinde iyice bozuşmuşlardır. Londra’ta şeflik okulunda okuyan Nikki ülkesine dönünce, karşı ailenin genç oğlu Leo’ya tutulur.

Ama kavga sürmektedir. Bu çerçeve içinde gençler bir Romeo- Jülyet konumuna düşerler. Yalnız onlar mı? Ailelerin en büyükleri, karşı taraflardan bir nineyle bir dede çok geç kalmış bir aşkı yaşamazlar mı? Üstelik bunu sonuna, yani evlenmeye götürmecesine!...

Sırtını İtalyan olan ve genelde sevdiğimiz hemen herşeye dayamış olan cilalı, ama kof bir film. Tümü İtalyan şivesiyle İngilizce konuşmalar egemen: baştan sona...

Aşk konusu da abartılmış: her yaşta aşık olunur ya da herkes aşık olacak bir dengini bulur durumu var. Böylece özellikle finalde bir gay bir başkasını, bir Hintli de bir başka Hintliyi bulabiliyor: Kanada’nın kıyısında....

Ayrıca İtalyan kültürünü sadece pizzaya indirgemek.... Yalnızca mutfak sözkonusu olsa bile bunun spagettisi var, raviolisi var, risottosu var!... Hiçbirinin adı geçmiyor!

Farklı kültür unsurları olarak Starbuck Café’siyle The Bachelor dizisini sunmak da kolaya kaçmak değil mi?

Geçmişinde sayısız hoş güldürü olan yönetmen Donald Petrie anlaşılan eski formunu yitirmiş. Belli bir profesyonelliği korusa da...

Herşeye rağmen onulmaz pizza düşkünleri, İtalyan olsun da ne olursa olsun diyenler ve de sadece, hiç kafa yormadan ‘hoşça vakit geçirmek’ isteyenler bir göz atabilir.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Türk sporu üzerine belgesel tadında bir deneme

Jeneriğinde yazılı tüm adların -elbette oyuncuları kastediyorum- gerçek sporcular olduğu nadir ve kıymetli bir film... O sporcuların anneleri-babaları ve tüm aile fertleri de öylesine doğal ki, sanki onlar da oyuncu filan değil...

Film yok... Onun yerine, şundan bundan!..

Sevgili gazetem Cumhuriyet tam 100. yılını kutlamış. Cemal Reşit Rey kongre salonunda ve görkemli bir geceyle... ‘Mış’lı konuşuyorum, çünkü tam 27 yılımı verdiğim, bana öğrettiği gazeteciliği, kafama yerleştirdiği tüm ilkelerimi bugün T24’teki barış, hak, adalet, hukuk aramaya çabalayan muhalif yazılarımda kullandığım halde... Evet, tüm bunlara karşın; oradaki birçok ‘dostuma’ rağmen... Belki de ‘düşmanlarım’ buna engel oldu

İstanbul'da yaşamanın artı ve eksileri üzerine

Bu yazıyı yazmamın baş nedeni İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin çıkardığı aylık derginin Nisan sayısı oldu. İstanbul Bülteni adını taşıyan ve AVM'ler ya da metro istasyonlarında bulunan bu dergide, İmamoğlu'nun sevgili kentimize kattığı güzellikler öylesine iyi anlatılmıştı ki...