21 Nisan 2018

İlişki denen magazin konusunun ardındaki gerçekler

Film, çağdaş toplumlarda kısaca ilişki denen şeyin karmaşık boyutlarını ve çeşitli katmanlarını gözümüzün önüne getiriyor

 

İLİŞKİ DURUMU: AÇIK İLİŞKİ       X  X  X  ½
(Permission)

Yönetim ve senaryo: Brian Cano
Görüntü:   Adam Bricker
Müzik: Marco Beltrami
Oyuncular:  Rebecca Hall, Dan Stevens, Jason Sudeikis, Gina Gershon, François Arnaud,  David Joseph Craig, Morgan Spector

Amerikan filmi

 

İlişki Durumu, ilk bakışta çağdaş magazinciliğin, hatta çağdaş yaşamın anahtar sözcüklerinden biri olan “ilişki” kavramı üzerine yapay biçimde inşa edilmiş bir komedi gibi duruyor. Seks ögesini de işin içine katan, hoş, hafif ve uçarı bir film sanki…

Ama NewYork’un Brooklyn semtinde yaşayan, okul çağından beri ‘sevgili’ olan, artık on yıl sonra da evlenmeyi kuran çift, yani kendi imalatı olan mobilyaları pazarlayan marangoz Will ve müzik eğitimi alıp bir sınava hazırlanan Anna, ilişki sözcüğünde gizli magazinsel yanı aşıp daha derinlere gitmeyi başarıyorlar.

Bu iyi yazılmış ve belli bir akışkanlıkla perdeye taşınmış senaryo, aslında bir başka kavrama el atıyor: tek-eşlilik. Ya da bunun alternatifi olarak, insan -özellikle de erkek- doğasına çok daha uygun olduğu (elbette en çok erkekler tarafından!) inatla ileri sürülegelmiş olan bir başka ahlak değeri, farklı bir yaşam biçimi: yani çok-eşlilik. Bir diğer deyimle özgür seks, serbest ilişkiler dünyası.

Birbirlerine son derece bağlı gözüken iki ana kahramanımızın kafasına bu fikri sokanlar, Anna’nın ‘gay’ kardeşi Hale ve sevgilisi Reece... Gerçi onlar da çok daha çapkın olduğu varsayılan o aleme kıyasla, birbirlerine çok sadık bir çifttir.

Ama sürekli şakalaşmaları içinde, on yıldır başka kimseyle yatmadıklarını iftiharla söyleyen ikiliye bunun saçma olduğunu yineleyip duruyorlar. En azından evlilikten önce ikisinin de karşı cinsi daha iyi tanıma hakkı yok mudur? Ve bu zaten aşklarını daha da güçlendirmeye, sevgilerini daha da gerçek kılmaya yaramaz mı?

Böylece çapkınlıklar başlıyor. İkisinin de karşısına öylesine çekici tipler çıkıyor ki…Ve senaryonun başarısı, onları da kısa zamanda tip’likten alıp karakterliğe terfi ettiriyor!..

Evet, besteci ve ozan Dane, Anna’nın aklını çabucak başından alacak kadar yakışıklı, duyarlı, sanatsever ve incelikli biridir.

Will ise dükkanına bir masa siparişi için gelen alabildiğine alımlı, biraz Sophia Loren havasındaki Lydia’nın cazibesine kapılır. Ve yatıp kalkma olayı gerçekleşir. Ama bu onları birleştirecek midir? Yoksa ayrılık kaçınılmaz mı olacaktır?

Bu incelikle yazılıp oynanmış film, çağdaş toplumlarda kısaca ilişki denen şeyin karmaşık boyutlarını ve çeşitli katmanlarını gözümüzün önüne getiriyor. Olası komedi yanını öteleyip, işin içindeki insan ögesini işliyor. Bu arada, gerçek mutluluğun gizleri de gündeme geliyor.

Ayrıca ‘gay’ çiftin ilişkisinde, özellikle birinin çocuk sahibi olma tutkusu, öbürününse bunu kesinlikle reddetme tavrı da ilginç.

Ve film, sonunda çenelerimizi hayli yoran şu ilişki kavramının değişik yüzlerini ve yanlarını gösteriyor; bu tema üzerinde bir düşünme talimi yaptırıyor. İzlemeye değer, çağdaş ve düzeyli bir mini-drama.

Yazarın Diğer Yazıları

Son dönemin en büyük düş kırklığı getiren filmi

Her şeyin sonuç olarak bir özenti gibi durduğu "Hain"de, cesetler birbiri ardına geliyor. Sonu yok sanki... Sonunda bir tek başkan, yani Haldun Dormen sağ kalıyor. Acaba ona olan saygıdan mı dersiniz?

Kadın özgürlüğüne adanmış çok özgün bir komedi

Mukadderat; bir yandan yalnız bizde değil, tüm dünyada da var olan aile kurumunun miras denen olayla boğuşmasını ele alır. Öte yandan bu yaşlanmayı kabul etmeyen bir kadının portresidir

Belki tüm zamanların en kanlı Türk filmi

Tümüyle sadizm ve sado-mazoşizm duygusu sinmiş "Barda 2", belki tüm zamanların en kanlı Türk filmi olmaya adaydır. Bu kıyımdan kurtulan pek azdır. Böyle bir filmin bir kadının elinden çıkması kendi başına bir olaydır bence...

"
"